1946'dan bu yana düzenlenen Cannes Film Festivali, dünyanın en önemli ve prestijli film festivallerinden biri. Fakat Cannes, ana yarışmasına sürekli aynı yönetmenleri kabul ettiği için eleştiri oklarının da hedefinde. Bu durum Türk sineması için de geçerli. Son yıllarda Cannes'ın ana yarışmasına Fatih Akın ve Nuri Bilge Ceylan dışında Türk yönetmenleri kabul etmediği yönünde bir algı var. Anlaşılan artık Cannes yetkilileri de bu algıdan rahatsız ve bu durumun değişmesini istiyorlar. Geçtiğimiz hafta İstanbul'a gelen Cannes Film Festivali'nin Quinzaine bölümünün genel sekreteri Christophe Leparc ve kısa metraj bölümü koordinatörü Alice Kharoubi'yle buluştuğumuzda Leparc'a bu eleştirileri hatırlattık. Leparc'a "Bu, resmi seçki hakkındaki eleştirilerin başında geliyor," diyerek bu eleştirilerden haberdar olduğunu anlatıyor. Ama zaten Quinzaine'in asıl misyonunu yeniden diriltmenin peşinde olmaları da bu eleştiriler karşısında yeniden bir yapılanmaya gidildiğinin göstergesi. Quinzaine, 1968'de yeni yönetmenler keşfetmek için oluşturulmuş bir bölüm. Sinema dünyasında, zaman içerisinde bu misyonunda uzaklaştığına dair izlenim var. Leparc da "Evet, Cannes'a katılmak çok zor. Zaten bir avuç yönetmen kabul ediliyor. Ama dünyada birçok da yetenek var. Bizim de bu işleri de gösterebilmemiz lazım," diyerek yeniden bölümün, asıl misyonuna döneceğinin ipucunu veriyor.
CEYLAN, ALMODOVAR GİBİ
Zaten ikili yeni keşifler için Türkiye'de. Leparc bunu açık açık söylüyor: "İstanbul'da olmamızın nedeni, Türk yönetmenlere 'Siz çok iyi filmler yapıyorsunuz. Ne olur utangaç davranmayın,' demek. 'Benim ne işim var orada?' diye düşünmesinler ve filmlerini yollasınlar. İlk etapta seçilip seçilmemesi önemli değil. Biz buradan iyi bir şeyler çıkacağını biliyoruz. Sonuçta tek yapmanız gereken filminizi bir DVD'ye kaydetmek. Artık seçki için kayıt ücreti de alınmıyor. Gönderilen filmler izleniyor. Bundan emin olun." Uzun zamandır Türk sinemasını takip ettiklerini anlatan Leparc "Türk yönetmenleri yakından takip ediyorum ve sürekli seçim komitesine sunuyorum. Tayfun Pirselimoğlu ve Reha Erdem ilk aklıma gelenler. Ana yarışmaya henüz girmediler ama bu bir gün olacak. Yönetmenlerin 'Filmim Cannes'a seçilmedi,' diye düşünmemesi lazım. Bir yönetmenin filmini beğenmemize rağmen seçkiye alamadıysak bile o isim aklımıza kazınıyor. Takibe alıyoruz. Bu da diğer yıllarda festivale katılma şansını artırıyor," diyor ve Türk yönetmenlerin filmlerini mutlaka Cannes'a göndermeleri konusunda ısrarcı olduklarını söylüyor. Konu, Cannes'ın gediklisi, bağımsız Türk sinemasının uluslararası alandaki en tanınmış isimlerinden Nuri Bilge Ceylan'a geldiğinde ise Leparc "Bence Nuri Bilge Ceylan, Pedro Almodovar gibi bir yönetmen. Uluslararası bir estetiğe sahip. Sürekli Cannes Film Festivali'nin ana yarışmasında yer almasının nedeni de evrensel nitelikte işler yapması," diyor. Bu sözle de Cannes'ın Ceylan'a duyduğu özel ilginin nedenini açıklıyor.
GENÇLERİ, PROFESYONELLERLE BULUŞTURUYORUZ
Cannes Film Festivali'nin kısa metraj bölümü koordinatörü Alice Kharoubi de Christophe Leparc gibi Türk sinemasına büyük ilgi duyduklarının altını çiziyor ve kısa film çeken genç sinemacıları Cannes'a davet ediyor. "Türkiye'deki festivallerin çoğalması çok önemli. Festivallerin çoğalmasıyla, gençlerin eserlerini gösterebileceği mecralar arttı. Türkiye'ye konuk olduğumuzda, bir bakıyoruz ki bütün gençler kısa film izliyor. Bu çok önemli," diyen Kharoubi, Cannes'a katılmanın genç sinemacılar için çok önemli olduğunu çünkü düzenledikleri etkinliklerle genç sinemacıları işin profesyonelleriyle buluşturduklarını anlatıyor.