Gençlik günlerinden üç kadın, yıllar sonra kırkıncı yaşlarında buluşmaya, hayatı gözden geçirmeye karar verirler.
Hayat; kayıplar, pişmanlıklar, keşkeler üzerine kuruludur.
Ve konuşmaya başlarlar.
Hayattan ne ummuşlar, ne bulmuşlardır? Kiminle hangi noktada buluşmuşlardır?
BEKLENTİLERİ FARKLI
Biri diğerine imrenir ama her birinin sahip oldukları hayatlar mutlu olmaya yeterli değildir. Çünkü arayışlar farklıdır. Beklentiler farklıdır...
Ellie: Hayatım boyunca hep burslu okuduğum için herkes beni zeki biri olarak görürdü. Bense daha çok fiziksel bir şeyler istiyordum.
Şimdi de hayatımı düşünerek geçiriyorum.
Eğer romantik bir hikaye yaşayabilseydim, sadece duygu ve tutku isterdim. Erkekler benle hep konuşmaktan hoşlanır. Bana bir erkekle on dakika ver, psikiyatrına bile söylemediği şeyleri bana söyler.
Leslie: Ben küçük kalpler ve çiçekler isterim. Şampanya ve porselen fincanlarda çay isterim.
Dantelli elbiselerle pikniğe gitmek isterim. Elimin öpülmesini isterim.
Aşk ve şehvet istemem.
Madison: Bir kadına istediğini sandığı şeyi değil de, gerçekten istediğini vermek önemli... Erkekler hep benim güzelliğime baktılar. Ama benim asıl açlığını hissettiğim şey, birilerinin benimle konuşmasıydı. Eskiden gözleri görmeyen birisine aşık olmanın hayalini kurardım. Çünkü beni görmeyince, bana başka kadınlara davrandığı gibi davranacaktı.
EĞLENCELİ VE DÜŞÜNDÜRÜCÜ
Bu yaz günlerinde okuduğum eğlenceli bir kitaptan söz ettim size.
Eğlenceli ama düşündürücü.
Bir kadın gözüyle tabii...
Turkuvaz Kitap'tan çıkan Jude Deveraux imzalı 'Yaz Evi' adlı kitap; dünyadaki hiçbir kadının birbirine benzemediğini, her kadının farklı bir hikayenin peşinden gitmek istediğini anlatıyor.
Peki kim başarıyor kendi hikayesini mümkün kılmayı?
Onun yanıtı da kitapta...