Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim İş Bölümü öğretim görevlileri tarafından düzenlenen WorkShop çalışması için Bursa'ya gelen ünlü seramik hocası Güngör Güner, SABAH Bursa'nın konuğu oldu.
Sanata başlama hikayenizi bize anlatır mısınız? İlk defa kille buluşmam ilkokul çağında oldu. İzmir'de Çakabey İlkokulu'nda hocamız bir eşek yükü kil getirtti, bizler de kille bir şeyler yapmıştık. Ağabeyim Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek okulunda okumaya başladığında eve seramik ürünler getiriyordu. Eskiden yayınlar, galeriler, sergiler olmadığı için, yabancısı olduğumuz bu seramikli yaşam bize inanılmaz heyecan veriyordu. O heyecanla ben de aynı okula girdim.
Bir eğitmen gözüyle seramiği bizlere nasıl tarif edersiniz? Ayrı düşünülmesini istemediğim bir ikili. Sanat elimizde herhangi bir araç-gereçle duygu düşünce duyarlılıkların dengeli uyumlu, özgün olduğu kadar özgür bir biçimde yorumlanarak aktarılabilmesidir. Kişi doğuştan yetenekli olsa dahi, duygu, düşünce ve duyarlılıkların oluşabilmesi teknik konulardan çok daha uzun hassas ve çetrefil bir süreçtir. Ben bir seramik sanatçısıyım. Seramik, altının toprak üstünün cam olduğunu duyumsatandır. İnsanın toprakla gökyüzü arasında yaşadığını anımsatan bir duygudur bu.
Türkiye'de seramik eğitimine olan bakışı nasıl değerlendiriyorsunuz? Seramikte eğitim aynı zamanda donanım demektir. Bu konuda geçmiş yıllara oranla birden fazla firma bu konuyla ilgili araç üretimine geçti. Ancak teknolojiye yetişmek her zaman mümkün olamıyor. Bu bağlamda eğitimcilerin de sık, sık eğitilmesi gerekmektedir. Endüstri bazen eğitimcilere yönelik uygulamalı seminerler düzenleyebilse, ne kadar iyi olurdu.
Seramiğin sizin için hayatınızda nasıl bir yere sahip? Seramiğin her dalında at koşturan bir seramikçiyim. Minicik bir vazo yapımından tutunda büyük bir heykel ya da pano, hepsine ayni sevgi ve ciddiyetle yaklaşırım. Ulaksitli sırlarla uğraşım belli bir ekolümün oluşmasına neden olmuştur. Öğrencilerim son derece özgün yapıtlar ortaya koymalarına karşın, benim öğrencim olduklarını belli ederler. Bir sanatçı için hedefine ulaşmış olmak söz konusu olmasa gerek. Sanatçı hedefine ulaşabilme endişesi içindedir hep.