Hay anasını satayım, bu erkeklere karada ölüm yok! Bu erkeklerde yaş kaç olursa olsun aganigi topraklarında kuraklık yok! Neden? Çünkü bazı kadınlar, zıvanadan çıkmış. Onlar zıvanadan çıkınca doğuştan sevişgen erkek kısmı da gelişine topa vurur olmuş. Şu beş karışlık tatil kasabasında bu gözler neler neler gördü. Ki ben, yeter ki gönüller bir olsunculardanım. Ki ben, herkes paşa keyfine göre yaşasıncılardanım. Ama yoo bu kadar da olmaz.
RİNGO RİNGO ŞİŞELER
Hadi aşkı zaten geçtik de meşk bile bu kadar donda sallanmaz ki... İşte buyurun sıcağı sıcağına donda sallanan bir olay. Hani ben üç hafta kadar önce cep kadar valizle bir köye taşınmıştım ya. Hani şarkılar yazacak, okuyup adam olacaktım ya. Hani hani tam dördüncü günde belamı bulmuştum, burada bir 'zibidi' mi diyim, demeyeyim be. Yok yok diyeyim. Ooof, dedim gitti. Bir zibididen hoşlanmıştım ya. En son şirin kız formatında erkeğimin kalbine gitmeye çalışırken alkolden hatları kapamış abi beni görüp kafasını çevirmişti ya... Buyurun arkası yarın! Şimdi biz bununla öyle ya da böyle her gün görüşüyoruz. Zaten istemesek de görüşüyoruz, hap kadar yer. Kah kaynaşıyoruz, kah onun aklı buhar olup uçuyor, kah benim bünye mala bağlıyor. Derken geçen akşam kankam Yasemin 'Yettim Ayşem' çığlıklarıyla buraya iniş yaptı. Gece gece neredeyiz? Tabii ki bardayız. Hiç heveslenmeyin fonda Demet Akalın falan çalmıyor. 'Evli mutlu çocuklu' hiç çalmıyor. Tabii az sonra benim fonumda 'yazgımla kanlı bıçaklı' çalacak ama bekleyin. Kankamı da bulmuşum, ringo ringo şişeler. Ay nasıl gülüyorum, Saba Tümer içime kaçmış sanki.
VOTKA, RAKI, ŞARAP
Bu arada ın ın ın ın! Benimki 'Benim en iyi dostum içkim sigaram' edalarıyla mekana giriş yapıyor. Ne yalan söyleyeyim ona baktıkça ruhum ikiye bölünüyor. Bir yanım "Ayy ben onun 'Her akşam votka rakı ve şarap Tanju Okan' hallerini yerim, o istesin basmalı eteklerimi toplayıp ayaklarımla üzüm ezip şaraplar yaparım, kendi suyuma martini pırtlatırım" diyor. Bir yanım da "Allah seni davul etsin, kuş üzümü kadar beynin var senin" diye diye kendini tokatlıyor.O sırada bu bizim yanımıza geliyor. Haydi bilin ilk kurduğu cümle ne? 'Nabersiniz kızlar?' mı? Aaa, çok klasik.Resmen sırıtarak şöyle diyor; "Kuru fasulye, cacık yedim ve demin şu çimlere kustum, köpekler de yedi." Peki benim tepki ne, hadi onu bilin. "Aaa neyin var, geçmiş olsun" gibisine bir şey dediğimi zannediyorsanız, biiip kaybettiniz. Aynen şöyle dedim ve dediğime hâlâ ben bile inanamıyorum; "Ahahahah doğa dostusun desene, anında geri dönüşüm, köpekler aç kalmasın diye uhahaahoooo".
SEX AND THE KÖY
Bana bak Ayşe! Sen tümden sıyırdın! Adam çimlere kusuyor köpeklere yediriyor, sen gülüyorsun. Ben bu hızla iki güne kalmaz burnumdan kola çıkartırım. Abi demecini verip gidiyor. Beş dakika sonra mekana üç kız teşrif ediyor. Üçüncü sınıf manken ayarında bir şeyler işte. Tabii bizimki de birinci sınıf pilot kafasında, o ayrı. Yahu ne oluyorsa oluyor, biz benim potansiyel aşkımla ayaküstü laflarken kızlar kaş göz arasında bunu yanlarına çekiyor. Ana! Göz göre göre bu zillilere adamı kaptırdık desene. Gidip Yasemin'in yanına oturuyorum ve izlemeye başlıyorum. Vışşşş! Şuracıkta gerçek bir 'Sex and The Köy' çekiliyor. Kadınlar bir seks muhabbeti koyuyorlar, benim kuzucuğumla aklınız çıksın. Durun öteki kutuya geçeyim, sonra 'Yazın uzun okunmuyor' tepkisi toplamayayım. Neymiş, köşeciler kutu kutu pense, okur elmamı yerse şeklinde yazarsa daha kolay okunuyorlarmış. Yiyin elmamı.
