Aşk-ı Hayyam,
Bıçak Sırtında Aşk,
Vahiyden Kalbe kitaplarının yazarı İrfan Gürkan Çelebi'nin denemelerinden oluşan son kitabı
Aşk Sarhoşu çıktı. Kitapta Hz. Mevlana ve Feridüddin Attar'ın eserlerinden metinler de var.
Aşk Sarhoşu'nda gerçek aşkın izini sürenleri 'sarhoşluğa' davet eden Çelebi'yle aşkı ve nasıl sevmek gerektiğini konuştuk.
- Aşk Sarhoşu neyin çağrısını yapıyor? Bahsettiğiniz tasavvufi bir sarhoşluk değil mi?
- Hz. Mevlana sarhoşluk için 'Baharda ağaçların başları, sar hoş olur' diyor. Farsçada 'sar', baş demek, 'hoş' bizim bildiğimiz hoş anlamına gelir. Niye hoş olur? Güneş açar, yağmurlar yağar ve ağacın meyveleri çıktığı için ağaçlar neşelenir; sar hoş olurlar. Biz de âşık olduğumuzda kendimizi kaybedip sar hoş gibi oluruz. İbn-i Arabi'nin dediği gibi insanlar bir aynadır, yaratıcısının birer aksidir. Allah'ın isimlerinden birer tecelli alırlar ve bu onların hayatını belirler. Kadın-erkek ilişkisinde de sevdiğiniz kişiyi benzettiğiniz şey onun yaratıcısıdır. İnsanlar aşk sandıkları şehvetten uzak durarak gerçek aşkı bulabilir.
- Kitapta 'Nasıl seveceğini bilmezsen aşk sarhoşu değil, hayal sersemi olursun' diyorsunuz. Nasıl sevmeli peki?
- İnsanlığın en büyük problemi nasıl sevmesi gerektiğini bilmemesi. 'Seni seviyorum ama senin de şunu yapman gerekir' diye bir dizi şartla sevdiğinin karşısına çıkıyor. Karşınızdakini sadece o olduğu için sever ve teslim olursanız, o gerçek dost ve sevgili olur. Modern insan gönlünü egolarına teslim etti, yolunu kaybetti. Bugün toplumun en büyük sorunu mutsuzluk. Oysa insan mutlu olabilir ama bunun şartı var: Kendini önemsemekten vazgeçmek!
ŞEHVETİN ADINI AŞK KOYDULAR
- Modern insanın kaybettiği birçok değer var, bunları tekrar hatırladığında hayatı değişir mi?
- İnsanın önce insan olduğunu hatırlaması gerekiyor. Yaşadığımız çağ herkesin depresyonda olduğu bir çağ. Haberlerde üç-beş kişinin ölmesi bile artık haber değeri taşımıyor. Oysa bir kişinin kainat kadar kıymetli olması gerekirken modern insanın kaybettiği insanlığı oluyor. İnsanlığı bulmak için de size insanlığı vereni bulmalısınız. İnsanın kaybettiği hakikati bulmak için gözlerini etrafa çevirip bakması yeterli.
- Kitapta Peygamber kıssaları da var, tasavvuf önderlerinden alıntılar da. Ayetlerden hadise geniş bir yelpazede konulara değiniyorsunuz...
- Batı'da çok önemli yazar ve düşünürlerin İncil ve Tevrat'tan alıntılar yaptığını görürsünüz. Ama alıntı yaptıkları için kimse onlara gerici demez. Ama bizde Kur'an ayetlerine yer verildiğinde 'Tasavvufi bir moda akımı bu' deyip geçiliyor. Günümüz insanının hızlı ve pratik yaşadığı düşünülürse dergahtaki ritüel, çile, nefsi terbiye etme ve teslimiyet anlayışı çok yabancı geliyor. İnsanın mükemmele ulaşma gayesi hep var ama yolları değişik; kimi insan ruhunu dinginleştirmek, kimi de gönlünü zenginleştirmek istiyor. İnsanları bugün kişisel gelişimcilerin ortaya attıkları söylem ikna etmiyor. Zaten bizi bu hale kişisel gelişimcilerin yalanları getirdi. Egoya yüklenerek 'Sen iyi ol, iyi olmak için onu geçmelisin' fikri artık toplumumuzdan siliniyor. İlahi bir bakışa ihtiyaç var.
- Kitapta 'Âşık olun' diyorsunuz. Günümüz toplumunda nasıl bir aşk algısı var?
- Hz. Mevlana 'Şehvetin adını aşk koydular, eğer şehvet aşk olsaydı, eşekler aşkın padişahı olurlardı' diyor. Günümüzde şehvet duygusunu tatmin etme isteğine aşk adı verildi. Egolarınızla hareket ederseniz, bu iyi bir sonuç vermez. Örneğin 'Delicesine âşığım' deyip kıskançlık krizine girip birini öldürebiliyor insan. Bu aşk değil; şehvet, ihtiras, elde etme duygusundan kaynaklı. Kadına şiddeti ele alırsak kadına atılan tokat Allah'a atılmıştır. Çünkü insan Allah'ın en kıymetlisidir.