İndirimli
bir satışta çılgın kalabalıklarla boğuşmak, rafları eşelemek ve bir yığın giysiyi giyinme odasına sürüklemek ve tüm bunların sonunda hiçbir şeyin size uymadığını görmek hep tatsız bir deneyim olmuştur. Fakat artık mağaza ziyaretleri değişti, üstelik bunun sebebi yalnızca elinize bir bardak viski tutuşturmaları değil Giderek çeşitlenen alışveriş yöntemleri (akıllı cep telefonları, kısa süreli indirimler ve lüks eşya kiralama) karşısında yok olmak istemeyen perakendeciler, müşteri ve içerik yarışına girdi. Son hizmetleri yalnızca giysi değil, aynı zamanda bir deneyim satmak. Örneğin Joey Rubenstein, Manhattan'daki Hugo Boss mağazasında spor ceketini beklerken buzlu viskisini yudumluyordu. "James Bond filmleri veya 1960'ların Playboy dergilerindeki gibi bir sosyallik hissettim, ama sanırım biraz da Las Vegas'ı andırıyor. İçtikçe daha çok harcıyorsunuz". İçki Manhattan'daki RRL, Billy Reid ve Seize sur Vingt gibi erkek giyim mağazalarında da popüler oldu. Üstelik bu ikramlar (şarap, bira, kokteyller) markaların bir uzantısı olarak sunuluyor. Moda markalarına danışmanlık yapan Michael Williams, "Dev bir şirket olmadıklarını ve işletmecilikte daha kişisel bir anlayışı benimsediklerini bu yolla anlatmak istiyorlar" diyor. Artık bir yudum alıp rahatladığınıza göre tek eksiğiniz kitap, ama o da yakınlarda olabilir. Büyük kitapçı zincirleri kapandıkça veya e-okuyucularla oyunlara daha fazla alan ayırdıkça butikler ve giyim perakendecileri daha çok kitap satmaya başlıyor. Giysileriyle bilinen mağazalar markalarına kişilik katan eserlere yer veriyor. Sözgelimi, moda tasarımcısı Marc Jacobs geçtiğimiz sonbahar Manhattan'da Bookmarc kitapçısını açtı. Los Angeles'te ünlü müşterileriyle bilinen Kitson geçen yıl 100 bin kitap sattığını tahmin ediyor ki, bu sayı önceki yılın iki katı. Raflarındaki kitapların sayısını artıran Anthropologie mağazalarından Aron Hoey'e göre satıcılar "kapıdan içeri giren tüketicileri farklı fikirlerle heyecanlandırmaya" çalışıyor. "Kitaplar da bunu perçinlemenin çok iyi bir yolu". Bazen giysinin etiketini okumak hepsinden daha zor olabiliyor. Bir mağazanın orta bedeni başka bir mağazanın büyük bedeniyle aynı olabiliyor. Beden ölçüleri hiçbir zaman standart olmadığı için şirketler daha açıklayıcı etiketlere yöneliyor. Hatta MyBest- Fit, alışveriş merkezlerinde vücut taraması bile yapmayı öneriyor. Böylece bir müşteri veritabanındaki markalara ait hangi bedenleri denemesi gerektiğini bilebiliyor. Levis da doğru bedeni bulmak için bazen onlarca pantolonu denemeyi gerektiren kot alışverişini kolaylaştırmaya karar verdi. Kadınların kalça ölçüsüne göre üç bedeni olan (zarif, doğal ve çarpıcı) Curve ID adında bir kalıp geliştirdi. Fakat aslında çevrimiçi olarak bile uygun bir beden bulabilirsiniz. JewelMint ve Send the Trend gibi yeni nesil e-ticaret siteleri kullanıcıların kişisel tarzını belirlemek için bazı formülleri kullanıyor, seçenekleri eliyor ve aylık bir ücret karşılığında kullanıcıya ayakkabı ve aksesuar seçenekleri sunuyor. JewelMint'in hizmetleri için ayda 29,95 dolar ödeyen 24 yaşındaki Emily McNish'in sözleriyle, "gizli bir kulübün" üyesi gibi hissetmek de cabası. Nitekim mağazacılar da bundan yararlanmak istiyor. Bir pazarlama danışmanlığı firmasının icra başkanı Wendy Liebmann, "Bence alışveriş deneyimini yine güzelleştirmek için perakendecilerin elinde gerçek bir fırsat var" diyor.
ANITA PATIL
