Dünya genelinde 1 milyar doları geçen hasılatıyla yapımcılarının yüzünü güldüren 'Alis Harikalar Diyarında', altı senelik aradan sonra devam filmiyle karşımızda... Filmde 'Alis' karakterini canlandıran Mia Wasikowska ile filme dair konuştuk....
'Alis' rolünü tekrar canlandırmak nasıl bir duyguydu?
Çekmiş olduğum en popüler filmde insanların bir sonraki film için heyecanlandıklarını bilmek mutluluk verici. Bunun olacağını sanmıyordum ama çok eğlenceliydi. Özellikle orijinal oyuncuların filmde yer alması çok iyi oldu. Hepsi harika ve her birinin kendi çalışma şekli var. Bu yüzden hepsini gözlemleyebilmek bana çok ilginç geliyor. Farklı tarzları ve teknikleri bir potada eritmek gibi.
GÜÇLÜ BİR KARAKTER
Senaryoyu okuduğunuz zaman ilk düşünceleriniz neler oldu?
Linda Woolverton'ın yazdığı senaryo harikaydı. 'Alis' çok büyük bir karakter ve diğer karakterlerin çoğu gibi o da epey değişmiş. Ancak yine de çok tatlı bir hikayeydi. 'Aynanın İçinden' kitabının birebir aynısı değil ama içindeki unsurların çoğunu taşıyor. Bence hikayede aile ilişkileri ağır basıyor. Filmde; bir anneyle bir kızın, bir babayla bir oğlun ve iki kız kardeşin arasındaki ilişkilerin keşfedilmesi de yer alıyor. Film; dostlukla ve kendinle rahat etmeyi öğrenmekle ilgili.
Bize bu filmdeki 'Alis'i anlatır mısınız?
Son üç yılını denizde yolculuk yapan bir kaptan olarak geçiren 'Alis', her şeyin değişmiş olduğu İngiltere'ye dönüyor. Ve yakın arkadaşı 'Şapkacı'yı kurtarmak için diğer arkadaşları tarafından yer altı dünyasına geri çekiliyor. 'Alis'; kendi doğrularını takip eden ve kendi ayaklarının üzerinde duran bir kadın. Artık kendi kararlarına ve fikirlerine güveniyor. Bence pek çok genç bunu kendisiyle bağdaştırabilir. Hikayenin başındaki bir partide geleneksel bir Çin kostümü giyiyor. Bu, o dönem için skandal olarak nitelendirilecek bir durum ama çok güzel. Çünkü onun ne kadar güçlü ve bağımsız bir kadın olduğunu görüyoruz. Diğer insanların ne düşündüklerini umursamıyor.
'Beyaz Kraliçe' (Anne Hathaway) ve 'Kırmızı Kraliçe' (Helena Bonham Carter) bu hikayede nasıl yer alıyorlar peki?
'Beyaz Kraliçe Mirana' ve 'Kırmızı Kraliçe Iracebeth' hâlâ birbirleriyle kavgalılar. Zamanda geri giden 'Alis', kız kardeşlerin hayatlarına dair bazı anahtar noktalara şahit oluyor. Böylece aralarında neden bu kadar gerginlik olduğunu açıklıyor. 'Alis' bu anları görüyor ve neden birbirlerine bu şekilde davrandıklarını anlayıp onlara sempati duymaya başlıyor.
Johnny Depp'le çalışmak nasıldı?
Açıkçası ben onu 'Çılgın Şapkacı' olarak daha iyi tanıyorum. Çünkü onunla aramızdaki iletişimin çoğu 'Şapkacı'yla 'Alis' olarak geçti. Onu Johnny olarak gördüğüm nadir anlarda beni hep şaşırtıyor. Çünkü bütün o makyaj altındakinin o olduğunu unutuyorum. Ancak o harika bir insan ve çok yetenekli bir aktör. Hikayenin başında 'Şapkacı', eskisine göre daha toplanmış durumda. Gerçekten Johnny gibi biri daha yok... Birlikte aynı sahneyi paylaşırken ne yapacağını bilemiyorsunuz. Çünkü çok spontane ama 'Şapkacı' olarak çok tatlı biri ve 'Alis' onu karanlık dünyasından kurtarmaya geldiği zaman aralarındaki ilişki daha da gelişiyor.
YÖNETMEN MUHTEŞEM
Peki, yönetmen James Bobin'le birlikte çalışmak nasıldı?
James Bobin'le tanıştığım anda bu filmle ilgili ne kadar tutkulu ve heyecanlı olduğunu anladım. O harika biri. Tim Burton'ın yarattığı dünyayı aldı ve ona kendi tarzını ve duygu derinliğini kattı. Bu hikayeyi cidden seviyor; tüm karakterler arasındaki duygusal iletişimi daha da derinleştirdi. Sahip olduğu bütün bu bilgileri nasıl topladı bilmiyorum ama ona çok güveniyorum çünkü sürekli bir ileri bir geri gidip durduğunuz bu zaman yolculuğu içerisinde kaybolmak çok kolay, bu yüzden bana sürekli görsel referanslar gösterdi ve bunlar karakterimi odaklı tutmamda çok yardımcı oldu. James hikayeyle ilgili her şeyi biliyordu. Son derece titiz biri ve onun vizyonunu görmek muhteşem oldu. Bir oyuncu olarak en önemli şeylerden biri yönetmeninize güvenmenizdir ve James'le her zaman emin ellerde olduğumu biliyordum.