Durun, hemen heyecanlanmayın... Robert De Niro, Türkiye'ye gelmiyor... Martin Scorsese, ne galada tanıştığı Kıvanç Tatlıtuğ'a 'Travis'i oynatacak, ne de 'Taxi Driver'ın devam filmini ülkemizde çekecek... Ancak başlık doğru, 'Taxi Driver 2', uzunca bir süredir ülkemizde çekiliyor. Oyuncu kadrosunda tıpkı 'Taxi Driver'daki 'Travis' gibi adaleti kendi dağıtan sıradan vatandaşlar rol alıyor. Hepsi, katilleri birkaç yılda salıveren, tecavüzcüleri sudan sebeplerle affeden Türk adaletinden umudu kesmiş. Tıpkı iki gün önce Bakırköy Adliyesi'nin kapısında Eylem Gündoğdu ile babası Ali Haydar Koçintar'ı kurşun yağmuruna tutup öldüren Niyazi Çiğdem gibi... Yanlış anlaşılmasın; işlenen suçu haklı bulacak kadar delirmedim, (kınıyorum) sadece Niyazi Çiğdem'in psikolojisini anlamaya davet ediyorum sizleri! Niyazi Çiğdem, altı ay önce park etme tartışması yüzünden kendisini yaralayan ve oğlunu öldüren Mehmet Gündoğdu'dan intikam almak için, hayatının geri kalanını cezaevinde geçirme pahasına bu cinayetleri işlemiş.
MİNİBÜS ŞOFÖRÜ!
Çünkü adaletin yerini bulacağına inanmıyor! "Altı aydır bugünü bekliyordum" demiş. Türkiye'nin en büyük sorunlarının başı; adalete olan inancın zayıflaması ve şiddet furyası yüzünden sokakların Vahşi Batı'ya dönüşmesi... Aslında 'Taxi Driver'ın yerli versiyonunun çekilmesi de fena fikir değil. Hatta filmin kahramanı minibüs şoförü olsun, daha inandırıcı olur. Adam öldürüp beş yılda çıkanları, sarhoş araba kullanırken otobüs duraklarına dalanları tek tek bulup cezalandıran bir minibüs şoförü... Bireysel adalet dağıtan bir minibüs şoförü... Bence yapımcılar elini çabuk tutsun, çok yakında bu tür anti-kahramanlar da türeyebilir.
