Her şey bundan üç ay önce, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Türkiye Büyükelçiliği'nden aldığım davetle başladı. Nasıl kabul etmezdim? Beyazların siyahlara uyguladığı ayrılıkçılık (apartheid) rejimine direnen Nelson Mandela'nın, uğruna 27 yıl hapis yattığı özgürlük mücadelesinin sembolü Güney Afrika'yı görmek ve Mandela ile röportaj yapabilmek her gazetecinin hayali olmalı...
13 SAAT UZAKTAKİ YEŞİL KITA
Sağlık sorunları yüzünden Cape Town'daki evinde bakımı yapılan 95 yaşındaki Mandela'yla tanışabilmek imkansız olsa da ülkede 1994'ten bu yana onun yarattığı değişimin izlerine tanıklık etmek, bambaşka bir deneyim: Mandela'nın Robben Adası'nda şimdi müze olarak ziyarete açılan hapishanesini dolaşmak, beyazlarla siyahilerin geçmişin izlerine sünger çekip, ülkenin geleceğine odaklanmalarına şahit olmak, parklarla dolu şehir merkezlerinde çiçeklerin ve ağaçların canlanışını gözlemlemek, eski kıtanın binlerce yıllık zengin mutfak kültürünü keşfetmek, safari alanlarında belgesellerden tanıdığımız hayvanlarla tanışmak, gerçek bir macera... Cape Town'a direkt uçuşu olan THY'nin rahat koltuklarında 13 saatlik yolculukla eski kıtaya gitmeyi düşünenler, uçaktan aşağıya baktığında yollarda fillerin dolaştığını düşünürse, yanılır. Karşınıza 21. yüzyılın en gelişmiş yeşil teknolojisine, modernliğine ve neşeli insanlarına sahip bir kıta çıkıyor! Afrika denilince, akla ilk gelen sorulardan biri "Ne kadar güvenli?" oluyor. Yanıtı Cape Town Turizm Ofisi'nin yöneticisi Enver Duminy veriyor: "Turizm mevsiminde, her ülkede olabileceği gibi bazı sorunlar yaşanabilir. Ama bir turist, herhangi bir tehditle karşılaştığında, biz anında yanında oluyoruz. Yerel yönetim, polis ve turizm ofisleri bu konuda işbirliği içinde."
Mor çiçekli jakarandalar
Adını yıllar önce ilk kez Yıldız Kenter'den duymuştum. Ünlü oyuncu, sevgili eşi Şükran Güngör'ün Bodrum Turgutreis'teki mezarının başına, kızı Leyla'nın Güney Afrika'dan getirdiği jakaranda ağaçlarını diktiklerini, yazın harika çiçekler açtığını söylemişti. Görene kadar ihtişamını anlamamışım. Gerçekten insan zamanı olsa Pretoria ve Durban şehirlerini saran bu harika ağacın altına oturup bütün bir gün boyunca mor çiçeklerini seyredebilir.
Rengarenk Müslüman mahallesi
Cape Town'daki Müslümanlar'ın bir arada yaşadığı Bo-Kaap adlı mahalle, bir tasarım harikası gibi... Yeşil, pembe, sarı renklerdeki bu evlerde Malezya'dan Hindistan'a kadar birçok ülkeden gelen Müslümanlar yaşıyor. Restoranları ve marketleri işletenler de hep Müslüman. Her sokakta bir de cami var. 1860'lı yıllarda, Cape Town'da yaşayan Müslümanlar'a dini öğretmek için görevlendirilen Ebubekir Efendi de bu bölgede yaşamış, türbesi de hâlâ burada ziyarete açık.
Masa Dağı'na yürüyerek çıkabilirsiniz
Dünyanın yedi doğa harikasından biri seçilen Cape Town'ın sembolü Masa Dağı, 1067 metre yükseklikte. İsteyen teleferikle, isteyen de yürüyerek çıkıyor. Dağın zirvesinde sizi görsel bir şölen bekliyor. Panoramik olarak şehrin tamamı ve arkadaki koylar görülüyor.
Bu koylarda David Beckham'ın da evi var
Atlantik Okyanusu'nun kıyısındaki Cape Town'a 25 kilometre uzaklıktaki, 10 kilometrelik ücretli Champman's Peak yolu, dünyanın en güzel deniz manzarasına sahip. Bu ıssız koylarda David Beckham'dan Mick Jagger'a kadar birçok ünlünün de yazlık evleri var.
Doğal parklardaki zürafalar çok mahçup
Doğal parklarda ağaçların arkasındaki bir zebra ya da filin izini sürmek, yoldan geçen sevimli buffalonun karnı acıkınca ne kadar vahşi bir canlıya dönüşebileceğini öğrenmek, belgesellerden tanıtığımız zürafaların gözlerinin ne kadar etkileyici olduğunu görmek, televizyon ekranından anlaşılmıyormuş.
Durban sahilinde balık avı
Hint Okyanusu'nun kıyısında, nüfusunun yüzde 45'i Hintliler'den oluşan Durban'ın sahilinde bir baba-kız sabah balık tutuyor.
Mandela'nın koğuşu
Nelson Mandela'nın Robben Adası'ndaki mahkumiyeti 27 yıl sürdü. Cape Town'dan tekneyle yarım saat uzaktaki bu ada, 1994'ten sonra müze statüsüne alındı ve ziyarete açıldı. Bu adada eşitlik ve özgürlük adına hapis yatan Mandela'yla dava arkadaşlarının maruz bırakıldıkları zor koşulları görmek, üzücü de olsa, gelinen nokta insanlık adına umut verici. Mandela'nın üç ay önce ABD Başkanı Obama'nın da ziyaret ettiği, tuvaletsiz, küçücük koğuşu, insanın içini ürpertiyor.