Ezeli rakipleri Atletico Madrid'e karşı deplasmanda galibiyet golünü attığı gün, dünyaya üç ay erken gelen kızını hastanede yaşam savaşı verirken bırakıp çıkmıştı sahaya. Üstelik doğumun üzerinden sadece birkaç gün geçmişti daha. Ama hislerini o anda bile işine karıştırmadı. Maç bitti, o da tekrar hastaneye, kuvözde yatan bebeğinin ve eşinin yanına koştu.
Real Madrid'ten Manchester United'e yaklaşık 60 milyon sterline transfer olan Di Maria artık futbol tarihinin de en pahalı altıncı transferi... (Eski) takım arkadaşı Ronaldo kadar medyatik ya da yakışıklı olmadığından mıdır bilinmez, sahadaki katkısı, icraatları çoğu zaman gözden ırak kaldı. Ve bu sezon başında "Çok bekledim" dediği sözleşme teklifi gelmeyince kulübünden, o da İngiltere'nin yolunu tuttu, sezona krizle başlayan Van Gaal'in yeni umudu oldu.
Kızı Mia iki aydan fazla hastanede yaşam savaşı verdi. Eşi Jorgelina'nın anlattığı gibi, "o minik bedeni cihazlara, kablolara bağlı halde görmek, onu öpüp koklayamamak" en sert faulden dahi çok acıtıyordu yıldız oyuncunun canını...
HİPERAKTİF ÇOCUKTAN DÜNYA YILDIZINA...
Futbolcu "Angel" Di Maria'ya ilk adını veren melekler, küçük kızını da yüz üstü bırakmadı. Mia şimdi 16 aylık ve gayet sağlıklı. Yaşam azmiyle de dünyanın sayılı futbolcularından babasının ilham kaynağı... Kızının bu mücadelesi Di Maria'yı da daha güçlü, daha dirençli kıldı. Anladı ki hayatta imkânsız diye birşey yoktu, hiçbir mücadele karşılıksız kalmıyordu. Zaten bu psikolojiyi de onu o gün Atletico derbisinde ve kızının hastanede olduğu haftalar boyunca sahada ayakta tutan... Real Madrid gibi bir cadı kazanında 4 yıldır herşeye rağmen başarılı ve devamlı olmasını sağlayan...
Fakat sadece kızı değildi onu böylesine mücadeleci kılan. Hayatla maçının daha ilk dakikalarında tanışmıştı karakterini bileyen zorluklarla. 26 yıl önce fakir bir ailenin çocuğu olarak geldi dünyaya. Küçükken hiperaktifti. Evin içinde hiç durmadan koşturup duruyor, sürekli birşeyleri kırıp döküyordu. Annesi onunla baş edemeyeceğini anlayınca bir doktora danışmakta buldu çareyi. Doktor da "Bu çocuğun enerjisini atmaya ihtiyacı var" dedi, spora yönlendirilmesini tavsiye etti. Angel Di Maria işte böyle tanıştı futbolla. Aslında o yetenek ve aşk genlerinde vardı. Babası da River Plate'in B takımında oynuyordu. Fakat geçirdiği ağır bir diz sakatlığı yüzünden kariyeri daha başlamadan bitmişti. madenlerde çok zor koşullarda çalışarak ailesine bakıyordu.
İLK BONSERVİSİ: 30 FUTBOL TOPU...
Küçük bir yerel takımda oynarken, Rosario Central tarafından keşfedildiğinde 7 yaşındaydı. Bugün rekor sözleşmelere imza atan o adam için Rosario Central transfer ücreti olarak sadece "30 futbol topu" ödemişti. Annesi yaz kış demeden her gün bisikletle onu yarım saat mesafedeki antrenman sahasına taşıdı. Aile bütçesi öylesine kısıtlıydı ki Di Maria'ya futbol ayakkabısı aldıkları için kız kardeşinin yalınayak gezdiği günler oldu.
Bir çift sıska bacağın taşıdığı sıska bedeni yüzünden ona "Fideo" (erişte) lakabını taktılar. Bir yandan antrenmana çıktı bir yandan da günde 16 saat çalışan babasına yardım etti. Sürati, yeteneği ve enerjisiyle dikkatleri üzerine çekip 2007'de Benfica'nın yolunu tuttuğunda ise ilk iş babasını aradı, "Artık çalışma" dedi. "Ben hepinize bakarım. Sen biraz yaşamın tadını çıkar."
Benfica'da milyonları büyüledi. 3 yıl sonra da Real Madrid'e imza attı. Geçen sezon başında dünya tarihinin en pahalı transferi Bale'in gelişiyle kadroda dengeyi bulmaya çalışırken sezona sıkıntılı başlayan Real Madrid'in İtalyan hocası Ancelotti'nin imdadına yetişti. Çok yönlülüğü ve yetenekleri sayesinde, alışılmışın aksine bir açık olarak değil orta üçlüde görev aldı. Sol önde oynayan Ronaldo içeri devrildikçe Di Maria kanada kayıyordu. Bir yandan da Ronaldo'nun defansif açıklarını kapatıp sol bekin yükünü hafifletiyordu. Ancelotti'nin elini güçlendirdi, kafasındaki planın işlemesini sağlayan adam oldu.
Yetmedi, Şampiyonlar Ligi finalinde UEFA tarafından maçın adamı seçilen performansıyla, en büyük kupayı Atletico Madrid'in elinden söküp aldı. Real Madrid'e 190 maçta 36 gol ve bunun tam 2 katı asistlik katkı yaptı. Ama belli ki ne 4 yıla sığdırdığı istatistikleri, ne kendine has becerileri, sistem için ne denli önemli olduğunun anlaşılmasına yetmedi.
BAŞKA TAKIMDA OLSA, REAL MADRİD İLK ONU ALIRDI
Hem kendisi hem de babası "hak ettiği saygıyı göreceği, değer bilen" bir takıma gittiğine inanıyor Manchester United tercihiyle. Sadece yürümeye yarayan sağ ayağına pek güvenemediğinden soluyla sağ ayağının arkasından yaptığı Di Maria markasının amblemi "Rabona" vuruşlarını artık Kırmızı Şeytanlar için kullanacak. Yeteneklerini, Ferguson "imparatorluğu"nun alametifarikalarından öldürücü kanat adamları geleneğine sahip bir kulüpte konuşturacak. Ve tıpkı geçen sezon Ancelotti gibi yeni hocası Van Gaal'e de sistemi güncelleme şansı tanıyacak. Uğradığı haksızlığa cevap vermek için ihtiyacı olan gücü ve iradeyi ise kızından ve aklından bir an olsun çıkarmadığı çocukluğundan alacak.
Önce Mesut şimdi de Di Maria... Real Madrid 2 sezondur "en çok asist" yapan, "en mülayim" yıldızlarını elden çıkarıyor. Üstelik bu listeye, takıma yıllardır sahada "akıl fikir" katan, öndeki yıldızları milimetrik paslarıyla besleyen Xabi Alonso da eklendi bu hafta. Real Madrid'in bu çılgın ruh halini ve Di Maria konusundaki tercihinin "garipliğini" ise belki de en güzel İngiliz yazar-yorumcu Sid Lowe özetliyor: "Di Maria başka bir takımda oynasa, Real Madrid'in almak için kesenin ağzını açacağı ilk adam olurdu."
BÜLENT DEĞERLİ
degerlibulent/twitter.com