Yakın tarihin en büyük isimlerini belgeyen İngiliz fotoğrafçı Terry O'Neill, ay sonunda piyasaya çıkacak kitabını ve kasımda ülkemizde satışına başlanacak fotoğrafların tanıtımını yapmak için geçtiğimiz hafta İstanbul'daydı. Aralarında Amy Winehouse, Brigitte Bardot, fotoğrafçının eski eşi Faye Dunaway, Mick Jagger, Frank Sinatra gibi efsane isimlerin portrelerinin olduğu toplam 28 fotoğraf ile sanatseverlerle buluşan O'Neill'in işlerinin koleksiyonunu yapanlar arasında Justin Timberlake, Sofia Coppola, Elton John gibi isimler var.
-
50 yıllık kariyerinizi özetlemenizi, işinizde yükselme nedenlerinizi nasıl anlatırsınız?
- İşimde neden ve nasıl yükseldiğimi anlatamam, çünkü bilmiyorum. Bu işe 1960'larda başladım, aslında caz davulcusu olmak istiyordum. Ama zaman içinde fotoğrafçılık daha çok ilgimi çekmeye başladı. İlk işlerimde, dünyanın en iyi röportaj fotoğrafçılarından olan Eugene Smith'ten etkilendim. Zaman içinde kendi tekniğimi geliştirdim, sadece 35 mm kamera kullanmaya başladım. Ünlüleri, kraliyet mensuplarını ve politikacıları fotoğrafladım.
-
Bunca ünlüyü görüntülemeyi nasıl başardınız?
- Aslında ben onlara gitmedim, hep onlar bana geldi. Ben de bana gelenler arasından, fotoğraflamak istediklerimi seçtim. İngiltere Kraliçesi'ni çekmem iki kez istendi ve şimdiye kadar yaptığım işler arasında beni en çok strese sokan kişiydi. Bugün de pek çok kişi fotoğraflarını çekmemi istiyor ama beni heyecanlandıran birini bulmakta zorlanıyorum. Artık dev aktörler yok. Artık iyi işleri TV yapıyor.
- Geçmişi tercih ediyorsunuz...
- 1960'larda gençtim, o dönem genç olmak için en iyi zamandı. Bence tanrı, 1960'ları belgelemek için beni seçti. Nedenini bilmiyorum. Sanırım şanslıydım.
-
Her şey şans olamaz, başarınızın başka sebebi de olmalı.
- Fotoğrafladığım insanlarla vakit geçiririm, bir süre sonra insanlar benim varlığımı da, kamerayı da unutur. İşte o zaman unutulmaz kareler çıkar. Belki sırrım, insanlara varlığımı unutturmaktı.
İSTANBULLU KADINLAR ÇOK GÜZEL
-
Fotoğrafçılık adına yapmak istediğiniz bir şey kaldı mı?
- Şu anda daha çok açtığım sergilerle ve kitabımla ilgileniyorum. Fotoğrafçılık anlamındaysa, Çin'e gitmek istiyorum. Bir ses, oradan beni heyecanlandıracak kareler çıkacağını söylüyor.
-
Güzel birini gördüğünüzde fotoğraflamak istiyor musunuz?
- Hayır, artık beğenmekle yetiniyorum. Ama İstanbul'da çok güzel kadınlar var; söylemeden geçemeyeceğim.
DÜNYANIN EN BÜYÜK SANATÇISI FRANK SİNATRA
- Sizi en çok kim etkiledi?
- Beni Frank Sinatra kadar etkileyen başka bir isim olmadı. Bence dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sanatçısıydı ve bu dev isme yakışacak bir karakteri vardı. Bir odaya girdiğinde Sinatra'nın geldiğini hemen anlardınız, manyetik bir kişiliği vardı. Tabii bu etkisini kadınlar üzerinde de kullanıyordu. Sinatra üç hafta boyunca bana hayatını açtı.
-
Sizi etkileyen başka bir isim daha var; Nelson Mandela.
- Evet, Mandela'nın doğungünü hediyesiydim. Nelson Mandela Fonu, beni bir hafta boyunca onun fotoğraflarını çekmem için kiralamıştı. Onu Bill Clinton, Will Smith, Oprah Winfrey gibi insanlarla çektim. Herkes Mandela'nın 90'ıncı yaş günü partisi için bir araya gelmişti. Amy Winehouse da partisinde sahne almıştı.
-
Ünlülerle ilgili ne öğrendiniz?
- Dünyanın hayranlıkla baktığı kadınların bile kendilerini özel bulmadığını, hatta beğenmediklerini öğrendim. 1980'lerin sonunda, Paramount Pictures için çalışan 80 yıldızı çekmiştim. Tom Cruise, Robert Downey Jr... Elizabeth Taylor vardı. Taylor'a diğerleriyle tanışmasını teklif ettiğimde, 'Hiçbirini tanımıyorum, onlar büyük yıldızlar,' dedi. Emin olun, ünlü olmak istemezdiniz. Bu insanlar büyük bedeller ödüyor, çok yalnız ve zor bir hayatları var. İşlerini kolaylaştırmaya çalıştığım için hep beni istediler sanırım.
MODA, İÇİ BOŞ BİR DÜNYA
-
Moda fotoğrafçılığına nasıl bakıyorsunuz?
- Bazı kampanyalar çekiyorum ve geçmişte de çok çektim, ama modayla hiç ilgilenmiyorum. Bence içi boş bir dünya. Bugün, tüm fotoğraflarla çok oynanıyor, bence bu da fotoğrafçılık değil.
-
Cindy Crawford, Kate Moss gibi isimleri çektiniz. Artık modellerle çalışmıyor musunuz?
- Artık modellerin hepsi birbirinin aynı. Bu saydıklarınız, modelliği değerli kılan isimlerdi. Onlardan sonra bu işi yapmak anlamsız.
