Bursalı Havlu Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Bursalı'nın gazetemize yaptığı
"Havluda liderliği Denizli'ye kaptırdık" sözlerini okuyunca tarihe bir gezinti yapmak farz oldu.
Bursa bir zamanlar bugünün Milanosu gibi giyim merkeziydi.
15. yüzyıldaki bu liderliğiyle birçok yere ipek kumaş ihraç ediyordu.
Yüzyıllardır ipekçiliği ile tanınan bir kent olan Bursa, bu özelliğini, büyük oranda civarında yetişen dut ağaçlarından elde etmişti.
Rivayete göre Bursa'ya ipek, Bizanslı keşişlerin özel olarak yaptırdıkları bastonların içinde sakladıkları ipekböceği ve kozalar yoluyla geliyor.
Dut ağaçlarının yapraklarıyla beslenen bu böceğin ipeği, Bursa'nın en önemli ekonomik kazancı oluyor.
Böylece Bursa sadece Osmanlı padişahlarını değil, aynı zamanda Avrupa saraylarını da giydirmiştir.
Bursa, 1840'lı yıllarda dünyanın en önemli ipek üretim merkezi idi.1840'lı yıllarda basit el mancınıklarıyla çekilen ipekler Avrupa'ya ihraç ediliyordu.
1845'lerden sonra Bursa'da buharla çalışan ipek fabrikaları ve atölyeleri kurulmaya başlar.
1860'lı yıllara gelindiğinde artık yüzlerce tezgâhta ve irili ufaklı 85 fabrikada ipek dokunmaktadır.
Ancak bu dönemde Avrupa kozasını saran
Parpin hastalığının kısa sürede Bursa'ya getirilmesiyle ipek üretimi 1860'lı yıllardan itibaren sıfıra iner.
1888 yılında "Harir-i Darü't-Talimi" adıyla modern bir İpek Böcekçiliği Okulu kurulmuştur.
Türkiye'nin ilk ve tek okulu 1930'a kadar hizmet vermiş, bu tarihten sonra 1976 yılına kadar da "İpekböcekçiliği Enstitüsü" olarak hizmetini sürdürmüştür.
Bursa'da, İpekli dokumacılığı, 1950'li yıllara kadar kent tarihinin önemli öğelerinden biri olmuş; Bursa'nın ekonomisi, uzun yıllar ipekli dokumacılığından beslenmiştir.
Peki ya şimdi...
Fuat Bursalı 60 yıl sonra çağa ayak uyduramadıklarını ifade ederek
sermaye birikimi ve yeni teknolojiye birçok üreticinin geçemediği tespitini yapıyor. "Bu yüzden
Bursalılar sınıfta kaldı. Bursa'da bir elin parmakları kadar firma bu geçişi yapabildi.
Denizli'de insanlar, sermaye birikimlerini kullandı ve yeni teknolojiyi yakaladılar.
Bir iş nerede yapılıyorsa oranın ile ismi anılıyor. Artık havlu Bursa'dadır özelliğini kaybettik" sözleriyle de son noktayı koyuyor.
Denizli'nin sırrı ise bu işe dört elle sarılmak ve gelişmeleri takip etmek...
İnsanların günlük hayatlarının bir parçası haline gelen havlu ve bornozlar, pamuktan ipliğe, iplikten dokumaya, dokumadan dikime, dikimden paketlenmeye kadar onlarca işçinin emeğiyle raflara ulaşıyor.
Denizli İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Oğuzhan Katrancı, bir yıl içerisinde Türkiye'nin havlu ve bornozdan milyonlarca dolar para kazandığını belirtiyor.
Katrancı'nın verdiği bilgilere göre bornoz geçen yıl bir yıllık dönemde 146 milyon doları, havlu ise 371 milyon doları aşkın düzeyde girdi sağlamış.
Katrancı, "Bu yıl içerisinde bu paranın daha da artacağını düşünüyoruz.
Türkiye'den markası dillere destan olan birçok firmaya yıllardır havlu ve bornoz ihracatı yapıyoruz. Müşterilerle aramızdaki diyalogumuz, 2023 yılı 500 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmakta büyük katkı sağlayacaktır" diyor.
Artık bir sanayi kenti olan Bursa geçmiş zamanı unutmayan ve değerlerini koruyan bir bölge olagelmiş.
Bereketli topraklarıyla da tarımcılıkta iddialı...
Bu yüzden ipekböcekçiliği ve havluculuk da ihmal edilmemeli.