Bursa... Artık benim "hafta sonu kaçamağı" deyince ilk aklıma gelen yer. Geçen hafta sonunu ailece Bursa'da geçirdik. Aslında aynı seyahati geçen sene haziran ayında yine yapmıştık. İnanır mısınız, bir yıldır Bursa'da geçirdiğimiz o güzel üç günü tekrarlamanın hayaliyle yaşadım. Her seyahat, her insanda farklı izler bırakıyordur. Neden bilmiyorum, ben gezdiğim yerleri daha çok damağımda bıraktığı lezzetlerle hatırlıyorum. Cumalıkızık Asmaaltı çay bahçesinde içtiğim Türk kahvesi ve yediğim muhteşem kirazıyla, Tophane'deki Bursa kebapçısı yediğim harikulade kebabıyla, Köfteci Yusuf yumurtalı piyaz eşliğinde yediğim leziz köfteleriyle hep aklımdaydı... Bursa seyahatimizde yine aynı rotayı izledik. İlk olarak, koştura koştura Cumalıkızık'a gittik. Ne yazık ki belediyenin bahar festivali kapsamında düzenlediği Mustafa Ceceli konserinin bittiği dakikalarda Cumalıkızık'a ulaştık. Otoparklar tıklım tıklımdı, güç bela park yeri bulabildik. Türkiye'nin değişik illerinden ve dünyanın değişik ülkelerinden gelen turistlerin ilgi odağı olmuştu Cumalıkızık... Biliyorsunuz (ya da biliyor muydunuz) UNESCO bu sene, Cumalıkızık'ı 'Dünya Miras Listesi'ne aldı. Seyahatimiz tam da UNESCO'nun Cumalıkızık'la ilgili kararını açıkladığı günlere denk geldiği için daha da bir şanslı hissettim kendimi.
ASIRLIK KAHVEDE MOLA
Muhteşem büyüklükteki çınar ağacının altında aldık soluğu... Otorup, dut ve kiraz yedik, köylülerle sohbet ettik. Evlerinde yaptıkları ürünler, ile bahçelerinde yetiştirdikleri meyveleri satan köylüler, son yıllarda artan turist ilgisinden hayli memnunlar... Geçen sene de Cumalıkızık'ta bir gelin ve damatla karşılaşmıştık. Bu kez de bir gelin ve damat çıktı karşımıza. Düğün fotoğrafları için 700 yıllık tarihi köyü mesken seçmişler... Fotoğrafı çeken de birkaç yıldır kendisilerini fotoğrafçılığa adayan gazeteci arkadaşlarım Ergün Çolakoğlu ve Gökhan Çelem... Dünya küçük sözünün anlamı bu olsa gerek. Ve Asmaaltı çay bahçesindeyiz... Öyle bir bahçesi var ki sanki cennetten bir köşe... Bahçenin ortasında buz gibi suyu içilebilen bir şadırvan bulunuyor. Ziyaretçiler burada kahve ya da çay molası veriyor. Biz de geçen seneden tadı damağımızda kalan kahvemizi içip, dönüş için yola koyuluyoruz...
700 YILLIK GEÇMİŞE SAHİP
Cumalıkızık köyü 700 yıllık bir geçmişe sahip. UNESCO Dünya Miras Listesi'ne giren köyde 300'e yakın bina restore edilmiş. Köylüler tarihi kararın ardından daha çok turistin gelmesini bekliyor.
BURASI DOĞAL BİR STÜDYO GİBİ
Cumbalı Osmanlı evleriyle dolu olan Cumalıkızık o kadar güzel görüntüler sunuyor ki, Sumru Çalışkan ve Denizhan Çaba da düğün fotoğrafları için burayı seçmiş.
VER ELİNİ GÖLYAZI
Uluabat Gölü'nün adını çok duymuştum... Bu gölün kıyısında bulunan muhteşem köye ilk kez geldiğim için kızdım kendime... Arabamı parkederken, kanodan biraz büyük kayıkları fark ettim gölün kıyısında. Ve başladım fotoğraf çekmeye. Fotoğraf çekenler için bu kadar güzel doğa, ışık ve renk uyumunun çok az yerde bulunabileceğini söylemeliyim. Zaten kıyı boyunca rastladığınız onlarca fotoğrafçı, buranın bu açıdan ne denli önemli bir mekan olduğunu kanıtlıyor. Balıkçılıkla geçinen köy halkı da bu yüzden yılın her mevsimi turlarla gelen ve muhteşem güzelliği ölümsüzleştiren fotoğrafçılara çok alışık...