90'ların başında 70'ler mercek altına alınmıştı, 2000'ler de ise 80'ler hatırlandı şimdilerde 90'lara bakma eğilimi var.
Anlaşılan her dönem, 20 yıl öncesine bakmak bir ritüel! Ki geçmişe dönüp bakmanın bir sakıncası yok, hatta bu tür geri dönüşlerin birçok olumlu yanları bizim gibi belleği güncele sıkışıp kalanlar için gayet iyi. Ama nedense bu 'flaşbek'lerde hep nostaljik bir bakış hakim oluyor. Polyannavari "Ah ne güzeldi o yıllar" bakışıyla eski zamanlara gidiyoruz.
Belki insan hafızası böyledir, iyi şeyleri hatırlamaya programlanmıştır, bilemiyorum. Ama geçmişe bakarken ele alınan dönemi, kendi bağlamı içinde değerlendirmek, daha doğru geliyor insana.
DAHA SAMİMİYDİK
Mesela "90'lar nasıldı?" deyince, kimi popçular ve onların söylediği şarkılar geliyor insanların aklına. Normaldir. Ama "Müzik 90'lara neden bu kadar rengini verdi?" diye sorarsanız, hemen özel radyolar ve televizyon kanallarının kurulması, tek kanallı dönemlere göre çeşitliliğin artması, yayıncılığın renklenmesi ve bunun da müzik dünyasını daha hareketlendirdiği ilişkisini hemen kurabilirsiniz.
Bağlamdan kastımız da bu ilişki kurma durumu işte.
90'lar Türkiye için çelişkili yıllardır aslında. Sivas Katliamı'nı da, Susurluk'u da, 28 Şubat sürecini de 90'larda yaşadık. Kürt sorunuyla şiddetli bir şekilde tanışmamız da 90'larda oldu. Tam ne olduğunu bilmiyorduk henüz.
Faili meçhul neydi, 90'larda öğrendik.
Öte yandan özel televizyonlar sayesinde gece gündüz TV izlemeye 90'larda başladık. Bireysel olarak teknolojiyle de 90'larda haşır neşir olduk.
Kişisel bilgisayarlar, internet hayatımıza girdi, cep telefonuyla o yıllarda tanıştık. Kültür-sanat hayatımız o yıllarda çeşitlendi. Türkiye'ye gelmesi hayal olan sanatçılar gelip konserler verdi. Ekonomik krizlerimiz vardı belki, ama tüketim alışkanlıklarımız farklılaşıyordu.
Eskiden spor ayakkabı deyince Mekap akla gelirken 90'lı yıllarda hangi markanın spor ayakkabısı var, ezbere sayabilir hale gelmiştik.
Umutla umutsuzluk arasında gidip geldiğimiz yıllardı 90'lar.
Dünyayla bütünleşmenin getirdiği bir özgüven vardı üzerimizde, ama aynı zamanda birtakım sorunlarımızın olduğunu bilip, onlarla yüzleşemeyip, halının altına süpürme derdine de düşüyorduk. Konuşmaya susamış gibi her şeyi tartışmak istiyorduk, saatlerce TV başında tartışma programlarını izliyor ama yol alamıyorduk. Samimiydik, belki şiir hayatımızdan çıkmış, inceliklerimizi yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştık ama şimdiki gibi kişisel hırslarımız, egolarımız tavan yapmamıştı, birbirimize daha fazla tahammülümüz vardı.
Dayanışmaya hâlâ değer veriyor, komşularımızı tanıyorduk. Yani herkes kendince o yıllarda çelişkili zamanlar geçirdi. Nostaljik bir bakış bu çelişkili halimizi görmemizi sağlayacağı için o yılları hatırlarken biraz daha hafızalara yüklenelim derim. Çünkü 90'lar çelişkileriyle güzel!