Alışveriş yapmak için devasa alışveriş merkezlerine gidip saatlerce kapalı mekanda oradan oraya koşuşturuyoruz. Her aradığımızı bir arada bulabilme isteğiyle AVM'lere gidiyor, mahalle esnafına uğramıyoruz. Samimiyeti elden bırakmayan esnaf ise değişen alışveriş alışkanlıklarına rağmen ayakta kalmak için elinden geleni yapıyor. Söz ettiğimiz esnaflardan biri de 'yok yok amca' lakaplı Kenan Güvenç. İstanbul'un en eski semtlerinden Fatih Karagümrük'teki rengarenk ve ufacık bir dükkanı var, Gül Kırtasiye. İçeriye girer girmez, karmaşık düzen içinde adeta fantastik bir dünyada buluyoruz kendimizi. Dükkanın sahibi Kenan Güvenç (65) hemen oturduğu yerden kalkıyor ve kocaman bir gülümsemeyle karşılıyor bizi. İstanbul'da doğup büyüyen Karagümrük'ün yok yok amcası Kenan Güvenç, yedi yıldır ufak dükkanına müşterilerinin neredeyse her istediğini ve kendi dünyasını sığdırmış. Asıl mesleği terzilik olan Güvenç, annesinden kalan bu dükkanı boş kalmasın diye açmış fakat bütün hayatı burası olmuş.
ESNAF DEDİĞİN 'YOK' DEMEMELİ
Dükkan küçük olmasına küçük ama içinde ne ararsanız var. Her rafta çocukluğunuzdan bir anıyla da göz göze gelmeniz mümkün. Selam vereni bol olan Güvenç, 'yok yok amca' lakabını nasıl aldığını anlatırken bir yandan da etrafı düzeltiyor: "Bu dükkana annem hastalandıktan sonra bakmaya başladım. İnsanlar sürekli kapıyı aralayıp 'O var mı, bu var mı?' diye soruyor. Ben de böyle gitmez diye düşünerek, sorduklarının hepsini bir kağıda yazdım. Müşteriyi memnun etmesini bildiğim kadar ticaretten de anlarım. Zaten sadece kırtasiye malzemesi satsam, bu dükkan ayakta kalmaz. Şimdi dükkanda 'Yok' diye bir şey kalmadı. Pense, çıt çıt, mızıka, tarot kartı, lastik, maske, dolu eşya var. İnsanlar bulamadıkları bir şey olunca bana gelir. Durum böyle olunca bana 'yok yok amca' ismini koydular. Bazıları da 'var var' diyor." Elindeki listesi dolunca toptancılara gidiyor, ne yazdıysa ondan birkaç tane alıyor. Bazen listesinde olup da bulamadıklarını kendisi yapıyor. Güvenç'e göre müşteriye kulak asmayanın esnaflığı işe yaramaz: "Bir işi yapıyorsan severek ve hakkıyla yapacaksın. Bazen bir yere gidiyorum 'Şu mal var mı?' diye soruyorum, 'Yok' diyor. Üstelik kaç kişi sormuş, getirmemiş. Az da olsa insan getirmez mi hiç, bir kenara koymaz mı? Her meslek için geçerli bu; kasap, manav, terzi..."
MUTLU OLMAK İÇİN MUTLU ETMELİ
Mutluluğu küçücük bir anda mesela, bir çocuğun gülümsemesinde bulabilirsiniz. Yok yok amca da mutluluğu çocuk yüreğinde bulanlardan. Tezgaha dayanıp derin bir iç çekiyor ve içindekileri dökmeye başlıyor: "Karagümrük'ün aşağısında öyle çok yoksul aile yaşıyor ki, karınlarını zor doyuruyorlar. Bazen çocuklar buradan oyuncak çalıyor. Amacım hırsızlığı teşvik etmek değil ama onlar küçücük ve ailelerinin oyuncak alacak parası yok, bu nedenle göz yumduğum da oluyor. Oyuncakları herkes sever, ben de seviyorum. Müşteri geliyor, çocuğu etrafta gördüğü her şeye saldırıyor. Annesinin cebinde zaten iki lira var, hangisini alsın, fark edince gözlerim doluyor. Ben de müşterilerimden eski oyuncaklarını atmamalarını ve buraya getirmelerini rica ederim. Bu oyuncakları da o yoksul çocuklara veriyorum. Çocukları mutlu edince kendimi kral gibi hissediyorum. Mutlu olmak için mutlu etmek gerek, bunu iyi anladım." Yok yok amca çok da şakacı olduğu için dükkanda her türlü şaka ve sihirbazlık oyuncakları var. Güvenç "Herkese bir şaka yaparım. Kimse kızmaz, eğlenir de. Bu işi sevmemin bir nedeni de bu" diyor.
MÜŞTERİNİN GÖZÜNDEN ANLARIM
Güvenç'in evi, dükkanın yanında olduğu için haftanın her günü Gül Kırtasiye açık. "Buraya bazen çok tuhaf insanlar geliyor, çok eğleniyorum" diyor yok yok amca: "Ben müşterinin gözünden anlarım ne alacağını, dur" diyor ve bir türlü bulamadığım kedi gözü ve kemik misketleri tezgaha çıkarıp koyuyor. Yok yok amca nereye dokunsa bir ses çıkıyor, bazen bir kuş ötüşü bazen de bir siren sesi... Etrafta bir şeyler ararken gözümüze raflarda yazan telefon numaraları çarpıyor. Güvenç, cep telefonu taşımaya üşendiği için sağa sola yazmış. Siz bakmayın, dükkan eski, yok yok amca ileri yaşlarda ama
Playstation oynamaktan da vazgeçmiyor. Bilgisayar kabloları, oyunları ve parçaları da var Gül Kırtasiye'de. "Dükkanda daha neler var?" derseniz, muhtar çakmağı, kurşun asker, zeka oyunları, korna, mandal, mum, bone ve akla gelmeyecek her türlü eşya. Yeni listesinde de saat, çöp arabası, zincir var.