CRAIG, KAFAMA VURDU VE TANIŞTIK
- Peki nasıl tanıştınız? 'Craig, Daniel Craig' gibi resmi bir fasıl mıydı?
- Tam tersine! Setin ilk günü hemen tanışmak istedim ama rahatsız etmek istemedim, uzağından yürüyüp geçtim. Yeniyim ya, çekingendim. Arkamdan koşmuş meğerse. Aniden kafama vurarak 'Nereye gidiyorsun, şapşal!' demesin mi! Sonra da 'Hoş geldin aramıza!' diyerek beni sıkıca kucakladı. İnanamadım samimiyetine. Çok duygulandım. Kendimi çok güvende hissettirdi, minnettarım! İnanın oturmuş bir ekibe, hele ki Bond gibi dev bir filme katılan bir acemi olarak bu samimi karşılamanın önemi hayatidir!
- Bond kızı seçildiğinizde çok şaşırdınız herhalde?
- Menajerimden 'rolü aldın' telefonu geldiğinde First Grader adlı filmimin tanıtımı için ABD'deydim. Defalarca 'Sahi mi, emin misin?' diyerek haykırdığımı hatırlıyorum. İnanamadım! Havalarda uçuyordum! En fenası 'gizliydi', annem ve birkaç yakınım dışında kimselere söylememem gerekiyordu. Aylarca sakladım, film için hazırlıklara başlayıp her gün saatlerce antrenman yaparken dahi yalanlıyordum dedikoduları. Benim için en zoru buydu.
BOND'UN DENGİYİM
- Yapımcılar sizin klasik bir Bond kızı olmadığınızı söylemişlerdi...
- Bence de klasik Bond kızı değilim! Resmen sahaya çıkmış bir ajanım. Bond'un dengiyim, filmin süsü püsü değil. Zaten bu tanımın, modasının geçtiğini düşünüyorum. Bir karakter yaratırken, istediğiniz gibi şekillendirebilirsiniz. Bildik Bond kızı etiketi yerine 'Bond ile birlikte oynayan kadın karakter' tanımını tercih ederim.
- Soyunmadığınızdan belli değil mi?
- (Kahkahalar!) Soyunmaktan yana derdim yok, ama tercih etmem. Sonuçta burada oynadığım bir 'tip' değil, bir karakter. Bu karakter için de gerekli değil. Bond'un yanında en az onun kadar gözüpek şekilde savaşıyorum.
- Oyunculuk başka, Bond kızı olarak şöhrete kavuşmak başka, bunu da düşlemiş miydiniz?
- Hayal etmedim desem yalan olur. Londra'da işçi sınıfından küçük bir kızın düşleri gerçekleşti! İnanılmaz! Annem benimle gurur duyuyor. Kendisi de o kadar çok çabaladı ve çalıştı ki!
- Bunca Bond kızı arasından en sevdiğiniz Bond kızı kimdir ve neden?
- Grace Jones! (A View to Kill/Ölüme Bir Bakış, 1985) Çok şahaneydi! Bence çok güçlü. Tek boyutlu değil. Daha önemlisi, de seyircide bir sonraki hareketi konusunda tereddüt uyandırması. Bond dediğinizde de Daniel Craig!
- Bond'un hayatındaki ve filmdeki en önemli kadın siz olacaksınız gibi görünüyor...
- Çok isterim ama sonraki film için kesinleşmiş bir anlaşma yok. Bir sonraki macerada da oynamayı iple çekiyorum.
- Çok şükür hiç diva haliniz yok. Çılgın tarafınız var mıdır?
- Delidolu, çılgın, maceracı bir ruhum var. Aynı zamanda uslu, iyi bir kız olduğumu da söyleyebilirim. Aslında belli etmesem de biraz da utangacım. Annemden dolayı sorumlu ve ciddiyim. Güzellik benim için ölçüt değil. Ayrıca herkes güzeldir bence.
BOND BİR ANTİ-KAHRAMAN
- Bond bir tetikçi. Aile ve aşk hayatı düzene girecek gibi değil. Ne olacak bu hali?
- Bence hem kadınlara hem de erkeklere çekici gelen bu yalnız kahraman halleri. Kırılganlığı ve yaralı hayvan misali isyanı, insanlara yakın geliyor. Çünkü hepimizde böyle bir yan var. Yani süper kahraman olarak dolaşmıyor artık ortalıklarda. Zaten doğaüstü güçleri de yok. O artık bir antikahraman. Hep kazanan Bond figürü yok artık.
- Cambridge'de siyaset bilimi okudunuz. Gerçi çok hoşnut kalmadığınızı duyduk, doğru mudur?
- Evet, maalesef çok zorluk çektim. Ben işçi sınıfından bir ailenin çocuğuyum. Genelde Cambridge'e gidenler gibi ayrıcalıklı bir sınıftan gelmiyorum. Benim için kültürel bir şok oldu. Annem beni genç yaşta doğurmuş. Yalnız başına, çok çalışarak büyüttü beni. Bu da beni okulda farklı bir yere koydu. Dolayısıyla benim şahane bir ortamda okuyacağıma dair hayallerim oradaki duruma göre pek romantik kaçtı. Ama yine de oradaki günlere minnettarım. Çünkü sonuçta oyuncu olarak bana çok faydası oldu. Eğitimliyim diyebiliyorum.