Yıl 1985. Fatih'te bir apartman dairesi. Hava sıcak, pencereler açık. Hafif hafif dalgalanan perdenin arasında süzülüp sokağa taşan müzik bilindik bir şarkıya ait. "Mavi mavi masmavi, gözleri boncuk mavi. Bir gördüm âşık oldum, bu gelen kimin yari..." Teybin sesi sonuna kadar açılmış ve hafif bir cızırtı var. Belli ki kaset tekrar tekrar başa sarılıp şarkı defalarca dinlenmiş.
12 Eylül sonrası Özal'lı dönemde toplumsal değişim ve dönüşüm ile insanlara sunulan yeni yaşam kodları müzikteki yansımasını arabesk müzikte bulmuştu.
Arabesk bir kez daha altın çağını yaşarken 80'li yılların ikinci yarısında pop müzikte de hareketlenme başladı. Kayahan, MFÖ, Nilüfer ve Sezen Aksu yepyeni üretimlerle pop müzik bayrağını dalgalandırmak için öne çıktı. Artık zirvede iki müzik türü vardı: Arabesk ve pop. Arabesk TRT'nin kapısından içeri giremezken pop tam destekle yoluna devam etti.
80'ler, Ele Güne Karşı (MFÖ), Firuze, Beni Unutma (Sezen Aksu) ve Mor Menekşe (Nilüfer) gibi sayısız hit şarkının müzik tarihine geçtiği yıllar oldu. Müzikolog Uğur Küçükkaplan, Lacivert dergisine verdiği röportajda 80'li yıllardaki pop müziği şöyle özetliyordu: "80'li yıllar Türkiye'nin Amerika ve Avrupa'daki popüler müziklerden ve pop müzikten farklı olarak kendi kültürel özelliklerinden beslenerek özgün örnekler ortaya koyabildiği tek dönemdir. Sözlerin anlamı bakımından, daha buraya özgü, daha yerli bir pop ortaya çıkıyor... Bugün baktığınız zaman Türkiye'deki pop müzik literatürü içerisinde adına ister hit deyin ister efsaneleşmiş şarkılar deyin, bunlar 80'lerde çıkan işlerdir."
90'lar ise pop furyasının alıp başını gittiği yıllardı. Kasetlerin yerini CD'ler alırken her gün bir yenisi açılan özel radyolar, özel televizyon kanalları sayesinde pop şarkıları günlük hayatımızın bir parçası haline geldi. Burak Kut Benimle Oynama, Yonca Evcimik Abone, Tarkan Şıkıdım, Kenan Doğulu Roma'yı da Yakarım, Mustafa Sandal Bu Kız Beni Görmeli, Çelik Ateşteyim... Herkesin dilinde aynı şarkılar vardı. Mirkelam'ın Her Gece ile bir gecede efsaneye dönüşmesi, Tarkan gibi bir pop ilahının etkisi altına girmemiz de bu dönemde yaşandı. Artık klip endüstrisinden bahseder olmuştuk. Bir yandan şarkıları ezbere söyleyip dans ediyor bir yandan da klipleri izleyip çok eğleniyorduk.
ELLER HAVAYA DÖNEMİ
Teknolojinin gelişmesi ve internetin hayatımıza girmesi 2000'li yıllarda pop müziğin değişiminde önemli rol oynadı. Satış odaklı üretim karşısında "Peki ama özgünlük, kalite nerede?" sorusunu daha sık sorar hale geldik. Ama bu durum birçoğumuzun çok da umrunda olmadı. "Eller Havaya" çağrıları eşliğinde 'sabahlar olmasın' istendi. 90'lı yıllarda altın çağını yaşayan pop o günleri özler hale gelirken rock müzik ivme kazandı. Bu arada arabesk artık zirvede değildi ama ruhu pop hatta rock müziğin içinde yaşamaya devam etti.
Yıl 2016. Son yıllardaki yapılan pop şarkılar söz yazarı Hakkı Yalçın'ın da dediği gibi artık dinleyicileri "Derinden etkilemek yerine derinden hırpalıyor." Müzikler aynı, sözlerin birçoğu anlamsız. Anlam bütünlüğü yok. "Yallah cinler yallah, kış kış cinler kış kış". Slogan üretmek üzerine kurulu birçok şarkı. Elbette bunda yükselen değer sosyal medyanın payı büyük.
Müzik yazarı Atilla Aydoğdu bu konuda şöyle diyor: "Eğer bugün sosyal medya sitelerinde her dakika karşımıza, birer cümleden ibaret, öncesi ve sonrası olmayan atarlı-giderli ruh halleri çıkıyorsa bu değişimden şarkıların nasibini almaması imkansız olurdu zaten."