Hıncal Uluç, Fenerbahçe - Kayserispor ve Galatasaray - Gaziantepspor karşılaşmasını değerlendirdi. İşte kısa başlıklar; - Galatasaraylılar Litvanyalı kalecinin poposuna şükretmeliler. - Fenerbahçeli futbolcular paralı asker gibi. Özge AYDIN /SABAH İNTERNET Galatasaray, 5 ay sonra Ali Sami Yen Stadı’nda Gaziantepspor’u Kewell’ın attığı golle 1-0 yendi. Galatasaray’ı nasıl buldunuz? Kewell’ın penaltısıyla değil, Litvanyalı kalecinin yumruklamasıyla kazandı. Bu kadar kötü bir penaltı atışı yok! Ama işin daha acı yanı Galatasaray’ın attığı iyi bir penaltı yok. 5-6 senedir Galatasaray gibi bir takım penaltıcı bulamamış. O büyük deha, Adnan Polat’ın daha şimdiden sözleşmesini uzatmayı teklif ettiği büyük Rijkaard 15 aydır bu takımın başında ama hala bu takımın penaltıcısı yok. Hala Galatasaray penaltı kazandığı zaman bütün Galatasaray taraftarları stadyum ya da televizyon başında gözlerini yumup bekliyorlar. Fenerbahçe 40 metreden frikik kullandığı zaman herkes diken üstünde oturuyor. Galatasaray penaltı kullanırken kimse topu ağlarda görmeden inanmıyor. Çünkü çerçeveye atmaları bir mucize. Çerçevede de gol olacak yere atmaları bir başka mucize. Litvanyalı kalecinin poposuna şükretmeliler. Böyle bir şey olamaz. Galatasaray 3 maçta toplam 39 korner kullanmış. Ancak pozisyon yok. Duran top dediğin zaman taçlar dâhil Galatasaray özürlü! Attığı taç rakibe gidiyor. Duran toptan pozisyon yaratamıyorsun. Penaltı da Allah’a kalmış. Bu nasıl iş ya. Kimse kimseyi kandırmasın. Galatasaray futbol falan oynamadı. İnanamıyorum. O, 1-0 bağıra bağıra geldi. Galatasaray’ın gol atacağı belliydi. Takım oturmuş ve iyi oynamaya başlamıştı. Gaziantespor’u allak bullak ediyordu. Bir değişlik yaptı ki inanılmaz. Kewell’ı oyundan alarak Galatasaray’ı bitirdi. Kewell takımın beyni ve lideriydi. “Benim takımımda lider yok” diyor ya bu maçta ilk defa Galatasaray’da lider vardı. “Benim takımımda lider yok” diyen Rijkaard lidere tahammül edemedi. Lideri kenara aldı. İnanılır gibi değil. Sakın ha! Bana sarı kartı vardı mavalları falan okumasın. Kewell Emre değil. Elyasa, hakemden yüz alarak Kewell’ı çıldırttığı için Kewell sarı kart gördü. Kewell’ın sarı kart gördüğü pozisyonda Elyasa’nın da sarı kart görmesi lazımdı. Elyasa’nın ikinci sarttan kırmızıya dönmesi lazımdı. Ama Bünyamin Gezer Elyasa’ya kırmızıyı çıkartamadı. Bunu yüzüne karşı da söylerim. Çünkü Kewell’a sarı kart çıkartması pozisyonu yakından izlediğini gösteriyor. Yakından izleyen bir hakem Elyasa’nın arka arkaya iki sarı kartlık hareketi var. Biri formadan çekiyor. İkincisi ise yeni sakatlıktan çıkan Kewell’ın ayağına gaddarca vuruyor. Ve kaçıncı vuruşu ayağına. Hakem, Elyasa’yı himayesi altına almış, adam isyanlarda. Ama Galatasaray, öne geçtikten sonra hele Kewell’ın golüyle öne geçtikten sonra gayet neşeliydi ve öfkesini falan unutmuştu. Kewell oyundan alındığını görünce “Beni mi” diye şaşırdı. Devam etse Kewell değil ama Elyasa kesin kırmızı kartı görürdü. Ama Rijkaard, “Lidersiz Galatasaray” diyen Rijkaard Galatasaray’ı bu sefer kendi elleriyle lidersiz bıraktı. Adamın ne dediği, ne yaptığı belli değil. Şaşkın! Adnan Polat’ın sevgilisi... Ağustos ayında Avrupa’dan elenmiş, ligde maç kazanamamışken “Bu adamın sözleşmesini uzatacağım” diyor sanki soran varmış gibi. Kendi kendine... İşte buyur, Rijkaard bu. Sabri’yi ilk 11’de oynatmadı. Bu kararı da tartışıldı. Rijkaard’ın kararını nasıl buldunuz? Benim bu kararına itirazım yok. Sabri bu sezon neredeyse hiç oynamadı. Ali Turan, iyi oynuyordu. Her maç daha da iyi oynamaya başlamıştı. Ama bu maçta Ali Turan’ı devre arasında “şak” diye değiştirdi. Rijkaard oyuncu bitirme üstadı. Sabri’yi kenarda tutarak Sabri’yi öldürüyor, 45. dakikada Ali Turan’ı alarak Ali Turan’ı da bitiriyor. Elano’yu bitirdiği gibi. Galatasaray Elano’yu kazanırsa mı daha iyi takım olur? Yoksa Ayhan’ı mı kazanırsa daha iyi takım olur? Aydın’ı sokmak için bütün topları geriye oynayan, durmadan top kaptıran Ayhan’ı oyunda tutuyor, Elano’yu kenara alıyor. Elano geldiği günden beri Galatasaray’da doğru dürüst maç oynamadı. Rijkaard Elano’yu oynatmıyor. Sen Elano’nun yerinde ol da oyna bakalım. Adam tüketme makinesi. Hani vardır ya çöp arıtma makineleri. Rijkaard için herkes çöp. Atıyor fabrikaya ve adamı yok ediyor. Belçika ile oynanan milli maçta Arda Turan sakatlandı. 1 ay sahalardan uzak kalacak. Aslında iyi de bir ivme kazanmıştı. Arda milli takımda iyi oynuyordu. Arda’nın sakatlanması iyi oldu. Yine milli takımda Almanya maçında sahalara döner ve iyi oynar. Rijkaard’ın takımında Arda iyi oynamıyor. Aynı şeyi söylüyorum; Arda’nın aklı varsa gider. Kalırsa bitecek. Milli oyunculara sakatlandıktan sonra verilecek gereken tazminat konusu tartışılıyor. Bu konu Arda’nın sakatlanmasından sonra yine gündeme geldi. Tabii ki de verilmesi lazım. Hidayet’e 1,5 milyon lira verilen bir ülkede Arda sakatlandığı için tazminat verilmez mi? Milli maç için adamı alıyorsun, takımından ayırıyorsun. Eğer sakatlanıyorsa onun karşılığını kulübe ödeyeceksin adama değil. Haftanın en ilginç olayı sanırım Fenerbahçe’nin Kayserispor’a 2-0 yenilmesiydi. Karşılaşmayı nasıl buldunuz? Karşılaşmanın en ilginç yanı milli takım yöneticilerinden hiçbirinin tenezzül edip Kayseri’ye gitmemesiydi. Hiddink de yoktu, Oğuz Çetin de yoktu, başka isimler de yoktu. Türkiye yeni arayışların içine girmeyecekse, Fatih Terim’den kalan miras kalan takım aynen devam edecekse o zaman hep soruyorum ve de sormaya devam edeceğim. Hiddink’e bu kadar para neden veriyoruz? Fenerbahçe, Kayseri’ye gidiyor ve milli takımın teknik adamlarından seyretmeye kimse yok. Oğuz ve Hiddink efendi tatilde! O zamanda takımında oynamayan adamlardan milli takım yapıp çıkarıyorsun. Kazakistan gibi palavrayı, Belçika gibi olmayan takımı yendim diye “Vay, 2 maçta 6 puan aldık” diye göbek atarsın. Arkanda da skor yazmaktan başka bir şey bilmeyen medya da var. Kayseri maçının en önemli yanı oydu. Bir milli takımın hem de yeni hocası bu maçı seyretme gereği duymuyorsa hangi maçı seyreder ya? Fenerbahçe’nin yenilgisi için neler söyleyeceksiniz? Aykut Kocaman’ın kararları eleştiriliyor. Kayseri’ye stopersiz gitmesi eleştirildi. Bir adam bir takımı emanet ettiysen o adamın düşüncelerine de saygı duyacaksın. Tabii ki de eleştireceksin o ayrı. Ama adamın bir bildiği varsa da vardır. Fenerbahçe eğer maçı kazansaydı aynı medya aynı maçtan Aykut Kocaman’ı göklere çıkartırlardı. “İşte cesaret bu. Deplasmana hücum oyuncularıyla gitti. Fenerbahçe büyük takımdır. Hücum futbolu oynar. Hücum oyuncularıyla gitti. Bilica’yı değil Selçuk’u tercih etti” diye yere göğe sığdıramazlardı. Benim medyam ikiyüzlü. En çabuk dönebilen, rüzgâra göre en çabuk yön değiştiren fırıldak bir medyam var. Tabela ne yazıyorsa ona göre yazı yazıyor. Hatta yazılarını daha önceden yazanlar dahi var. Bir siyah yazısı bir de beyaz yazısı var. Fenerbahçe yenilirse bunu yazın, yenerse bunu diye. Birinde “Vay sen Bilica’yı nasıl İstanbul’da bırakırsın” diğerinde ise “Aslan yürekle Kayseri deplasmanından böyle döndü” diye yazılar hazır. Şimdi esas sorun şu. Fenerbahçe bir türlü takım olamıyor. Başından beri olamıyor. Senelerden beri 2001’daki Galatasaray örneğini vererek anlatıyorum. Galatasaray 2001’de neden Avrupa Şampiyonu oldu? Çünkü Galatasaray’ı Galatasaray yapan bir takım vardı. Yerli oyunculardan kurulu olan ve bunların üzerine iyi adapte edilmiş Hagi, Popescu, Taffarel gibi ustalar vardı. Ama takımın ruhu vardı. Onlar bu ruha eklendiler. Fenerbahçe’nin ruhu yok. Fenerbahçe takımı paralı askerler üzerine kurulu. Paralı asker bir yere kadar oynar. Adam vatanı için oynamıyor çünkü. Para için oynuyor. Kurtuluş Savaşı’ndaki Mehmetçik ile yabancılar lejyonundaki, Fransa’nın Cezayir’deki yabancılar lejyonundaki Ukraynalı bir olabilir mi? O maaşa çalışıyor diğeri ise vatana çalışıyor. Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım bu farkı anlayamadı. Aziz Yıldırım ” Ben şampiyon yaptım demek içi” daima bu işe burnunu soktu. Mustafa Denizli, Fenerbahçe’yi şampiyon yapınca Denizli’ye tahammül edemedi. “Sen değil ben şampiyon yaptım” dediği için Denizli’yi kovdu. Şimdi, televizyon maç izlemenin faydası burada. Aykut Kocaman’ı izliyorsun. Adamın yüzünde bal mumu maskesi var. İnsan bu kadar ruhsuz olamaz. Bu kadar ifadesiz olamaz. Sahanın kenarında yüzünde maske ile operadaki hayalet gibi duruyor. Oraya baktığın zaman Fenerbahçe 5-0 galip mi yoksa 3-0 mağlup mu anlayamazsın. Televizyonu açtın ve yüzü gördün. O yüze bakıp Fenerbahçe galip mi yoksa mağlup mu anlayamazsın. Çünkü o ifade hiç değişmiyor. Fenerbahçe gol yiyor o ifade var. Fenerbahçe gol atıyor o ifade var. Fenerbahçe gol kaçırıyor o ifade var. Fenerbahçe’nin kalecisi gol kaçırıyor o ifade var. Maçı kazanmış rakip hocanın elini sıkıyor, o ifade var. Maçı kaybetmiş rakip hocanın elini sıkıyor yine o ifade var. Sen de o takımın futbolcususun. Kenara bakıyorsun. Kenarda bal mumlu bir maske. Nasıl bir ruha girersin. Nasıl “Ben Fenerbahçeliyim” dersin. Adam ruhsuz bir kere. Kenardaki adam ruhsuz olunca içerideki adama ruh verebilir mi? Burada biz neticede bir röportaj yapıyoruz. Siz bana soru soruyorsunuz ben de cevap veriyorum. Ben oturup ilkokul kitabı okur gibi konuşsam kim ilgiyle dinler? Konuşurken sesim bir iniyor bir çıkıyor. Konuşurken bile ben o konuşmaya heyecanımı veriyorum. Geçmiş olayları konuşuyorum üstelik canlı olayları değil. Ama Aykut öyle değil. Adam olayın içinde. İnanılır gibi değil. Fenerbahçe takımını kimse ruhsuzlukla suçlamasın. Çünkü bu takıma ruh vermek için hiçbir şey yapılmıyor. Tam tersine ruhsuz olsun diye her şey yapılıyor. Fenerbahçe işlerinin iyi gittiği maçlarda kolay oynar, işler zora girdiği zamanda orada kalır. Çünkü paralı askerler, ruhsuz askerler ayaklarını belaya uzatmazlar. Beşiktaş Ankaragücü karşısında farklı kazandı. Avrupa Ligi’nde CSKA Sofya ile ardından Saraçoğlu’nda Fenerbahçe ile karşılaşacak. Derbide kimi favori görüyorsunuz? Beşiktaş iyi ama Ankaragücü çok kötü. Beşiktaş’ın belası sahası. Utanç verici ve de takıma yakışmayan bir sahası var. O sahada böyle top oynayıp da böyle sonuçlar almak gerçekten büyük başarı. Ama bu hafta işleri zor. 1- Hiç kimse CSKA Sofya’yı hafife almasın. Özellikle Bulgaristan Futbol Ligi’ni yakından izleyenlerden bana gelen raporlara göre bu sene çok iyi takım olmuşlar. İyi futbol oynuyorlar. Adamlar bu maç için çok iddialılarmış. Beşiktaş’ı yeneceklerine inanıyorlarmış. “Biz bunları yeneceğiz” diye bas bas bağırıyorlarmış. 2- Fenerbahçe – Beşiktaş maçına gelince; Beşiktaş için önemli bir maç. Fenerbahçe Ağustos ayında elendiği için daha rahat. 7 gün boyunca söküklerini dikecekler. Beşiktaş, çok sert bir Avrupa maçından çıkarak gelecek. İki takım arasındaki fark ne olursa olsun bu büyük maçlarda hava değişik oluyor. Fenerbahçe ne de olsa ne dersen de Fenerbahçe. Bugüne kadar çok farklı bir Fenerbahçe o gün bir tesadüf ortaya çıkabilir. Fenerbahçe, Brezilyalılardan yoksun bir kadroyla çıkabilir. Aykut Kocaman Brezilyalıları zaten temizliyor. Başından beri belliydi. Anladığım kadarıyla Aykut’a bu görevin verilmesinin sebebi bu. Bu olayın arkasında Aziz Yıldırım var. Aziz yıldırım Brezilyalıların temizlenmesini istemese Aykut o cesareti gösteremez. Aykut Brezilyalıları temizleyecek, Aziz de Aykut’u temizleyecek. Yeni bir Fenerbahçe’nin kurulmasına başlanacaktır. Benim gördüğüm tablo bu.