- Türkiye'yi kalkınma konusunda nasıl görüyorsunuz?
- Türkiye şu anda çok taraflı konularda büyük bir atak içinde. Yeni kurulan Kalkınma Bakanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı, Türkiye'nin bu konulara ne kadar ciddi yaklaştığının bir göstergesi. Bizim de amacımız Türkiye'nin uluslararası alanda kalkınmaya katkısı olan donör bir ülke olma yönündeki hedeflerini desteklemek. Ayrıca son bir kaç yılda Türkiye'nin önemli uluslararası toplantılara ev sahipliği yapması memnuniyet verici.
- Kariyer olarak hep yükselen bir ivme mi çizdiniz?
- Bulunduğum göreve gelmek hem benim hem de ailem için iftihar kaynağı oldu. Özellikle bizim gibi kariyer sisteminden geçip bu pozisyona gelen çok fazla kimse yok. Şu anda BM içinde bu derece üst düzey pozisyonda bulunan tek Türk benim.
- Kariyeriniz boyunca nerelerde görev aldınız?
- 100'den fazla ülkeyi ziyaret ettim ama uzun süreli olarak Tayland, Malavi, Fas, Litvanya ve Belarus'ta kaldım. Merkezde de New York ofislerinde çalıştım. Çok değişik deneyimler kazandığım güzel bir süreç oldu.
- Türk insanının uluslararası bir organizasyonda böyle bir göreve gelmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Bence çok daha etkin olmamız gerekiyor. BM'ye ilk girdiğimde burada çalışan Türklerin sayısı bir elin parmaklarını geçmezdi. Şimdi daha çok katılan var. Genç arkadaşlarımız var ve onlara destek vermek çok önemli. Bu konuda yardım istediklerinde elimden geldiğince yardım etmeye çalışıyorum.
TEK TÜRK BENDİM
- Bu ülkelerde yaşadınız mı? - BM her ülke için ayrı bir çalışma süresi belirliyor. Mesela Afrika'da Malavi benim ilk görev yerimdi. Ondan önce Tayland'da eğitim için bulunmuştum. Malavi'de üç buçuk yıl görev yaptım. Benim için çok ilginçti çünkü o bölgeyle ilgili akademik bir çalışmam da yoktu. 80'li yılların ortalarında bugünle kıyaslanamayacak bir ortam vardı. Hatta bir ara ilginçtir ülkedeki tek Türk bendim.
- Kaldığınız ülkelerin dillerini öğrenme şansınız da oldu mu?
- Tabii ki, ama ben ne yazık ki kulak alışkanlığıyla, duyarak dil öğrenme yeteneği olan insanlardan değilim. Ama zamanla insanlarla iletişim kurabilecek kadar öğrendim. Fas'ta Arapça, Belarus'ta Rusça dersleri aldım. tİngilizce ve Fransızca dillerini biliyorum.
- Uzun yıllardır insanların daha iyi yaşam şartlarına kavuşması için emek veren biri olarak siz neler hissediyorsunuz?
- BM'nin Kalkınma Programı, çalışmalarına üye olan ülkelerin katkılarıyla, gönüllü bağışlarıyla devam eden bir kuruluş. O yüzden uyguladığımız programların kişilere ulaşmasına çok önem veriyoruz. Yaptığımız işlerin sonuçlarını görmek istiyoruz. Görevlerim boyunca beni mutlu eden sonuçlar yaşadığımızı gururla söyleyebilirim.
- Kariyer sizi bir gün BM Genel Sekreteri pozisyonuna getirebilir mi?
- O yol herkese açık.
AİLE KURM AYA VAKTİM OLM ADI
- Nasıl bir aileden geliyorsunuz?
- Nazilli doğumluyum. Eğitime çok önem veren bir aileden geliyorum. Babam bankacıydı. Cumhuriyet'in ilk yıllarında bile aile bireyleri hep daha iyi eğitim almak için İstanbul'a, Ankara'ya hatta Avrupa'ya ve Amerika'ya gitmekten çekinmediler. Ben de çocukken her zaman "kızımız büyüyünce avukat olacak, diplomat olacak" gibi telkinlerle büyüdüm. Belki bu nedenle yaptıklarım bana özel gelmedi. Şimdi geriye doğru bakınca özel olduğunu anlıyorum.
- Bu meşguliyet sırasında aile kurmaya vaktiniz oldu mu?
- Maalesef olamadı. Açıkçası devamlı bir ülkeden başka bir ülkeye taşınmanızı gerektiren bir iş özellikle kadınlar için daha zor. Çünkü karşınızdaki insanın da bir kariyeri söz konusu olunca bir noktada buluşmak zorlaşıyor. Tabii bir de benim görevimin ve yaşam tarzının getirdiği değişik çalışma saatleri var.
- Günde kaç saat çalışıyorsunuz?
- Öyle belirli bir saatim yok. Hafta sonlarını saymazsak günde en az 10-12 saat çalışıyorum. Bölgemdeki ülkelerle New York arasındaki zaman dilimi farklı olduğu için sabahın erken saatlerinde ya da gecenin bir yarısında telefonda olabilirim.