Sulhi Aksüt'ten boşanma aşamasında olan Sibel Can bir kez daha zor günler yaşıyor. "Bir kez daha" diyorum çünkü Sibel'in; hem Hakan'la hem de Sulhi Aksüt'le evliliği döneminde yaşadığı zor süreçleri yakından biliyorum. Sibel, evden uzaklaştırma kararı çıkarttığı Sulhi Aksüt ile yeniden görüşmeye başlayınca; Engin Can ve Melisa annelerine kızıp evi terk etmişler ve babalarının yanına gitmişler. Bir anne için çok zor bir süreç. Bu arada 'Engin Can ile Melisa babalarının evine sığındı' ifadesinin de çok abartılı durduğunu söyleyeyim. Nereden kaçıp, nereye sığınıyorlar? Annelerinin evinde zulüm mü görüyorlardı? Neyse... Bunca gelişme arasında en doğrusu Sibel Can'la konuşmak dedim. Evet, Sibel Can aylar önce boşanmak için Sulhi Aksüt'le ilgili olarak mahkemeye ilginç detaylar sunmuştu. (Küçük Emir'in psikolojisi açısından o konuları bir kez daha buraya yazmıyorum.) Tabii bu detaylardan sonra Sulhi Aksüt'ün yeniden Beykoz Konakları'ndaki eve girip çıkmaya başlaması "Neler oluyor?" dedirtebilir insana... Evet, neler oluyor? Sibel'le konuşmalarımdan edindiğim izlenimlerimi size aktarayım: Birincisi; Emir'in psikolojisi açısından çok dikkatli davranmak istiyor. Emir'in bir çocuğun anne ve babaya en çok ihtiyaç duyduğu yaşta olduğuna inanıyor. İkincisi; Boşanma kararı aldığı günlerde yaptıklarının ya da söylediklerinin o günün psikolojiyle yapılmış şeyler olduğunu düşünüyor. "İnsanın siniri de geçiyor, olgunlaşıyor da" diyor. Ben yine de altını çize çize sordum; "Sulhi Bey'le görüşmen boşanma kararından vaçgeçmen değil" değil mi diye... "Sulhi ile sulh içinde olmak istiyorum. Ve Emir için onunla hayat boyu dost kalmak, görüşmek istiyorum. Boşanma davasından dönmem diye bir şey söz konusu değil. Durumumuz değişmedi. 17 Haziran'da duruşmamız var. Bu olayın içinde bir de küçücük bir çocuğun psikolojisi var. Bu çok önemli... Olaya böyle bakılırsa benim de ne yaptığım anlaşılabilir. Ben kimseyle küs kalmak istemiyorum. Ayrıldığımda dost olmak istiyorum. Ben de büyüdüm, olgunlaştım artık. Hayatım huzurlu olsun istiyorum..." Sibel'in anlattıklarını bir kadın olarak anlayabildim. Ve bir anne olarak Melisa ile Engin Can'ın tepkisini de anlayabildim. Eminim onlar şöyle düşünüyorlar; "Annemiz bizim babamızla yıllarca ne konuştu ne de görüştü. (Sibel ile Hakan ayrıldıktan sonra sadece bir kez biraraya geldiler. O da iki yıl önce Engin Can'ın ameliyatı nedeniyle oldu.) Emir için böyle bir şeyi niye yapıyor? O çocuksa biz çocuk değil miydik?" Yani biraz haksızlığa uğradıklarını düşünüyorlar belki de... Ama yıllar geçti, Sibel de büyüdü. Belki de yıllar önce yaptığı hataları şimdi yapmak istemiyor. Onu da anlamak gerekiyor. Peki ne olacak? Engin Can ve Melisa pırıl pırıl iki çocuk. Gençlik ateşi bu... Eminim onlar da kısa süre sonra annelerinin boynuna sarılacaklar. Yani sevgi her şeyi halledecek.