Türkiyeson yıllardaki atılımlarıyla göz kamaştırıyor. Ancak kentlerimiz ve alt yapımız (ulaşım, trafik, kentleşme, yeşil alanlar, otopark hizmetleri vs.) bu gelişmelerin ne yazık ki hala gerisinde... İç göç, işsizlik ve Kürt sorunuyla yaşanan terör ortamı başta İstanbul olmak üzere Ankara, Bursa, İzmir, Adana gibi merkezlerin gecekondularla kuşatılmasına yol açtı.
Yıllarca birikmiş dağ gibi sorunlar bir anda çözülmüyor...
Kentsel dönüşümle birlikte atılan adımların sonuçlarını çok yakın zamanda göreceğiz...
Artık milyonun üstünde birçok kentimiz var. Nüfus arttıkça barınma kadar ulaşım ve trafik de en büyük problem olarak yaşanıyor ve yaşanacak...
İstanbul'da çok önemli işler yapılıyor ama buna rağmen 17 milyona dayanmış kent anında her şeyi yutuyor. Her şeye rağmen gerçek çözüm toplu taşımada... Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Dünyada örnekler çok; Paris, Londra, New York, Moskova yüzyılın başında metroyla donatıldı ve kent büyüdükçe ağ genişliyor...
Türkiye'nin kentleri ise birdenbire nüfusla sersemleyip, belediyeler de iş göremez hale geldiği için yıllarca yollarda perişan olduk.
Şimdi ekonomik iyileşmeyle birlikte kentler ayağa kalkıyor. Bursa, Kayseri, İzmir, Ankara da artık metroyu kullanıyor. İstanbul yakında deniz altından metroyla birleşecek.
Çağdaş, konforlu, süratli, doğayla uyumlu bir sistem halkın hizmetine geliyor...
Ancak bir sorun var ki bu iş yatırımla çözülecek gibi değil...
Artık minibüs, dolmuş, taksi gibi hizmetlerin bir sisteme sokulması gerekiyor...
Her yeri durak olarak kullanıp bekleme yaparak milyonlarca insanı trafikte perişan edenlere bir dur demenin zamanı geldi...
Yediden yetmişe vukuatlı olduğumuz kuralları hiçe saymayı da bir başka gün konuşuruz...