ORTADOĞU'DA NE VAR KARDEŞİM?
- Ne demek kritik kütle?
- Yani bağlantılarımız belli bir noktaya geldi, elimiz kolumuz sağa sola uzanmaya başladı. Marka algımız oluştu. Sürekli kâr ettiğimizi ispat ettik. Uluslararası toplantılara ev sahipliği yaptık, yani su yüzüne çıkıp nefes aldığımızı kanıtladık. Borsa değerimiz 2009'un başı ve sonu arasında dört kat arttı. Biz şu an en çok ülkeye uçan havayoluyuz. Bir havaalanından en çok şehre biz uçuyoruz. Dünyada dördüncüyüz. Havacılık pastasının yüzde 2'ye yakını bizim ve dünyayı sarıyoruz.
KAMUDA DEĞİL RUHLARDA HANTALLIK OLUR
- Görev sürenizin bir bölümünde THY özerkti ama kamu şirketiydi. Zor olmadı mı iş yapmak?
- 2005'te genel müdür olduğumda kamu şirketiydi burası. Ben kamu şirketlerini hiç sevmiyorum. Onları Allah kurtarsın. Göreve geldim, içimde bir heyecan var. Yapmak istiyorum, arkadaşlar 'Olmaz!' diyor.
- Kamu hantallığı vardı yani...
- Aslında kamuda hantallık olmaz, insanların kalbinde ve ruhunda hantallık olur. Burası klasik bir kamu şirketi değildi, özerktik ve bir şey alacaksak alırdık. Sadece personel konusunda ve uçak alımında Ankara'dan onay alıyorduk. 2005'te uçucu ekipler için bilgisayar programı satın alacağız. Profesyonel bir şeye ihtiyacımız var. Satın alma komisyonu kuruldu, firmalardan teklifler çıktı. İki firma kaldı listede. Birinin ürünü 3 milyon avro, diğerinin ki 1 milyon avro. Kamu mantığı ucuzu almaktır. Ama Avrupa'nın en iyileri 3 milyon avroluk sistemi kullanıyor, bizim de onu kullanmamız gerekir. Kazık da atmıyorlar bize. Tüm havayolu şirketlerinin genel müdürlerini arayıp sordum. Bizdeki satın alma komisyonundaki arkadaşlar 'Bize teftiş yaparlar imzalayamam, başım belaya girer' diyor. Tam altı ay sürdü bu küçücük konu. Üç defa gitti geldi. Bu olay dönüm noktasıydı diyebilirim, 'Ya yenilirim ya da bunu aşarız ve büyük düşünürüz' dedim.
- Aştınız sanırım...
- Rakiplerimin eli kolu bağlı değil. Benim kolumu da Ankara bağlamamış ama zihnimiz bağlı. Biz o tarihten sonra, 3 yıldız olduk, şimdi 5 yıldıza doğru gidiyoruz. Uçucu ekiplerle konuşuyoruz, 'Daha iyi servis yapmamız lazım' diyoruz. Diyorlar ki 'Biz burada uçuş emniyeti için bulunuyoruz'. Tamam uçuş emniyeti için oradasın, eyvallah ama nedir uçuş emniyetinin görevi? Uçak kalkmadan önce herkes yerine oturacak, kemerlerini bağlayacak, kalktıktan sonra türbülans sırasında herkesi yerine oturtacak, yangın çıkarsa yangın tüpleri var onları kullanacak, sert bir iniş yaparsa 90 saniyede uçağı boşaltacak. Ee bu kadar mı senin işin? Arada ne yapacaksınız?'
- İyiymiş...
- Bu şirketin şaha kalkması 21 Mayıs 2006'da oldu. Biz özelleştik, yeniden doğduk. Özelleşince zihnimiz de özelleşti. O tarihten sonra burada fırtınalar kopardık. Toplantılar, kahvaltılar, görüşmeler. Devlet gitti, zarar edersek maaşı kim verecek? Zarar etmememiz gerekiyordu. Bunun için patronumuzu yani yolcumuzu, mutlu etmemiz gerekiyor. 2006'dan beri patronumuz yolcular. 50 milyon patronumuz var.
YENİ FİLMİMİZ ŞOKE EDECEK
- Sponsorluk anlaşmalarının nasıl getirileri oldu?
- Buzdağının tepesi sponsorluk anlaşmaları... Sponsorluklar çok iyi oldu, çok ihtiyacımız vardı, bilinçli yaptık, iyi sonuç aldık. Biz dünyanın havayolu şirketiyiz. Türkiye içindeki yolcu sayımız yüzde 40 gibi. İyi bir sayı, gelirimizin sadece yüzde 14'ü bu. Biz daha çok dünyaya hitap ediyoruz. Dünyalıyız ama bizi tanımayan Panamalı, Kenyalı, Çinli var... Onların kapısını çalmamız gerekiyor. Kapıyı çaldığımızda 'Merhaba ben Temel Kotil' dediğimde kim tanır beni... Ama kapıyı Kobi Bryant çalınca herkes tanır.
- Yeni yüzler olacak mı?
- Şu an yeni bir yüz yok. Ama yeni bir reklam filmimiz var. Kobi Bryant ve Messi oynuyor. Şoke olacaksınız. Çok eğlenceli bir reklam filmi. Bir ay içinde göreceksiniz. Canavar gibi bir film. Geçmişte de reklam filmleri yapıldı. O zaman İzmir'den İstanbul'a uçuşla ilgili reklam yapılırdı, şimdi dünya diyoruz. 2003 yıllında Türk halkının THY algısı iyi değildi. O dönemki bakanımız Binali Yıldırım başka havayolları için kapıyı açtığında, 'Herkes yurtiçi uçacak' dediği zaman, bu şirkette herkes titremeye başladı, 'Neler oluyor, biz tekeliz' diye. Halbuki rekabet iyidir.
- İyi oldu yani Türk rakipler?
- Biz korktuk ama... Çünkü bizim algılanışımız iyi değildi. İlk yıllarda önce Türkiye'deki algımızı düzeltmeye çalıştık. Bu markanın oluşması yalnızca Kobi Bryant ve Messi ile olmadı. Yurtdışında çalışan yüzlerce kişiden oluşan canavar gibi bir ekip var. Düşünün, Bangkok'taki şehrin en büyük binasının çeyreğini çok mütevazı bir parayla THY olarak kullanıyourz. Berlin Duvarı'nın orada anıtları tamir ediyorlar, arkadaşlarımız 'Fırsat bu fırsat' deyip, anıtları THY afişiyle giydirdiler. Tüm bunlarla yükselişe geçti bu marka...
- Yıllık tanıtım bütçeniz bu kampanyalara yetiyor mu?
- 120 milyon dolar tanıtım bütçemiz var. Tanıtım ve marka oluşturmak çok önemli bir şey.
HAVACILIKTA DÜNYANIN EKSENİ KAYIYOR
- Uçmak artık herkesin ulaşabildiği bir lüks mü?
- Dünya havacılığı sürekli büyüyor. 2050'ye kadar da büyüyecek. Çünkü hâlâ dünya nüfusunun çok azı uçuyor. Havacılık sektörü bugün ne kadar önemliyse, yarın iki kat daha önemli hale gelecek. Asya'da, Afrika'da 100 milyonlarca insan var hâlâ hiç uçmamış olan. Yılda 3.1 milyar yolcudan 708 milyar dolar gelir elde ediliyor. Türkiye ise yılda 50 milyon insan taşıyor. Kulağa çok küçük geliyor ama yüzde 2 ya da 3'e giriyorsanız, dünyada sizden konuşuyorlar. Biz yüzde 2'ye yakınız. Türkiye havacılıkta liderliğe oynuyor. Türkiye bir konuda liderliğe oynamak istiyorsa, bunu bu alanda yapsa yeter.
- Batı'da daha çok uçulurken, nasıl oluyor da dünyada havacılık konusunda Doğulu şirketler söz sahibi olabiliyor?
- Havacılık konusunda dünyanın ekseni kayıyor. 2021 senesinde İstanbul, Doha, Abudabi ve Dubai havacılığın en önemli merkezleri olacak. Havacılık alanında Batı'dan Doğu'ya doğru kayıyor hat. Tüm tartışmalar bu kayma nedeniyle çıkıyor. Analitik bir gelişme bu, siyasi falan değil. Büyük şirketler bu kaymadan dolayı yolcu kaybediyor ve panik halindeler. Bazı büyük şirketler zarar ediyor. Dünyanın yüzde 4'ünü elinde tutan Batılı bir şirket havacılığın en büyüğü. Ama onlar büyük bir panik yaşıyor. Büyük şirket zarar edince kıyamet kopuyor.
- Sizin korkulu geçen bir uçuş anınız var mı?
- 2004 yılında İstanbul'da korkunç kar yağdı. Piste inecek son uçaktaydım. Sonra pist hava muhalefeti nedeniyle kapandı. Uçak havada döndü döndü, piste inemedi. Orada 'Ne zaman inecek şu uçak?' dedim. Onun dışında hiçbir şeyden korkmam. Kendimi son derece rahat hissederim.
UÇAKTA LÜKSÜ ÇOK AKILLICA SUNARIZ, SINIRIMIZ VAR
- Mum ışığında ikrama da başladınız...
- Bizde atraksiyon bitmez. Havacılık denilen olayın bir matematiği var. Bilimi ve mühendisliği var ama aslında bir sanat. Uçak bizim evimiz. Kabindeki arkadaşa diyoruz ki, '30 misafirin var, servis yap, ikram et, koltuk çirkin duruyorsa uyar, değiştirelim, bu senin evin.' Biz bir havayolu değiliz, biz havada insanları yaşatan bir şirketiz. Kaybeden havayolları var ya, onlar böyle düşünmüyor. Türkiye zaten ikram ve ağırlama konusunda çok özel bir ülke. Batı'da bu yok. Bu, bizim avantajımız.
- Uçaktaki lüks konusunda ne kadar ileri gidebilirsiniz? Uçağın ortasında bar, kişiye özel kabinli alanlar gibi hayalleriniz var mı?
-Onları yapmayız. Havacılık sektörü reeldir. 3 milyar insanı uçuracaklar ve uçma ihtiyacı var. Bunların da beklentileri baki; uçak zamanında kalksın, transit yapacaksam çok beklemeyeyim, iyi yemek yiyeyim gibi beklentileri var. Biz bunun bir tık üstünü yapıyoruz zaten, beş üstünü yapmaya niyetimiz yok. Hayat reel. Lüksü çok akıllıca sunarız, sınırımız var. Paramız olsa bile uçakları altınla kaplamayız.
RÖTAR AZLIĞI KONUSUNDA AVRUPA'NIN EN İYİSİ BİZİZ
- Rötar oranları da düştü, değil mi?
- Havacılık birçok kişinin ortak çalışmasıyla ortaya çıkıyor. Ana kısım biziz. Kendi kabahatimizi azalttığımız zaman herkesinki azalıyor. THY daha iyi çalışıyor. Rötar durumu bizden kaynaklanıyordu, onu da çözdük. Avrupa'da bizim ölçeklerimiz içinde rötar konusunda en iyi biziz şu anda.
- Görev süreniz boyunca en zor dönem hangisiydi?
- Amsterdam'daki uçak kazası, korkunç, acayip bir şeydi. Allah kimsenin başına vermesin, dünyanız yıkılıyor. 'Ne oldu kardeşim?' diyorsunuz. Duygusal bir boyuta geçiyorsunuz ama bir yandan da genel müdürlük göreviniz var. Ne olacak bu şirketin hali? Bizim asıl PR sınavımız oradaydı. Önce iptaller var mı diye ekip kurduk, hem yaralılara yardımcı olmak için hem şirket imajı için. Hemen uluslararası toplantılara başladım ben. Destek almamız gerekiyordu. Çünkü bir havacılık cemaatinden söz ediyoruz. Amsterdam'a aynı gün gitmedim, çünkü medyatik bir hareket olurdu. Ertesi gün oradaydım. O süreci iyi yönetmek gerekiyordu, çünkü rapor çıkacak ve aleyhimize çıkabilirdi.
- Ne yapar bir havayolu şirketine uçak kazası?
- Her şeyi aşağıya çeker. Yolcu sayımızda bir değişiklik olmadı. Çok hızlı büyüyorduk o dönem ve hemen etkilemedi. Tabii ki etkisi oldu ama orada THY'nin önemli bir kabahati yoktu. Uluslararası medyayı takip etmek gerekiyordu. Kamp kurduk orada, raporun kontrolünü de iyi sağlamak gerekiyor. Bir yıl sürdü durumu toparlamak.
- Kaçırılan pilotlar göreve başladı mı?
- Evet, başladılar.