Allah kerim Fatih Terim... Böyle yazıyordu Andora sınavında tribünde. Bu ülkede işlerin nasıl yürüdüğünü, olaylara bakışı, sorunlardan çıkışı, gerçeklerden kaçışı daha iyi özetleyen başka bir söz olamaz herhalde. Fatih Terim bir mucize profesörü... Tıpkı Ersun Yanal döneminde olduğu gibi, işler her sarpa sardığında çağırdık yine "Kurtar bizi!" diye. Geliyor, üç doz mucize veriyor damardan ve krizi atlatıyoruz. Ta ki bir sonraki krize kadar. Zira sorunun köküne inen yok. Sadece günü kurtarıyoruz. Sisteme değil, mucizelere inanıyoruz. Baskette farklı mı sanki? Bir yıldır hiç oynamamış Hidayet'i çağırıyoruz, "Üç-beş üçlük atarsın, alırsın maçları" diye. Sonuç ortada... Zaten o yüzden bu ülkede kim bilir kaç kuşak matematik uzmanı oldu. Her turnuvada kağıt kalem elde, başlıyoruz hesaba, "Şimdi biz üç atarsak, rakip iki yerse..."
MESUT ÖZİL'LERİ YARATAN DEVRİM
Bir de başka tip futbol mucizeleri var dünyada. Almanya mesela. 2000 Avrupa Şampiyonası'nda grup sonuncusu olup da dibe vurduklarında karar verdiler sil baştan yapmaya. Futbolun panzeri can çekişiyordu zira.
* İlk devrimi kafada yaptılar. Bodyguard kılıklı 'Ari ırk' oyuncu takıntısını bir kenara bıraktılar. Ufak tefek ama teknik oyunculara kucak açtılar. 366 bölgede karış karış yetenek taradılar. Kurdukları akademilerde o yetenekleri eğitmek için de binlerce UEFA lisanslı hoca yetiştirdiler.
* Birinci ve ikinci ligde takımlara altyapı akademisi zorunluluğu getirildi. Kulüplerin minimum yüzde 51'ine üyelerin sahip olması şartı konuldu. Böylece bir Rus oligark ya da Arap şeyhi çıkıp hevesleri uğruna bir çuval inciri berbat edemeyecekti.
* 13 yılda yaklaşık 725 milyon avro aktarıldı altyapıya. Yepyeni bir Alman futbol kimliği oluşturuldu. Ülke kocaman bir üretim bandına dönüştü. Reus, Götze gibi yetenekler, Nuri Şahin, İlkay Gündoğan gibi Türk gençleri hep bu sistemin ürünü. Yılların Almanya'sına yepyeni ve keyif veren bir futbol elbisesi dikmek, Arsenal'e 50 milyon avro bedelle transfer olup hem Ada hem de Almanya rekorunu kıran Mesut Özil gibi yıldızları ortaya çıkarmak az buz bir futbol mucizesi değildi.
* Son üç büyük turnuvayı ardı ardına kazanan İspanyollar da farklı değil. Tıpkı Almanlar gibi onlar da alt yaş grubundaki milli oyunculara, belli bir futbol anlayışını adapte etti. Böylece 20 yaşında A milli olan oyuncu, 10 yıldır ezberlediği sistemi oynuyordu. Sudan çıkmış balığa dönmüyordu.
* İspanya mucizesinin tohumlarını Barcelona'nın akademisi La Masia attı şüphesiz. 2010 dünya şampiyonu İspanya'da bu ekolden sekiz oyuncu vardı. Aynı şekilde son Şampiyonlar Ligi'ndeki 'Germen' finalinde Dortmund ve Bayern Münih'te toplam 26 oyuncu yerli üretimdi. Bunların yarıdan fazlası da altyapı hamlesinin ürünüydü.
EN GÜZEL DERS İNGİLİZLER...
* Kimliksiz futboldan en çok çeken, 47 yıldır bırakın kupayı, final yüzü görmeyen İngilizler şüphesiz. Almanya'da futbolcu başına düşen teknik direktör sayısı, İngiltere'nin yaklaşık yedi katı. Türkiye'de ise tahminen Almanya'nın 10'da biri kadar. Nitekim Manchester United'ın stoperi Ferdinand da bir süre önce "Birkaç turnuvayı kaçırmak pahasına da olsa altyapı devrimi yapmalıyız" diyerek günübirlik çözümlerin iflasını ilan ediyordu. Evet, Fatih Hoca ve talebeleri bir mucize daha kovalıyor. Ama sonuçta o da insan... Süpermen olsa yorulur. Kalıcı çıkış yolu ise sistemde ve kimlik oluşturmakta yatıyor. Her defasında köprüden önce son çıkışı yakalamakta değil.