Geçen hafta oradaydık. Dünyanın en fazla ayakkabı çeşidini bir arada bulunduran, 35 bin metrekare büyüklüğündeki ayakkabı cennetinde. Yaprak (Aras) ve ben, hafta sonları sayısı 10 binlere kadar çıkan ayakkabı ziyaretçisiyle birlikte bu uçsuz bucaksız ayakkabı adasında keşfe çıktık, sanat eseri gibi sergilenen ayakkabı raflarını tavaf ettik. Sonuç mu? Ne devetüyü palto, ne ipek gömlek, ne de Hermes Kelly. İnce topukluları, kuş tüyü yastıkların üzerinde, spot ışıklarla ayağınıza geçirmek gibisi yok. Kadının cenneti ayakkabı, kim ne derse desin. Havaianas gibi parmak arası terliklerle birlikte, All Saints, Repetto, LK Bennet gibi orta halliceler de var, dünyanın en pahalı ayakkabılarını üreten Christian Louboutin, Jimmy Choo, Christian Dior, Prada ve daha niceleri de. Toplam 120 markanın ürününün satışta olduğu ikinci katta, tam 100 bin ayakkabı stoklanmış. Çünkü inanın bana insanlar bu devasa yerde bile uzun kuyruklar oluşturuyor ve ciddi bir ayakkabı kapma yarışı yaşanıyor. Denediğiniz ayakkabıyı elinizden bırakmaya korkuyorsunuz, tüm gözler başkalarının ayaklarında dolaşıyor, herkes diğer ayakların aynalarda nasıl göründüğüyle fazlasıyla ilgileniyor. Biz de Coco Chanel'in evinden esinlenerek hazırlanan Chanel odasında binlerce poundluk ayakkabıları deneyen 15'lik kızların, bunları alacak maddi durumları olup olmadığını tartışırken buluyoruz kendimizi.
MAĞAZA İÇİN ÖZEL MODELLER
Lüzumsuz sıra bekleme esnasında harcanan zamanı saymazsanız, bireysel deneyim bir harika. Çünkü hayatımızda bir kez olsun başka yerde ne kaçırdığımızın telaşına düşmeden, tüm alternatifleri, ucuzu, pahalıyı, topukluyu, az topukluyu bir de her renk paletini görerek, yapıyoruz yakın zamanda 'aşkla' bağlanacağımız ayakkabının seçimini. Selfridges'de piyasadakileri değerlendirmekle kalmıyor, mağaza için 35 marka tarafından sınırlı sayıda üretilen modeller arasından da seçim yapıyorsunuz. Yani kaçarı yok, her alternatif değerlendiriliyor. Evlerine ayakkabı kutusuyla gitme amacıyla değil de pembe koltukların üzerinde, arasında ayak ve fetiş kelimelerinin de geçtiği bir deneyim yaşamak amacıyla mağazaya gelenler, hayallerindeki ayakkabıyla fotoğraf çektirsin diye bir alan bile var. Ayakkabısına sarılan, öpen, kafasına koyan kadınlar görüyoruz. Herkes büyük bir huşu içinde ayakkabı tutkusunu gösterme derdinde. Bu iş akıllı işi değil, zaten öyle olmasa 2008'de sadece İngiltere'de 11 milyar dolar olan ayakkabı piyasasının 2010'da üç katına çıkacağı öngörülür müydü? 33 milyar dolar. Selfridges Ayakkabı Galerileri'nin Kreatif Direktörü Alannah Weston, CNN'e verdiği demeçte, "Ayakkabı nasıl durduğumuzu, nasıl yürüdüğümüzü, vücut dilimizi etkiliyor. O gün nasıl bir kadın varsa içimizde, ayakkabılarımız ona uygun oluyor," diyor. Ben de bu gazla, topuklu botlarımın parasını ödeyip çıkıyorum Selfridges Mağazası'ndan, içimden çıkan şuh kadının sesini dinleyerek.