Dünkü 'Kafanızı kaldırın, telefona bakarken hayat kaçıyor' kıvamındaki yazımdan sonra, Radikal yazarı Cüneyt Özdemir'in 'Restoranlarda cep telefonu yasaklansın, hatta girerken cep telefonları toplansın da iki laf edelim' fikrini okudum. Ne hoş. Keşke ama nerde...
Eğer bu hayalimiz gerçekleşecekse, masalarda başka şeyler de yasaklansın. Bence yasaklanması gerekenler:
Uzun uzun 'Onu mu yesem, bunu mu yesem, yok yok yemesem; acaba başka şey mi yesem?' diye bir türlü siparişe karar verememek. Sürekli garsonu çağırıp sipariş değiştirmek.
Garsonu azarlamak veya emir kipleriyle konuşmak.
SİNSİ SİNSİ DİNLEMEK
Yüksek sesle konuşmak, dikkat çekeceğim diye anırır gibi kahkahalar atmak.
İki kadın yemek yerken, onları tavlamak için hesaplarını ödemeye çalışmak.
Sinsi sinsi yan masayı dinlemek. Orada olmayanlara anında laf yetiştirmek. İçeride ünlü varsa gazetecilere haber vermek. Fotoğraf çekmek.
Kız kıza el ele tutuşup tuvalete gitmek. Neredeyse 40 yaşına geleceksiniz, 17'lik kızlar gibi ne o öyle? Büyüyün biraz canım. Erkeklerin tuvalet kapısında beklemeleri de bir son bulsa mı acaba?
Tuvaletten konu açılmışken; masadan biri tuvalete kalkınca arkasından konuşmak. Çok ayıp.
Tabii ki restoranlarda başkasının sevgilisine bakmak da yasaklanmalı. İki lokma yemek insanın boğazına diziliyor.
Hesap geldiğinde son dakika görmüş gibi yarım ağız hesaba uzanmak. Daha da beteri masadaki bütün erkeklerin Amerikan futbolunda topa atlar gibi hesap kutusuna atlamaları da hiç hoş değil. Bir ayar, bir sükunet arkadaşlar.
Not: Yazı sonunda aldığım bir bilgiyi paylaşayım. Aralık ayında Tepebaşı'nda eski Amerikan Konsolosluğu'nun yerine açılacak, üyelik sistemiyle hizmet verecek Soho House'un restoranlarında cep telefonuyla konuşmak, hatta fotoğraf çekmek yasak olacakmış.
