Eat, eat, eat, shop, shop, shop. Yani ye, ye, ye, al, al, al. Singapurlular "E, nasıl gidiyor hayat?" deyince bu cevabı veriyorlar. Yemek yemek ve alışveriş arasında kalan zamanda da film izliyorlarmış bol bol. Asya kıtasının güneydoğu ucunda yer alan ve adalardan oluşan bu şehir-devlet, kişi başına düşen gelir açısından dünya ülkeleri arasında üçüncü sırada. İklimi ise sıcak ve çok sıcak olmak üzere iki mevsimden oluşuyor. Sayısız AVM'nin içinde yer alan çok büyük markalar, caddelerde de birkaç yüz metre arayla birkaç dükkan birden açmış bulunuyor. Alışverişe niyetlenirseniz son derece nazik satış elemanları sizinle candan ilgileniyor, ülkeyi terk ederken, satın aldıklarınız için ödediğiniz vergiyi geri almanız için neler yapmanız gerektiğini ayrıntılarıyla anlatıyorlar. Fakat bu alışveriş meselesini her gittikleri yerde aynı şeyi görmek isteyenlere bırakalım ve bakalım Singapurlular en çok nerelerde, nasıl vakit geçiriyor, yolumuz Singapur'a düşerse diğer ülkelerdekilere benzemeyen neler görürüz.
1- Flyer: Londra'nın London Eye'ı varsa, Singapur'un da Flyer'ı var. 165 metre yüksekliğindeki bu dev dönme dolap, yarım saat boyunca şehri tepeden izlemek için ideal. Güneşin batışına denk gelirseniz, şehir merkezindeki gökdelenlerin turuncu ışıkla bezenmiş silüetini fotoğraflamaktan kendinizi alamayacaksınız.
2- Botanik Bahçeleri: Sabahın beşinden gece yarısına kadar açık olan 100 hektarlık bu alan, dünya üzerindeki cennetlerden biri. Kuş, çiçek, böcek sesleri, binlerce bitki, sonsuz yeşillik. Ruh temizliği için birebir. 60 binden fazla bitki ve orkide sizinle tanışmak için bekliyor.
3- Hayvanat bahçesi: Hayvanların kafeste olmadığı, doğal ortamlarında gezindiği, sizin ustalıkla doğaya gizlenmiş camlar arkasından onların doğal yaşamını izlediğiniz muhteşem bir hayvanat bahçesi. 300'den fazla hayvan türü barındıran hayvanat bahçesinin yılda 2 milyona yakın ziyaretçisi var.
4- Sentosa Adası: Resort otellerin, Universal Stüdyoları'nın ve ultra zenginlerin ultra lüks evlerinin bulunduğu bu adaya teleferikle de, karadan da ulaşmak mümkün. Şehrin kızgın sıcağından, neminden yarım saat içinde sıyrılıp, denize girmek, beyaz kumsallı sahillerde güneşlenmek ya da bütün bir günü eğlence parklarında geçirmek isteyenler için.
5- Yiyecek merkezleri: : AVM'lerdeki 'food court'ları düşünün. Hem bina içlerinde hem de açık havada bol bol böyle yer var. Yan yana, yan yana minik büfelerde acılı Hint yemeklerinden Çin yemeklerine, Singapur ve Malezya mutfaklarının başlıca yemeklerinden her tür deniz mahsulüne, son derece ucuz bir bedel karşılığında tıka basa karın doyurmak mümkün.
6- Çin mahallesi: Bu en otantik Çin mahallerinden birinde tapınaklar, irili ufaklı ve son derece turistik hediyelik eşya dükkanlarının yanı sıra envai çeşit Çin lokantası, baharatçılar, şifacılar, sanat eserleri satan galeriler var. Atlanmaması gereken en önemli yer ise Chinatown Heritage Center. 19. yüzyılın sonundan başlayarak Singapur'a göç eden Çinlilerin tüm yaşamını gözler önüne seren ve aynı zamanda Singapur tarihine de ışık tutan müthiş bir kültürel miras.
7- Mustafa: Şehrin Küçük Hindistan bölgesinde yer alan bu dev alışveriş merkezi, bildiğimiz AVM'lerden çok ama çok farklı. Tıklım tıkış dolu bir manifaturacı dükkanı düşünün ve sonra bu hayali milyon kere milyonla çarpın. Uçsuz bucaksız Mustafa'da, Hindistan'da bulabileceğiniz her şey var. En kalitesizinden en pahalısına kumaşlar, giysiler, tahta oyuncaklar, hostes giysileri, ayakkabılar... Aklınıza ne gelirse. Üstelik 24 saat açık.
8- Gardens by the Bay: Çok geniş bir kapalı alanda yaratılmış 'doğal ortam'. Her yan camla kaplı, içerisi yemyeşil bitki dolu. Ancak, Botanik Bahçeleri'nin aksine, içeride klima sistemi olduğu için, açık havadaki bunaltıcı nemden eser yok. 2011 sonunda tamamlanan bu çok ödüllü proje, Singapur'u bir 'bahçeler şehri' olmaktan çıkarıp 'bahçe içinde şehir'e dönüştürme planının parçası. Çevre, şehircilik, sosyal ve kültürel alanların yanı sıra mimarlık alanında da örnek teşkil eden bu 'bina'yı görmemek olmaz.
***
Singapur'un bir alışveriş cenneti olduğundan söz etmiştik. Turisti de bol bu yüzden. Haliyle oteli de çok. Ancak burada minik butik oteller pek rağbet görmüyor. Her yan dev otellerle dolu. Ultra modern Marina Bay, kolonyal dönemden esintiler taşıyan Raffles, aynı isimli oteller zincirinin dünyadaki ilk halkası ve Chi Spa'yla öne çıkan Singapur Shangri-La, Swiss Otel, Möwenpick, Pan Pasific ve daha birçoğu, dolup taşıyor. Bu refah içinde, nazik insanlarla dolu, tropik iklimli, küçük ama etkileyici şehir-devlete yolunuz düşerse, pişman olmazsınız bizce.