TÜRKÇE POPUN KARLI TARİHİ
Hemen hepimizin aklına onu cümle içinde kullandığımız en az üç şarkı sözü geldiğine göre bir anda; 'kar', bir çeşit Türkçe pop tarihi de demek!
1960'ların olayı, yabancı şarkıya Türkçe söz yazma ve ünlü yabancı şarkıcıya yarım yamalak Türkçe'yle şarkı söyletme rüzgarıdır. Belçikalı - İtalyan besteci ve şarkıcı Salvatore (Ferragamo değil!) Adamo'nun Tombe La Neige'inin Türkçe sözlerini elbette ki Fecri Ebcioğlu'nun yazdığı Her Yerde Kar Var fırtına olur. Bu plağın 34 bin satarak rekor kırdığı rivayet edilir.
Her Yerde Kar Var/17 yaşında aynı zamanda Ajda Pekkan'ın ilk plağıdır (1965). Ajda, şarkıyı Adamo gibi Fransız aksanıyla söyleyerek Batılı imaj inşasının sağlam tuğlalarını da böylece dizmiş, büyük sükse yapmıştır.
Her Yerde Kar Var'ı büyük çoğunluk asıl Nilüfer'in yorumuyla bilir: "Yürümek karda zordur/Gelirsen bak aşk budur/Dönsen köşeden şöyle/Şarkı söylerim böyle//Karda zordur yürümek/Anladım gelmeyecek/Dünya oldu bana dar/Neden yağdın söyle kar..."
Nilüfer'in karla esas hesaplaşması 84'te, Kar Taneleri'yle olur: "Alıcı kuşlar gibi başımın üstünde dönüp durmayın/Kol kola girip yalnızlığımı vurmayın yüzüme kar taneleri//Yollar benim umudumdur yolları kapatmayın/Yağmayın yollarıma durun kar taneleri..." Evet, bir Kayahan mamulüdür.
Ortalık 80'ler ve 90'lar ısıtmasından geçilmiyor. 90'ların başına dair sayılacak ilk birkaç maddenin içine Karlar Düşer mutlak girer. "İnşallah ol sen de böyle/Aşık ol da bak birine/Ben oldum da ne oldu sanki/Senin gibi birisine" diye başlayan parçanın hele ki "Karlar düşer düşer düşer ağlarım/Hep ismini hep ismini anarım" nakaratı o dönem bir İstiklal Marşı'yla, bir 10. Yıl Marşı'yla yarışır, kitlelerin ezberinde. Şarkıyı patlatan Akrep Nalan'dır. Halikarnas ve Sarhoş ama en çok da Karlar Düşer'le kendi de acayip popüler olur.
Karlar Düşer, esas olarak 1990'da Emel Müftüoğlu'nun aynı adlı albümüyle piyasaya çıkar, ama o kadar fark edilmez. 91'de Akrep Nalan'la pelesenk olduktan sonraysa dillere, söylemeyen kalmaz. Aynı sene Doruktaki Nağmeler albümünü çıkaran Zeki Müren alır repertuvarına. Geçen yıllar içindeyse Candan Erçetin'den Teoman'a, herkes...
1997'de çıkardığı Haykırsam Dünyaya albümünde Şehrazat'tan Doğulu biraderlere pek çok isim bir araya gelmiştir, Kar Beyaz parçası adamakıllı hit olur. "Kar beyazdır ölüm/Ellerinden gülüm/Yine yoksun diye/Düşmanım her güne..." diyen Kerim Tekin, fazla acıklı biçimde hemen ertesi sene, daha 23 yaşındayken, Afyon'da verdiği konser dönüşü arabasıyla geçirdiği trafik kazasında ölüverir. Şarkıya Zerrin Özer hayat vermeye devam eder.
KARDA ŞEMSİYE AÇILIR MI?
Karda kendini eve hapsetmeyenler, İstanbul sokaklarının doğal bir podyuma dönüştüğünü görmüştür: Birbiriyle yarışan şapka, bere, kalpak, kapüşon, kukuletalar... Son yıllarda artan, belki bir refah işareti bile sayılabilecek renkli anorak ve kabanlar (Tek bir kabanla geçirecekseniz bütün kışı, risk almaz ve siyah alırsınız ki her şeye uysun)... Lastik, altı çivili kar botlarına meydan okuyan topuklu çizmeler... Ponpon kulaklıklar, grafik sahnesi atkılar, çok azı sahiden ısıtan eldivenler... Ve tek tük de olsa, şemsiye! Bu sonuncusu bana biraz tuhaf geliyor; zihnimde şemsiye ve kar yan yana durmuyor. Yağmur ve de meteorolojik dilde karla karışık yağmur denen sulu kar yağarken şemsiye açmak gayet normal de, peki kar yağarken? Sadece kar? Susuz kar? Lapa lapa? Washington Post gazetesinin sitesinde bu durum konu edilmiş. Hatta ufak bir anket düzenlemişler. Katılanların sadece yüzde 3'ü "Kar yağarken daima şemsiye açarım," demiş. Yüzde 23'ü "Bazı özel durumlarda açılabilir," cevabını vermiş. Kalan yüzde 72 ise "Karda şemsiyeyle yürümek bir işe yaramaz," demiş. Neyse, yalnız değilmişiz. Meğer Batı aleminde kar altında şemsiyeyle yürüyenlere kızan bir sürü insan varmış! Böyle yapanlara aptal diyerek hakaret edenlere bile rastlanıyor. İşe yaramaması ayrı, bir de kar raconuna uymuyor şemsiye. Küçük çaplı bir manasızlık, hatta görgüsüzlük olduğunu söyleyebiliriz. Karda şemsiye açanların sıkıcı tipler olduğunu bile iddia edebiliriz; fazla temkinli, mızmız, korunmacı, endişeli, 'içindeki çocuğu' çoktan paketleyip kaldırmış, oyuna dahil olmayan... Fönü bozulmayan, üstü kırışmayan... Hani "İnsanlar ikiye ayrılır..." diye başlayan klişeyi çok rahat "Karda şemsiye açanlar ve açmayanlar" diye tamamlayabiliriz. "Karda şemsiyeyle yürüyen bir kadınla asla beraber olmam," dedi bir ahbabım, ona hak bile verebiliriz!