Halen Queens Park Rangers'in menajerliğini yapan Harry Redknapp, hafta içinde, Uruguaylı süper forvet Luis Suarez'i 2011'de Tottenham'a transfer etme fırsatı varken 'ağır davranıp' bu tarihi fırsatı kaçırdığını ve o dönem Ajax'ta forma giyen golcünün Liverpool'a transfer olduğunu açıkladı. Hayatının fırsatını tepen yegane teknik adam Redknapp değil elbette. İşte yakın geçmişten 'kaçan balık büyük olur' dedirten birkaç örnek...
Zlatan İbrahimoviç, Drogba ve Ronaldo-Arsenal: Fransız menajer Arsene Wenger, kaçan fırsatlar sıralamasında birkaç isimle yer alan teknik adamlardan. Ve tarih onu yaşayan üç efsaneyi birden, bir şekilde elinden kaçıran adam olarak yazacak. İsveçli futbol fenomeni İbrahimoviç, 2000 yılında Malmö'de oynarken Londra ekibine imza atmaya çok yakındı. Öyle ki formayı dahi giydi. Ancak garantici Wenger onu bir maçta denemek isteyince "Zlatan deneme maçı oynamaz" diyerek ipleri kopardı. Üç yıl sonra bu kez de Ronaldo, sırtında adı yazılı Arsenal formasını dahi giydi. Wenger, genç yeteneğe tesisleri dahi gezdirdi. Ancak Sir Ferguson son anda araya girip Ronaldo'yu Manchester United'a kazandırdı. Chelsea efsanesi Drogba da, henüz 20'li yaşların başında Le Mans'ta oynarken Wenger'in radarına girmiş, 100 bin sterlin gibi 'komik' bir rakama transferi mümkünken, Fransız teknik adam Fildişili santraforun İngiltere için henüz hazır olmadığını düşünüp almaya yanaşmamıştı. Wenger yıllar sonra bu üç efsane içindeki en büyük pişmanlığının Ronaldo olduğunu söyleyecekti.
Lewandowski ve Zidane- Blackburn Rovers: İngiliz kulübünün avucundan kaçırdığı iki isim muhtemel ki kulübün de kaderini çizdi. Bordeaux formasını giyerken yıldızı parlayan Fransız efsane Zidane'ı alma fırsatları varken "Elimizde Sherwood varken Zidane'ı ne yapalım?" diyen dönemin başkanı Jack Walker'ın bu eşsiz öngörüsü (!) sayesinde, Zidane önce Juventus'un oradan da Real Madrid'in yolunu tuttu. Lewandowski ise biraz kaderin oyunuydu. Bayern Münih'in golcüsü, dört yıl önce henüz Polonya'da oynarken 4.2 milyon sterline İngiliz kulübüyle anlaştı. Ancak tüm Avrupa'yı uçuşa yasak bölge haline getiren İzlanda'daki yanardağ patlaması nedeniyle Ada'ya uçamadı. Anlaşma suya düştü, Lewandowski de Avrupa futboluna damgasını vuracağı Dormund'un yolunu tuttu.
TEDAVİ MASRAFI FAZLA GELİNCE...
Messi-River Plate: Arjantin'in en köklü kulüplerinden River Plate, bugünlerde rekorlarına yenilerini eklemekle meşgul küçük devam adamı, henüz Newell's Old Boys'ta oynarken transfer etme şansına sahipti. Fakat Messi'nin ayda 900 dolarlık hormon tedavisi masrafları gözlerinde büyüyünce son anda vazgeçtiler. Messi de daha sonra efsane statüsüne ulaşacağı Barcelona'ya gelip, tedavi borcunu misliyle ödedi.
Roy Keane-Blackburn Rovers: İşte bir Blackburn klasiği daha... İrlandalı unutulmaz orta saha oyuncusu Roy Keane şu sıralar, piyasaya sürdüğü biyografisinden pasajlarla gündemde. Fakat 1993 yılında Nottingham Forest'tan ayrılıp, o hatıraların büyük kısmına ev sahipliği yapan Manchester United'a gitmeden önce Blackburn'le anlaşmanın eşiğine gelmişti. Ancak menajer Kenny Dalglish, kalan son pürüzleri bir pazartesi günü gidermeyi planlamış, bir kez daha devreye giren Alex Ferguson, Keane'i Kırmızı Şeytanlar'a kazandırmıştı.
Paul Gascoigne-Manchester United: 1987-88 sezonunda Newcastle formasıyla yıldızı hepten parlayan Gazza, Tottenham ve Manchester'dan teklif almış, biraz da Manchester'in 80'lerin sonlarındaki 'düşük profilli' görüntüsüne kanıp tercihini son anda Londra kulübünden yana kullanmıştı. 90'lı yıllarda hem Premier Lig'i hem de Avrupa'yı domine eden Manchester kadrosuyla ve Ferguson gibi bir büyük 'eğitmen'le çalışma fırsatını da kaçırmış oldu. Kimbilir, şu sıralar alkolizmle boğuşan orta saha maestrosu için hayat belki de çok daha farklı bir yol izleyecekti.