Catherıne
Walker adını ilk kez kendi gelinliğimi ararken duydum. Londra, Chelsea'deki küçük butiğinde hayatımda ilk defa gelinlik denedim, bej rengi halıların üzerinde durup, mağazaya ait Jimmy Choo ayakkabılar, kristal bardaklarda şampanyalar, metrelerce uzayan duvaklarla takdim edilen detay detay işlenmiş gelinlikler içinde kendimi aynada dakikalarca seyretim. Beni anlatan beyaz elbiseyi orada bulamadım ama Catherine Walker'ın sonsuz işçilik, dikiş ve detaylara olan özenini anlayarak çıktım o butikten. Bir de gelin olmanın ne kadar özel olduğunu. Ama bazı insanların, yeteneklerine rağmen modanın spot ışıkları altında olmamayı seçtiğini, bilerek ve isteyerek defile yapmadıklarını, sadece dikişi, yaratmayı sevdikleri için bu mesleği seçtiklerini, ortaya çıkardıklarının kimin tarafından giyildiğine değil, giyen insanın hangi anılarına dahil olduğunu önemsediklerini Walker'ın biyografisini okuyunca anladım. Prenses Diana'ya evliliğinin üçüncü ayından itibaren hamile kıyafetlerinden, tuvaletlere, gündelik kostümlerden, çocuklarının takım elbiselerine kadar 1000'in üzerinde kıyafet tasarlayan Walker, birçok insan için elbise değil, anıları paylaşacak kıyafetler yaptı. Buna Diana da dahildi...
ÇOCUK KIYAFETLERİYLE BAŞLADI
Tasarımcının
Catherine Walker, The Private Couturier of Diana, Princess of Wales (
Galler Prensesi Diana'nın Özel Tasarımcısı) adını taşıyan biyografisi, kumaşlara dokunmayı sevdiği için, kayınvalidesiyle girdiği iddiadan kazandığı parayla aldığı ilk dikiş makinesinin hikâyesiyle başlıyor. Âşık olduğu adam için doğup büyüdüğü Fransa'yı bırakıp Londra'ya yerleşen Walker, kocasının erken ölümü üzerine iki bebeğiyle yalnız kalınca, acısını unutmak için dikmeye veriyor kendini. Gece gündüz kızlarına elbiseler dikiyor. Arta kalanları sepete doldurup, sokaklarda satıyor. Sonra küçük bir stüdyoda çocuklara elbiseler tasarlıyor, ardından hamile kıyafetlerine geçiyor. Ünü giderek artıyor ve Walker birçok ünlü için 'normal' kıyafetler de dikmeye başlıyor. Ama o hâlâ kendine tasarımcı demeyi uygun bulmuyor. "Fransa'da ciddi bir özgeçmişi olmadan kapısına 'tasarımcı' tabelası asana gülerler," diyor. O sadece dikiyor. Büyük hayalleri, iddiası, egosu yok. O mutlu olmak için dikiş dikiyor. Ve 1981 yılında bir gün hamile Prenses Diana da kapısını çalıyor. Walker, Diana'nın her anında yanında oluyor, dünyanın en büyük stil ikonlarından birinin her özel günü için bir elbise tasarlıyor. Son olarak da içinde gömüldüğü siyah elbiseyi...
DEFİLE YAPMADI, ÜN PEŞİNDE KOŞMADI
Kariyerinin hiçbir döneminde ne defile yapıyor, ne de tasarım yaptığı ünlü kişilerin adlarını zikrediyor. Ama iyi iş kendini gösteriyor. Walker, 1990'da İngiliz Moda Ödülleri'nde Yılın En İyi Yeni Tasarımcısı, bir sene sonra da Yılın En İyi Gece Elbisesi Tasarımcısı seçiliyor. Bütün biyografisi ve ölüm ilanlarında kariyeri kadar aile hayatının da fazlasıyla 'ideal' olduğu yazılı. Walker, şan, şöhret peşinde koşacağı zamanı hayır işleri için harcamış anlaşılan. Kendisinde de iki kere nükseden ve 65 yaşında ölümüne neden olan meme kanseriyle şavaş için kurulan Breast Cancer Haven derneğinin kurucu üyesi de aynı zamanda. Walker, uzun süredir savaştığı hastalığını yenemeyeceğini anladığı zaman Catherine Walker& Co isimli markasının yaşaması için çok güvendiği bir takım oluşturmuş. Ve 2012 yılına kadar satışa çıkacak olan tüm parçaları da önceden tasarlamış. Efsanevi tasarımcının yaptığı son işler, Londra, Fulham Road üzerindeki butiğinde olacak.