Çankaya Köşkü'nde bugüne kadar görev yapmış cumhurbaşkanlarının tablolarının Köşk Şeref Kapısı arkasındaki koridora asılması bir tesadüf mü? Değil elbet. Çünkü Köşk'e gelen yabancı devlet başkanları, cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüştükten sonra bu koridordan geçip basın toplantısı salonuna ulaşıyorlar. Onlar artık bu koridordan geçerken Atatürk'ten Ahmet Necdet Sezer'e kadar Köşk'te görev yapmış 10 reisicumhurun resimlerini görecekler. Bilenler bilir, birçok ülkede devlet saraylarının koridorlarında o ülkeyi geçmişten bugüne yöneten insanların portreleri bulunur. Amaç ülkeyi yönetmiş insanlara saygı göstermek olduğu kadar saraya gelenlere ülkenin köklü geçmişini de göstermektir. Çünkü misafir olduğunuz zaman sizi o koridordan illa geçirir ve tablolar nezdinde size ülkesinin büyüklüğüyle ilgili gövde gösterisi yaparlar. Köşk'teki cumhurbaşkanları tabloları projesinin hayata geçirilmesi ve onların tam da Köşk Şeref Kapısı'nın arkasındaki koridora asılması sonrası şu söylenebilir: Artık bizim de köklü geçmişimize vurgu yapabileceğimiz bir 'koridorumuz' var. Bu ince düşünülmüş projenin bizzat Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün çabalarıyla hayata geçirildiği biliniyor. Görevi sırasında gittiği devlet saraylarında bu tür 'koridorlar'dan çok geçtiği ve Köşk'te de benzer bir 'koridorun' yokluğunu hissettiği için böylesi bir projeyi hayata geçirdiği kuvvetle muhtemel. Peki bu proje nasıl hayata geçti ve neler yaşandı?
TİTİZ VE GİZLİ BİR PROJE
İki yıl önce Abdullah Gül'ün talimatı sonrası başlayan projede ilk iş Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'ne başvurmaktı. Proje üniversite bünyesinde heyecanla karşılansa da kimi ressamlar Kenan Evren'in resmini yapma konusunda hoşnutsuzlukarını dile getirince ilk sıkıntı da ortaya çıktı. Bu problem bir şekilde aşılıp ilk eksizler yapıldığındaysa başka bir sorun başgösterdi. Her ressam kendi tarzına göre portreler yaptığı için resimler arasında bir bütünlük kurulamayacağı görüldü. İşte o zaman tek bir ressama bütün portrelerin çizdirilmesi fikri olgunlaştı. Peki bu ressam kim olacaktı? 30'a yakın ressamın çalışmaları titizlikle incelendikten sonra Tebriz doğumlu, ülkemiz vatandaşı ressam Cevat Süleymanpur'a karar verildi. Süleymanpur'dan, Atatürk dışında bütün cumhurbaşkanlarının portreleri yapması istendi. Atatürk'ün portresinin çizdirilmemesinin sebebi ise Gazi'nin hayattayken ressam Jean Weinberg tarafından yapılan yağlıboya tablonun proje kapsamında kullanılacak olması. Süleymanpur'a önce cumhurbaşkanlarının portre fotoğrafları verildi. O da sekiz aylık bir çalışmanın sonunda tabloları teslim etti. Fakat bu süreç de titiz ve de gizli bir şekilde yürütüldü. Titiz olunmasının sebebi, Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül'ün hassasiyeti. Bu süreçte Süleymanpur önce eksizleri yapıp Köşk'e sundu. Gelen telkinler karşısında, ki bu telkinlerin estetik kriterler çerçevesinde yapıldığını belirtelim, düzeltmelerini yaptı ve resimlere son halini verip yağlıboya tabloları yaptı. SABAH yazarı ve sanat eleştirmeni Hasan Bülent Kahraman da çalışmaları yakından takip eden isimlerden biriydi. Süleymanpur, Kadıköy'de Seven Sanat Galerisi'nde çalışmalarını yürüten bir ressam. Portre konusunda uzman bir sanatçı. 15 yıl önce Türkiye'ye gelmiş. Daha önce de Köşk için Atatürk portreleri yapmış. Abdullah Gül dışındaki cumhurbaşkanları tanımıyor. Cumhurbaşkanlarının kişiliği ile ilgili bir kulak dolgunluğu var, ancak toplumun genelindeki algı onda mevcut değil. Ama o, bu durumun bir avantaj olduğunu söylüyor: "Tanısaydım bendeki duygusu resme de yansırdı. Dolayısıyla ben resimleri yaparken hepsine aynı duyguyla yaklaşmış oldum. Bu önemliydi."
ARA GÜLER DE FOTOĞRAF ÇEKTİ
Köşk'ün duvarlarında Ahmet Necdet Sezer'e kadar olan bütün reisicumhurların resimleri asılı. Ama Süyelmanpur, Abdullah Gül'ün de resmini yapmış. Hatta Gül, Süleymanpur'a Köşk'te poz vermiş. Süleymanpur Köşk'e gidince bir sürprizle karşılaşıyor. Fotoğrafçı Ara Güler de orada, Gül'ün fotoğraflarını çekiyor. "Hatta ben resim yaparken Güler de arkamda duruyordu" diyor. Biraz çalıştıktan sonra Ara Güler, eksizden çıkan portreye bakmış ve Abdullah Gül'e "Tamamdır" demiş. "Üstattan oluru aldık böylece" derken tebessüm ediyor Süleymanpur. Eksizleri Gül'e hediye eden Süleymanpur, "Bu çalışma sayesinde Gül'ün vücut ve yüz hatlarını iyice kavradım. Sonra köşkten gönderilen bir fotoğrafın üzerinden yağlı boya tablosunu yaptım" diyor. İşte bu tablo Köşk'ün duvarlarında asılı değil. Çünkü Abdullah Gül'ün görevini devredeceği halefinin onu asması için Köşk'te duruyor.
KENDİ PORTRESİNE BAKARKEN MAHCUPTU
Abdullah Gül, Süleymanpur'dan öğrendiğimiz kadarıyla portrelerin son halini görmek için ressamın Kadıköy'deki atölyesine geliyor. Süleymanpur, Gül'ün tabloları tek tek incelediğini söylüyor. "Büyük bir titizlikle resimleri inceledi. Bana 'Size söyleyeceklerim aklınıza yatmıyorsa lütfen açık açık söyleyin' dedi. Estetik kriterler çerçevesinde kibar bir şekilde de itirazlarını yaptı. Mesela Turgut Özal'ın resmiyle ilgili, 'Saçıyla arka plan iç içe geçmiş' dedi. Doğru bir itirazdı" diyor. Ya Gül kendi portresi hakkında ne düşündü? Söz Süleymanpur'da: "Portresini beğendi. Ama diğer portreleri incelediği gibi titizlikle yaklaşmadı. Çünkü insan kendi fotoğrafına ya da portresine farklı bir duyguyla bakar. Hatta bazen mahcup bir duygu oluşur içinde. Sayın Gül'de de böyle bir duygu oluştu galiba."
ÖZAL ENERJİK, DEMİREL BABACAN
Süleymanpur "İnsanları yüz hatlarından yola çıkarak tanımaya çalışırım. Çünkü yüz hatları insanın kişiliğini yansıtır. Genelde de tahminlerim doğru çıkar" dedikten sonra cumhurbaşkanlarının onda bıraktığı izi soruyorum. Cevaplar şaşırtıcı: "Mesela Kenan Evren çok ciddi bir insan galiba. Bende, bir yerde karşılaşmış olsak onunla rahat konuşamam hissi oluştu. Ama Fahri Korutürk, bana derdimi anlatsam beni dinleyecek bir insan duygusu verdi. İyi ve bilge bir kişilik olduğunu düşündüm. Turgut Özal'ın hareketli, her şeye açık, enerjik ve yardımsever bir kişiliği olduğunu düşündüm. Süleyman Demirel'in babacan bir tavrı var. (Lakabının 'Baba" olduğunu söylediğimde şaşırıyor.) Sert bir bakışı yok ama çok dikkatli. İsmet İnönü ise mesafeli bir insan duygusu verdi. Ciddiyeti var." Ya Abdullah Gül? Süleymanpur "Abdullah Gül'ün iyi ve şefkatli bir insan olduğunu hissediyordum. Güler yüzlü bir insan. Onunla tanışınca ve bire bir çalışınca da bu hissimde yanılmadığımı gördüm. Çok incelikli ve nazik bir dili var. Mütevazı bir insan olduğunu düşünüyorum" diyor.
FOTOĞRAFTAN RESME...
Köşk'ten verilen fotoğraflar Süleymanpur için çıkış noktası olmuş. Ama zorlandığını da söylemekten çekinmiyor: "Resimleri, bana verilen fotoğraflardan yola çıkarak çizdim. Fotoğrafların çoğu omuz hizasından portrelerdi ve siyah beyazdı. Cumhurbaşkanlarını tanımadığım için yüzlerinin hatlarından yola çıkarak onlarla ilgili bir fikir geliştirebildim. Vücutlarının nasıl olması gerektiğini, duruşlarını, ellerini nasıl konumlandıracaklarını o fotoğraflardan edindiğim fikir sayesinde tahmin etmeye çalıştım. Bu zor bir şeydi."