CHLOE Loughnan'ın İrlanda'dan İstanbul'a uzanan hikayesine artık hepimiz aşinayız. Bir aylığına modellik yapmak için geldiği ülkemizde, bir arkadaş ortamında Serdar Ortaç'la tanışması, tüm hayatını değiştiriyor. Öyle ki "En yakın arkadaşım" dediği annesini ve iki yaşındaki kız kardeşini bırakıp sevdiği adamın yanına yerleşiyor. 21 yaşındaki Chloe bir buçuk yıldır Türkiye'de. En büyük sıkıntısı hâlâ Türkçeyi tam çözememiş olması. "Dünyanın en zor ve karmaşık dili" diye yakınıyor. Aslında konuşulanları anlıyor, ama konuşmakta zorlanıyor. Yine de bir hayali var; oyuncu olmak. Dizilerde, sinema filmlerinde yer almak hedefleri arasında. Bugüne kadar gelen dizi projelerini yetersiz Türkçesi yüzünden geri çevirmek zorunda kalmış. Ama şu sıralar harıl harıl Türkçe çalışıyor. Akşamları Serdar Ortaç'la pratik yaptıklarından bahsediyor. Tüm bu çalışma nedensiz değil elbette. Çok yakında Püren Group'un bir projesi olan
Annem 40 Yaşında, Babaannem 20 isimli bir tiyatro oyununda yer alacak. Rolü de küçük sayılmaz. Ana karakterlerden birini, bir sekreteri canlandıracakmış, ama henüz tüm kadro belli değilmiş. Çok sevdiği sahil hattında, Kuruçeşme'de buluşuyoruz Chloe ile. Oyunculuk hayallerinden Serdar Ortaç'la ilişkisine kadar her şeyi konuşuyoruz. 15 yaşında başlamış Chloe modelliğe... Fotoğraf çekimlerini de seviyor ama en büyük tutkusu podyum. İstanbul, Dubai ve Irak moda haftalarında modellik yapacağı için çok heyecanlı. Ama şu sıralar oyunculuğa odaklanmış durumda. "Hafızam iyidir, daha önce sunuculuk yaptığımda söylemem gerekenleri iki saat önce ezberlemiştim" diyor. Oyunculuk dersi almıyor. Mankenliğin de bir tür oyunculuk olduğunu düşünüyor. "Asla giymeyeceğiniz bir kıyafeti giyiyor ya da farklı bir karaktere bürünüyorsunuz. Bu da yetenek gerektiriyor" diye açıklıyor bunun nedenini.
HAYALLERİNDE ÇOCUKLARINA BAKMAK VAR
Ama uzun vadeli gelecek planlarında önceliği annelik alıyor: "Çocuk sahibi olunca onlarla ilgilenmek istiyorum. Çocukları çok seviyorum. Küçükken bile bir çocuk geldiğinde hemen ben ilgilenirdim. Serdar da çocukları çok seviyor. Geçen hafta kız kardeşim geldi ve hep onunla ilgilendi. Gelecekte çocuklarımla ilgilenmek istiyorum. Bu yüzden ileride modellik ya da oyunculuk yapmak istemem. Elbette evlenince ev kadını olmak ve maddi olarak eşime bağımlı kalmak da istemiyorum. Kendi işimi kuracağım. Bir kafe ya da butik açabilirim." Söz konusu Chloe-Serdar Ortaç çifti olunca, hemen evlilik konusu gündeme geliyor. Parmağında sevgilisinin aldığı yüzük var. Ama henüz evlenme teklifi almamış. "Dünyanın en romantik erkek arkadaşıdır" diyor Serdar Ortaç için. "Her genç kızın hayalidir romantik bir evlenme teklifi almak. Ben de bekliyorum" diyor. Yaz düğünü istiyormuş. "Babam benimle koridorda yürüsün, nedimelerim olsun, ailem düğünün önemli bir parçası olsun istiyorum. Nerede, nasıl olduğu önemli değil. Ama Serdar büyük bir düğün istiyor" diye anlatıyor. Evlilik, çocukların dinleri gibi konuları konuşmaya başlamışlar bile. "Ben Hıristiyan'ım ama çok tutucu değilim. Serdar Müslüman ve çocuklarının da Müslüman olarak yetişmesini istiyor. Saygı duyuyorum, bu konuda benim bir zorlamam olmaz" diye açıklıyor düşüncelerini.
TÜRKİYE'NİN DIŞINDA YAŞAYAMAZ
Chloe, Serdar Ortaç'ın Türkiye dışında başka hiçbir yerde yaşayamayacağını söylüyor: "New York tatilimizin üçüncü gününde 'Artık dönelim' demeye başladı. Serdar evini özlüyor ve yurtdışında kendini rahatsız hissetmeye başlıyor."
GİYİM TARZIM ARTIK DAHA TUTUCU
Chloe, Serdar Ortaç'la tanışmadan önce çok farklı bir tarza sahipmiş. Dilinde, kulaklarında piercing'ler varmış. "Minicik şortlar ve bluzlar giyerdim" diyor. Şimdiyse bu konuda epey tutucu. "Her gün gazetelerde, dergilerde fotoğraflarım çıkıyor. Giyim konusunda çok daha tutucu oldum. Bu ülkede muhafazakar yaşayan bir kesim var. Göbeğimi onların gözüne sokmamın bir anlamı yok. Bu yüzden minicik bluzlar giymiyorum. Serdar abarttığımı düşünüyor, ama ben bunun doğru olduğunu düşünüyorum. Ufacık bir büstiyerle gazetelerde yer almak istemiyorum" diye anlatıyor kıyafetlerindeki değişimi.
TESETTÜRLÜ HALİMİ BEĞENDİ
Chloe kasım ayında ikinci kez tesettür defilesine çıkmaya hazırlanıyor. Sevgilisinin bu konuda onu motive ettiğini söylüyor. "Artık Müslüman bir ülkede yaşıyorsun. Tesettür bu kültürün bir parçası, yapmalısın" diye nasihatte bulunuyormuş Ortaç. "Tesettürlü halinize ne yorum yaptı?" diye soruyorum, yanıtı "Çok beğendi" oluyor.
GARSONLAR MASADAKİ ERKEKLE KONUŞUYOR
Chloe'ye Türkiye'deki hayatının en zor kısımlarını soruyorum, anlatmaya başlıyor: "Kültür olarak benim ülkemden çok farklı. Erkek egemen bir toplum. Tüm güç erkeklerde. İrlanda'da böyle değil. Burada bir restorana gittiğinizde, garson masadaki erkekle konuşmaya başlıyor. İlk başlarda bu bana çok garip geliyordu. Benim ailemde hep kadınlar dominanttır. Serdar'la yaşamanın en zor tarafıysa, sürekli birilerinin bizi izlemesi. Denize giriyorum, birileri fotoğraflarımı çekiyor. Özgürlüğümü kaybediyorum.
EMİN OLMASAM AİLEMİ BIRAKMAZDIM
Tam bir Türkiye âşığı olmuş: "Türkiye'den asla gitmek istemiyorum" diyor. Hayatının sonuna kadar Serdar Ortaç'la yaşamak istediğinden emin "Bunun aksi olsa ailemi asla bırakmazdım. Buraya gelmeden önce de iyi bir hayatım vardı. Ülkemde her hafta televizyonlardaydım. Reklamlarda oynuyor ve büyük firmalarla çalışıyordum. Serdar'dan emin olduğum için bu fedakarlığı yaptım."
BÜTÜN GARDIROBUMU DÜZENLEDİ
Chloe, sohbetimiz boyunca sözü sık sık Serdar Ortaç'ın ne kadar mükemmel bir sevgili olduğuna getiriyor. Türkiye'ye ilk taşındığında çok küçük bir gardırobu varmış. "Serdar beni bir gün yukarı çağırdı. Bir odaya baştan aşağı gardırop yaptırmış ve bütün kıyafetlerimi düzenlemiş. Kotlar ayrı, elbiseler ayrı, renk renk her şeyi dizmiş. Bunu Türkiye'de kaç erkek yapar ki?" diye anlatıyor sevgilisinin yaptığı jesti.
HER SABAH MENEMEN YERİM
Günlük hayatlarını 'sıradan' olarak adlandırıyor Chloe. "Kahvaltı edip köpekleri dışarıya çıkartıyoruz. Eğer benim işim varsa Serdar benden önce kalkıp bana kahvaltı hazırlar. Menemen, favori kahvaltım. Her sabah menemen yiyorum. İrlanda'da her gün yemek yapardım, ama Türk yemeklerini öğrenemedim. Evde vakit geçirmeyi seviyoruz. Bisiklete binmek, yemeğe gitmek ve alışveriş de sevdiğim aktiviteler. Ben kolay kolay sıkılan biri değilim. Zaten genelde birlikte vakit geçiriyoruz. Bütün konserlerine gidiyorum." Peki, bu kadar beraber olmaktan sıkılmıyor mu?" Chloe bu soruyu da "Henüz birbirimizden sıkılmadık, çok keyif alıyoruz" diye yanıtlıyor.
SERDAR'I KILIBIK SANMAZLAR DEĞİL Mİ?
Sohbet bitiyor, bu kez Chloe soruyor: "Bu röportajdan Serdar çok romantik, sanki kılıbık gibi bir yorum çıkarılmaz değil mi?" Sık sık "Romantik, sürpriz yapmayı sever" demesi onda böyle bir endişe yaratmış. "Yanlış anlaşılsın istemem" diyor.
ARKADAŞ OLARAK SEVİYORDUM İLİŞKİ DÜŞÜN MEDİM
Chloe ile Serdar Ortaç bir arkadaş ortamında tanışıyorlar. Chloe ilişkilerinin arkadaşlıktan aşka dönüş sürecini anlatıyor: "İyi insandı, ama onunla ilişkiyi düşünmüyordum. Aslında Türkiye'den hiç kimseyle olmak istemiyordum. Bir ay burada kalıp ülkeme, aileme dönecektim. İşle aşkı karıştırmak istemedim. Serdar'la arkadaş olduk. Yemeklere çıkıyorduk ve eğleniyorduk. 'Seni arkadaş olarak seviyorum' diyordum ona. Bir ay boyunca da bu böyle devam etti. Bir ayın sonunda ondan hoşlandım ve ilişkimiz başladı. Ondan sonra da hiç dönemedim."