Okur mektuplarını tasnif etmek hem zahmetli, hem de bir o kadar eğlenceli. İnsan Yakından Kumanda'ya gösterilen ilginin hem boyutlarını, hem de gerçekliğini bu sayede daha iyi anlıyor.
Her ne kadar mektuplardaki, mesajlardaki iltifat bölümlerini özenle ayıklayıp yayınlamasam da; hepsini birer başarı ödülü olarak gönül rafıma diziyorum.
Bugün de her cumartesi olduğu gibi, kumandanın tuşlarında yine sizin parmaklarınız gezinecek.
Yani söz, köşenin gerçek sahibinde; okuyucuda olacak.
Sayın Kadir Bayata, dolmuş dolmuş, sonunda bizim köşeye patlamış. 'Artık televizyonun camdan atılma vakti geldi' başlığıyla kaleme aldığı yorumu hayli sert:
"Televizyon makinasını sadece kapalı bir kutu sanan televizyon kanalları öyle yanılmışlar, öyle bir yanlışa düşmüşler ki; artık televizyonun camdan atılma vakti gelmiştir...
Düşünün ki, canlı yayında bebek alınıp satılıyor 'en iyi' yarışmacıya...
Düşünün ki, ülkemizde Star TV'de bir programda 100 lira uğruna bir genç kızın yemediği küfür kalmıyor.
O 'takı dükkanında' neredeyse linç edilecek kadar başı önde duruyor genç kızımız.
'Hadi Yap Bakalım' diye bir gençliği ayaklar altına almak, küçümsemek, onurunu kırmak, hepsi 'Hadi Yap Bakalım'da.
Star TV'de Hande ve Melike'nin sunduğu Hadi Yap Bakalım adlı programda oldu bunlar. Bir genç kızımıza, 'Hadi Yap Bakalım' dediler; bol miktarda küfür ve hakaret yediler.
Televizyonu açanlar, "Bu makine acaba küfür mü demek?" diye komşularına dahi sormuşlardır. Komşu "Hadi bir daha yapsın bakalım" der mi bilmem ama bir kurumun demesi lazım, 'Hadi bir daha yap bakalım' diye...
Televizyonun camdan atılma vakti artık gelmiştir!
Ne medya, ne de bunu yapan yapım şirketleri artık 'Penguen belgeselini' tekrardan çekseler bile; görüntüyü utanmanın kırmızılığına boyayan bip'li bir leke sürmüşlerdir.
Ne yapsalar boş...
Ne yapsalar da medyasal olmak yerine medya olsalar?
Bunun cevabı var: Televizyonu camdan atmak...
O zaman bu medyasal belgesellik, çok reyting alır!"
