Babamın 50'nci yıl konserinden çıkıp dünyaya döndüğüme göre biraz magazin yapabilirim...
Pazar akşamı sürpriz bir haber aldık; Gülben Ergen, sevgilisi Erhan Çelik'le sessiz sedasız Şirince'de evlenmiş. Elinde lavantalar, başaklar...
Lavanta; sadakat, yuvadaki huzur, mutluluk demek...
Hani çiçeklerin anlamları var ya.
Başak ise sağlamdır, dayanıklıdır, ayakta kalır, güçlüdür.
Ne iyi düşünmüşler...
Doğayla iç içe, romantizm, neşe ve aşk dolu nikah fotoğraflarına bayıldım. Ne kadar zarif ve güzel olmuş Gülben.
İkisinin de gözlerinin içi gülüyor. Çiftimize mutluluklar diliyorum.
KAFAYI DEĞİŞTİRSEK
Bu arada birilerinin mutluluğu, birilerinin çenesini meşgul ediyor tabii. Hep öyle olmaz mı?
Üç çocuklu kadın nasıl da evlenmiş, vay be'ymiş, bazı kadınlar fenaymış...
Söz konusu evlilik olunca hep bir 'kafeslenmiş erkekakıllı kadın ikilisi' aranıyor nedense.
Plan aranıyor, proje aranıyor. Aşktan kimse söz etmiyor.
Aşkın canı çıkmış zaten.
Ya da aile olmanın güzelliğinden dem vurulmuyor.
Hatta iki kişinin anlaşması, sevgisi, arkadaşlığı da cümle içinde geçmiyor. Adama 'Evet' dedirten kadın; kahraman, üstün güçleri olan, akıllı kadın unvanlarını omzuna takıveriyor.
Hâlâ kafalarda 'üç çocuklu kadın' ve hayatında yapmasıyapmaması gereken başlıklar duruyor.
Sonra neden olmuyor?
Neden mutsuzuz?
Mesela önce kafaları değiştirerek başlasak...
Mutluluğu görmeyi başarsak.
Tekrar tebrikler Gülben, böyle kareler aşka ve hayata inanmak adına bize iyi geliyor.