Günümüz insanının geleceği üzerine kafa yoran bilim insanları, reçeteler yazıyorlar. 'Nasıl mutlu olabiliriz?' üzerine yazılmış reçeteler, birbirinin benzeri. Asıl sorun; insanın bireyselleşmesi, yalnızlaşması.
Yeni dünya düzeni; bizi yalnızlaştırıyor, kendi küçük dünyalarımıza hapsediyor.
Hepimiz, sahip olduklarımız ölçüsünde değerlendiğimizi düşünerek onlara sıkı sıkıya sarılıyoruz. 'Bu karanlıktan çıkmanın yolu ne?' sorusunun yanıtını da uzmanlar veriyor: Hayatı ve sahip olduklarınızı başkalarıyla paylaşın.
Son yıllarda gönüllü olmak diye bir kavram gelişti. Hayattan aldıklarını yine hayata vermek isteyen zenginlerin öncülük ettiği bu hareket yavaş yavaş yayılıyor.
Microsoft'un sahibi Bill Gates tarafından başlatılan ve 'Giving Pledge' (Verme Taahhüdü) adı verilen bir hareket var örneğin.
Profesyonel hayatlarında büyük başarılara imza atmış, iz bırakmış, dünyanın en büyük servetlerini oluşturmuş adamlar; şimdi kariyerlerini yeni baştan inşa ediyormuşçasına heyecanlılar.
Bu harekete katılanlar; servetlerinin en az yarısını, henüz yaşarken hayır işlerinde kullanılmak üzere bağışlayacaklarını açıklıyor.
ZENGİNLİĞİN DE LİMİTİ VAR
Gates ve dünyanın en zengin dördüncü kişisi olan Warren Buffet'ın öncülüğünde başlayan harekete katılan milyarder sayısı 100'ü geçmiş.
Bu oluşumla ilgili kurulan her türlü komplo teorisini bir yana bırakıp (çünkü kampanyaya katılma sözünün, yasal bir bağlayıcılığı bulunmuyor) bütün iyi niyetimle dünyanın en zenginlerinin dünyaya bir armağan verme çabalarına bakıyorum.
Geçenlerde Bloomberg TV'de Bill Gates ile New York Belediye Başkanı, ABD'nin en zenginlerinden Michael Bloomberg'i izledim.
Nasıl da heyecanla anlatıyorlar; sanki dev bir ortaklık kurmuşlar, milyar dolarlar kazanacaklar... Öyle bir heyecan, öyle bir enerji.... Dedim "Komplo teorilerini bir yana bırakmalı!"
Bloomberg, bu konuyla ilgili felsefesini şöyle açıkladı: "İnsanın uyuyacağı tek bir yatağa ihtiyacı var ve yaşamak için bir eve. Daha fazlası ile ne yapabilirsin?"
Bunu, dünyanın en zengin ve güçlü adamlarından biri söylüyor.
Demek ki, zengin olmanın da bir limiti varmış. (Para kazanma heyecanının 500 milyon dolara kadar olduğu söylenir. Sonra onun da heyecanı bitermiş.) İnsan "Bu kadar yeter" diyebilirmiş.
Bloomberg, "İnsanların hayatında bir değişiklik yapmak ve bu değişikliği gözlerinle görmek bence insanı hayatta en mutlu edecek şeydir. Eğer hayattan büyük bir zevk almak istiyorsanız; VERİN!" diyor ve bakın neler anlatıyor:
HEPSİNİN AMACI PAYLAŞMAK
"Çocuklarınız için bir şey yapmak ve onları ne kadar sevdiğinizi göstermek istiyorsanız, yapabileceğiniz en iyi şey; onlara ve onların çocuklarına daha iyi bir yaşam olanağı sağlayacak işlere destek vermektir. Uzun vâdede değiştirdiğiniz hayatlar, onlara bırakacağınız maddi birikimden çok daha fazla yarar sağlar. Şu anda yaptığım bağışların çocuklarım için bir hediye olduğunu düşünüyorum. Ayrıca bu bağışlar herkesin hatırlayacağı bir miras. Şirketler kendi yapılarından çok yaptıklarıyla hatırlanıyor."
Giving Pledge hareketi için söz verilen bağış miktarı şu anda 500 milyar doları buldu.
Dünyanın dört bir yanından zenginler, harekete katılıyor. Öte yandan, kozmetik milyarderi Leonard Lauder; geçen hafta, 1 milyar doları aşkın değer biçilen kübist koleksiyonunu New York Metropolitan Müzesi'ne bağışladı.
Onun amacı da aynı: Paylaşmak.
Söz verilen paraların ve kaynakların dünyada başka insanlar için kullanıldığını düşünebiliyor musunuz? Ne kadar çok şey değişirdi. Çocuk ölümleri, hastalıklar, açlık...
Evet, iyi niyetim bana bu harekete bu bakış açısıyla bakmamı söylüyor. Ama bir yandan da dünyanın en zenginlerinin bu dünyaya verdiği zarar için diyet ödeme zamanı mı geldi diye düşünmeden edemiyorum!
Yoksa ne onlara, ne de bize yaşayacak bir dünya kalmayacak.
