Bazen insanın saçlarını yolası gelir, doğrudur. O saçlar kafanda ağırlık yapar, doğrudur.
Kadın kısmının depresyona girince, sevgilisinden ayrılınca, kocayı boşayınca, hayatını ters yüz edesi tutunca; ilk saçlarına dadandığı da doğrudur.
O yüzden lütfen çimlere basmayınız ve kadınlarla saçları arasına girmeyiniz!
Görmüşsünüzdür; güzel uzun saçlarıyla şampuan reklamlarına doyamayan oyuncu Tuba Büyüküstün saçlarını kısacık kestirmiş.
Öyle küt falan değil; erkek gibi.
Dün aldığımız habere göre de dış kulvardan yaptığı atakla oyuncu-sunucu Şebnem Dönmez de konuya girmiş. Onun da saçlar gitmiş.
BEN DE YAPMIŞTIM
Korkarım gümbür gümbür; kadınların saçlarına kıyma, enseyi halka açma akımı geliyor.
Gelmesin! O derece kısa saç öyle kolay taşınacak şey değildir.
Herkese yakışmaz.
İki yıl önce ben de havaya girip saçlarımı kısacık kestirmiştim.
Allah'ım o nasıl bir acıydı.
Saçımı sağa sola atmaya çalışıyorum, saç yok. Bir insana kısa saç bu kadar mı yakışmaz! 'Charlize Theron cool'luğu yakalarım, Sharon Stone seksiliğine koşarım, puslu puslu bakışlar atarım, ani dönüşler yapıp milletin aklını alırım' derken oldum mu sana ibiş.
Bir süre ev hapsinden sonra bastım kaynağı da kendime geldim. O gün bugündür tövbeliyim saçlarımı kısaltmaya.
Gelelim Tuba Büyüküstün ve Şebnem Dönmez'in kısa saçlarına yapacağım yoruma...
Beğendim mi?
Hayır. Peki bu beni ilgilendirir mi? O da hayır.
Onların saçı, onların kararı.
Üstelik ikisi de saçlarıyla kimlik sahibi olamayacak kadar güzel ve değerli kadınlar. O yüzden paşa gönülleri bilir.
Ama ben yine de o ani saç krizlerini bildiğimden hizmette ve destekte sınır tanımak istemem.
Kızlar; pişmanlık dört bir yanınızı sararsa Ayşe kardeşinize bir 'Alo' demeniz yeterli.
Ekibim hazır, ekibim sağlam; elimde 'Rüya takım' var. Ağrısız, sızısız eski halinize dönüş garanti.
Hadi öptüm ensenizden.
