ARABESKÇİ GİBİ SİYASET YAPIYOR
Fazıl Say'ın, arabeskçilere hakaret ederken 'arabesk' davrandığını da yeri gelmişken söylemeli. Alman gazetesine 'kaybetmiş adam' edasıyla konuşması bunun delili. "Artık bu ülke bizim değil. Yandık bittik kül olduk," psikolojisiyle konuşuyor. Freud'un, 'zulüm görme paranoyası' dediği şeyin bir türevini yaşıyor. 'Yavşak' sözcüğünü sevmesinden anlaşılacağı üzere Fazıl Say'ın üslup sorunu da var. Hani kimin konuştuğunu bilmeseniz bir klasik müzik bestecisi ve piyano virtüözü değil de İMÇ'de kaseti yeni çıkmış Selahattin Özdemir (Adanalı bir 'hard arabeskçi'. Pek tanınmaz, o yüzden açıklama gereği hissettim.) konuşuyor sanırsınız. Say'ın, nahoş kelimelerle değil, piyanosuyla özdeşleşip hafızalara kazınması gerekiyor. Böyle giderse hiçbirimiz Fazıl Say'ı piyanosuyla birlikte anımsamayacağız. Rıza Silahlıpoda'yı bile piyanosuyla özdeşleşmiş bir biçimde hatırlarken Fazıl Say belleğimize piyanosuz yerleşecek. Siyasi kaygılarını arabesk bir dille açıklarken "Türkiye, İran'a dönüşebilir," diyen Fazıl Say, yersiz endişeler üreteceğine kendini bir de 1979 devriminden beri ülkesine ayak basamayan İranlı keman virtüözü Farid Farjad'ın yerine koysun ve Türkiye'de yaşadığı için şükretsin. Bekâra karı boşamak kolay, Say sürgünde yaşamayı kolay zannediyor olmalı ki, 'irtica' dediği muhayyel öcüden kaçma adına 'iltica' etmekten dem vuruyor. İltica etmeden önce, bir zahmet mülteci olmanın, sanatına da yansıyacak ne tür bir duygusal ve düşünsel sakatlanma yaratacağını Theodor Adorno okuyarak öğrensin. Okumadan yazmaya devam ederse karizması daha da çizilir. Ve amatör yazarlık açısından dahi anlamındaki 'de' ve 'da'yı ayrı yazmakta zorlanan Fazıl Say; tarih defterine, müzikal açıdan dâhi mertebesindeki Fazıl Say'dan ayrı yazılır.
BURGAZADA MAÇOLUĞU KONÇERTOSU
Fazıl Say'ın adı son olarak 'Burgazada maçoluğu konçertosu' ile gündeme geldi. Say, olayı Facebook'taki sayfasında marifet göstermiş gibi şöyle anlattı: "Burgazada'da dostlarla içip dertleşirken bir TV programcısıyla Alman eşi (Alman Yeşiller Partisi'nden) gece vakti masamıza gelip sormadan oturdu. Tuhaf siyasi eleştirilere başladılar. Babama, bana zart zurt ettiler, kovduk. Sinirlendik, o derecede ki, pet şişesi fırlattığım ilk kez oluyor." Saldırıya uğrayan Nedim Hazar ise tatsız hadiseyi şu sözlerle anlattı: "Say'la 2004'te Mercan Dede'nin belgeselini çekerken tanışmıştık. Yeşiller'den konu açıldı ve 'Cem Özdemir arkadaşımdır. Sizin yüzünüzden Avrupa'da azar işitiyorum. Arkadaşlarım Mustafa Balbay, Soner Yalçın sizin yüzünüzden içeride' diye eşime bağırmaya başladı. Ben de 'Baban senden daha iyi politika yapıyor' dedim. Çok sarhoştu, ayağa kalktı ve üstümüze yürüdü. Biz büyütmemek için uzaklaşırken arkamızdan pet şişe ve hatta bardak fırlattı." Hazar'ın eşi Ulrike Dufner ise "Fazıl Say, 'S.. gidin, bu masada neden oturuyorsunuz' dedi. Arkadaşları korumamış olsaydı beni hastanelik edecekti," diyerek Say'ın kendisinden özür dilemesini istedi. Sonuç olarak Burgazada konçertosu, Fazıl Say'ın politik kariyerine kötü bir eser olarak yazıldı.
BAŞLICA FAZIL SAY POLEMİKLERİ
Fazıl Say politik çıkışlar yapmadan önce 2000'lerin başından itibaren magazin sayfalarında arz-ı endam eyleyerek kendini bir güzel yıprattı. Say, AK Parti 2002'de iktidara geldikten sonra ana muhalefet partisi lideri gibi açıklamalar yapmaya başladı. 2007'de sol liberal Alman gazetesi Süddeutsche Zeitung'a şu demeci verdi: "Bizim Türkiye rüyamız öldü. Tüm bakan eşleri türban takıyor. İslamcılar zaten kazandı, biz yüzde 30, onlar yüzde 70. Bizi dışlıyorlar. Çankaya'daki davete bir sürü ıvır zıvır adamları çağırdılar, beni çağırma gereği bile duymadılar. Bu iş böyle devam ederse kızımı da alıp bir başka ülkeye yerleşeceğim." - 2009'da CHP eski Lideri Deniz Baykal'a gönderdiği mektupta agresif ve manasız cümleler kurdu: "Mustafa Kemal Atatürk, bugün bu saatte yaşıyor olsaydı, muhtemelen: 'Akdeniz'deki ordular! İlk hedefiniz Anadolu'dur ileri' emrini verirdi. Ülkenin deniz kenarındaki hemen hemen bütün şehirleri AKP'nin elinden geri alındı dünkü seçimde." - 2010'daki referandumda 'Evet' oyu vereceğini açıklayınca Sezen Aksu'yla uğraşmaya başladı. Aksu için "Performansı kötü," dedi. - 2010'da "Türk halkının arabesk yavşaklığından utanıyorum," diyerek büyük bir tartışmanın fitilini ateşledi. Şarkıcı Sibel Can, Say'ın arabesk alerjisine inat 'arabesk gecesi' düzenlemeye karar verdi. Hülya Avşar da, Fazıl Say için, "Saçmalamış. Tedaviye ihtiyacı var," dedi. Fazıl Say, sonra bir televizyon programında meseleyi daha seviyeli bir dille ele aldı: "Arabeskin soylulaştırılması yanlış. Hayır, bu cahil bir müziktir, teknik olarak çok düşük bir müziktir. Doğu ve batı sentezi olarak diyorlar bunun da bir anlamı yok." - Geçtiğimiz günlerde Başbakan'la Somali'ye giden Sertab Erener'e hakaret etti: "Amy Winehouse'a tavsiye ettiği beynin binde biri Sertab'da olsaydı, Somali'de yardımı partizan rant olarak değil vicdan dedi diye yapardı! Bazıları bedenen ölür, bazıları ruhen."