Hunza Türkleri Hun Türklerinden geliyor. Pakistan ve Hindistan sınırında yaşayan bu insanların çok ilginç bir özelliği var... Tamamen Müslüman olan Hunza Türkleri ortalama 110 ile 120 yıl yaşıyor. Burada 65 yaş yolun yarısı sayılıyor... Kadınlar 65-70 yaş arasında anne oluyor. 100 yaşında ölenlere genç öldü deniliyor. Yolun yarısının 65 yaş olduğu bu toplulukta kadınlar, 65-70 yaşında doğum yapıyor. Hunza Türklerinin çok ilginç bir yanı da burada hiç kanser vakasının yaşanmaması... Bu Türkler kansere yakalanmadıkları gibi sık rastlanan diğer rahatsızlıklara da uğramıyorlar. Bilim adamlarının dikkatini çeken bu ömür süresi onları araştırma yapmaya yöneltti. Bunun nedeni denizden 6 bin metre yükseklikte çok yüksek oksijeni olan bir bölgede bulunmaları. Buz gibi temiz su içip kendi ekip biçtiklerini yemeleri.. Hunza Türkleri'nin et ve baharatlı yemekleri çok ünlü ve Sadece kendi ürettikleri sebze ve meyveleri tüketiyorlar. İskender'in kayıp kabilesi Pakistan'ın kuzeyinde, Afganistan sınırında yaşayan Kalaşlar ne fiziksel görünüşleri ne de genenekleri ile komşularına benziyor. Çünkü onların geçmişi çok uzaktan, Makedonya'dan bu topraklara gelen büyük İskender'in ordusuna dayanıyor. Büyük İskender, en büyük hayali olan Asya'nın fethi için ikinci adımı, bundan 2 bin 300 yıl önce atmıştı. Daha önce Persler'i yenen, Anadolu, Ortadoğu ve İran'ın fethini tamamlayan İskender'in yeni hedefi Hindistan'dı. Bu amaçla MÖ. 330'da harekete geçti ve ordusunu İran'dan Afganistan'a geçirdi. Afganistan'da yaklaşık 2 sene geçiren İskender buradan son hedefine ulaşmak için güneye, Hindistan'ın içlerine yöneldi. Bugün, Afganistan'da ne İskender'den ne de onun Helenistik İmparatorluğu'ndan geriye fazla bir şey kalmadı. Ama İskender'in torunları ya da bir başka değişle İskender'in kayıp kabilesi halen Afganistan-Pakistan sınırında yaşıyor. İskender'in ordusunda yer alan askerlerin soyundan geldiği düşünülen, sarı saçlı mavi gözlü bu insanlar, Asya'nın ortasında yaşayan diğer komşu halklardan kolayca ayrılabiliyor. Ancak Kalaşlar'ı farklı kılan sadece fiziksel özellikleri değil. Sarı saçları ve renkli gözleriyle fark edilen Kalaş kabilesi içki, esrar ve cinselliği serbest yaşıyor Çitral bölgesindeki Kalaş Vadisi'nin ücra yamaçlarında yaşadıkları için muhafazakar İslamcı kültürün baskısından kurtulan 3 bin nüfuslu halk, damıttıkları içkileri içip yetiştirdikleri kenevirleri tüttürüyor. Çocuklar dindar Yahudi tarzını andıran bukleli saçları ve spor şapkalarıyla dikkat çekerken kadınlar yüzlerine dövme yaptırıp rengarenk işlemeli siyah kaftan giyiyor. Müslümanların 'kara kafirler' deyip kadınlarını 'ahlaksız' gördüğü Kalaşlar'da, evlilik çağı ergenlikle birlikte başlıyor. Erkekler, ergenliğe ulaşınca kutlama amacıyla köyden alınıp uzak yaylalara götürülüyor. Bu yaylarda beslenen genç erkekler köye dönünce, ergenliğe ulaşmış kızlar arasından birini seçip beraber oluyor. Sosyal hayatta kadınların da erkekler kadar haklara sahip olduğu Kalaşlar'da, eşini seçme hakkına sahip olan erkekler istediği zaman eşini boşayamıyor. Kadınların ise, istediği zaman eşini değiştirme hakkı bulunuyor. Eşini değiştirmek isteyen kadınlar, beğendikleri erkeğe mektup yazarak evlenme teklif ediyor ve evliliğin gerçekleşmesi için erkeğe başlık parası ödüyor. Güzellikleriyle ünlenmiş Kalaş kadınları, giyimlerine çok özen gösteriyor. Erkeğe çekici görünmek için renkli ve süslü kıyafetler giyen Kalaş kadınları, yüzlerine ve ellerine makyaj ve dövme yapıyor. Günlük hayatta rengarenk boncuklarla süslenmiş, işlemeli, siyah veya beyaz kaftanlar giyen Kalaş kadınlarını, erkekler, giydikleri kıyafete ve kıyafetin rengine göre tanıyor. Özel günlerin dışında bölgede yaşayan Müslüman halkla aynı kıyafetleri giyen Kalaşlı erkekler ise, şapkalarına taktıkları kuş tüyü veya çiçeklerle diğer halklardan ayrılıyor.