İstanbul'un çıldırtan trafiğine çözüm bulmak için yola çıkan
Büyükşehir Belediyesi İDO'yu yani İstanbul Deniz Otobüsleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.'yi kurduğunda tarihler 1987'yi gösteriyordu. Norveç'ten alınan 449 yolcu kapasiteli 10 deniz otobüsüyle hizmete başlayan İDO, bir anda gözde oldu. Yenikapı'dan
Bandırma'ya konan seferler, Bursa, İzmir, Çanakkale'nin yanı sıra Ege ve Akdeniz'e kadar uzanan tatil şeridini kullananların vazgeçilmezi haline geldi. Üstelik kamyon, otobüs, TIR ve yüz binlerce aracın doldurduğu sık sık kazaların meydana geldiği karayoluyla işiniz de olmuyordu. O zamanlar yollar böyle geniş ve iki üç şeritli değildi. Yıllar geçtikçe talep artmaya başladı, mayıstan başlayarak eylül sonuna kadar günlerce önceden yer ayırtılmazsa sizi karadan uzun bir Körfez yolculuğu bekliyordu... Klimalı, rahat, ferah ve güvenli yolculuğun keyfi alınmıştı bir kez... Araçlı olan deniz otobüsleri en çok rağbet görenlerdi... Binlerce kişi hattı yaz boyunca en az iki üç kez kullanıyordu. İDO daha sonra Mudanya, Yalova seferlerini de devreye soktu, tabii ki filoda buna paralel olarak büyüyordu. İDO bir hamle daha yaparak 2005'te Şehir Hatları'nı da bünyesine katarak daha da büyüdü.
2011'in Nisan ayında İDO'nun tamamı özelleştirmeyle satıldı. İhaleyi 861 milyon dolarlık teklifle Tepe-Akfen-Souter-Sera Ortak Girişim Grubu kazandı. İhalenin olduğu gün İDO'nun verileri şöyleydi: 18 hatta, 25 deniz otobüsü, 10 hızlı feribot, 17 arabalı vapur ile 36 iskelede hizmet veriyordu. İstanbul'daki deniz yolcu taşımacılığının yüzde 40'ı İDO tarafından yapılıyor. 2010'da 7 milyon araç ve 100 milyon yolcu taşıyarak 371 milyon lira ciro elde etti. Ancak özelleştirmenin üstünden bir yıl geçmeden sorunlar başladı. Şirket, ödediği paranın hepsini çıkarmak ister gibi biletlere inanılmaz zamlar yaptı.
"Erken gelene ucuz, sonra gelene fahiş fiyat" politikasıyla ilk darbe vuruldu. Erken gelmenin sınırı nedir ve ayrılan yer ne kadar onu da kimse bilmiyordu. Sonra iskelelerde yaşanan o kargaşa, itiş kakış... Orada bile para verirsen önce bindirmeler... Şikâyetler o kadar büyüdü ki... Milletvekillerinden sokaktaki adama, işadamlarından esnafa kadar herkes mağdur olmaya başladı... Basın işin artık rezalet boyutuna sıçradığını önce haber olarak verdi sonra köşe yazarları da topa girip arka arkaya yazılar kaleme aldı. İş Meclis'e kadar uzanınca İDO'yu satın alan şirketin tepe yöneticileri devreye girdi ve kamuoyuna yanlışlığın düzeltileceği mesajı verdi. Ve ilk adım olarak da biletleri sabitledi... Tam da bu sıralarda
Bursa Büyükşehir Belediyesi BUDO'yu kurdu. Bursa Deniz Otobüsleri İşletmesi'ni... Gemiler alındı, iskeleler ayarlandı... Ve
İstanbul- Bursa arasında seferler başladı... Gazetemizdeki haberde de okuyacağınız gibi özellikle sabit fiyat uygulamasından herkes memnun... Ayrıca filoya arabalı feribotun da eklenmesini istiyorlar. Bu kadar bilgiyi şunun için yazdım görüldüğü gibi rekabet vatandaşın işine yaradı zaten doğrusu da budur.
İDO ve BUDO'nun rekabeti hem kaliteyi hem de hizmeti artıracaktır. Yaz aylarına şunun şurasında üç ay kaldı. Artık iskelelerde huzurlu ve mutlu yüzler göreceğiz diye umuyorum...