Türkiye'de
resmi rakamlara göre her üç kadından biri şiddet görüyor. Aile içi şiddetin ve kadın cinayetlerinin önü bir türlü alınamıyor. Bu noktada birçok kadın örgütlenmesi de şiddetin önlenmesi için çeşitli çalışmalar yapıyor. Hazar Eğitim, Kültür ve Dayanışma Derneği de aile içi şiddetin önlenmesine ilişkin Avrupa Birliği (AB) ile ortaklaşa Wo/men For Women adlı bir proje gerçekleştirdi. "Şiddete sessiz kalma, engel olmak elinizde!" sloganıyla yola çıkan dernek, kadına yönelik şiddeti engellemek için bilinç oluşturmak ve kadın hakları konusunda eğitimler vermek için çalışmalar yapıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın denetiminde, Küçükçekmece Belediyesi ile ortaklaşa yürütülen proje için pilot bölge olarak da İstanbul'daki Üsküdar ve Küçükçekmece ilçeleri seçildi. Proje için pilot bölgedeki kadınların şiddet algılarını ve davranışlarını tespit eden bir şiddet haritası da ortaya çıkartıldı. Wo/men For Women projesi kapsamında geçen yıl çalışmalara başlayan Hazar Eğitim, Kültür ve Dayanışma Derneği, Sare Davutoğlu'nun katılımıyla geçen hafta projenin kapanış programını düzenledi. Hazar Eğitim, Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ayla Kerimoğlu da "Türkiye'de Kadın ve Şiddet, Bilgi, Algı ve Davranış Araştırması"nın sonuçlarını Pazar SABAH için değerlendirdi.
ALGILARI DEĞİŞTİ
"Kadınlar artık fiziksel şiddetin dışında psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddetin de olduğunu biliyor. Eşlerinin cinsel beraberliğe zorlamasının da şiddet olduğunu düşünüyorlar. Yani algı açısından kadınlar bilinçleniyor. Eskiden zorla evlendirme normal bir durum olarak algılanabilirken, katılımcıların çoğu artık 'Bu bir şiddettir!' diyor. 'Eşimdir, kısıtlayabilir!' düşüncesinde de bir değişim var. Kadınlar, eşi tarafından kısıtlanmasının, ev dışına çıkmasının ya da ailesi, arkadaşıyla görüşmesinin engellenmesini de şiddet olarak değerlendiriyor. Kadının ev dışında çalışmasını kısıtlamayı şiddet olarak görenlerin oranı %57 ile son sırada yer alıyor. Ayrıca %76'sı da gelirlerine el konmasını da şiddet olarak görüyor."
SESSİZ KALIYORLAR
"Kadınların üçte biri şiddet görüyor. Bıçaklandığını, hastaneye yatırılacak kadar dayak yediğini ve tokatlandığını söyleyenlerin oranı %77. Eşleri tarafından tehdit edilen kadınların oranı %21. Eşini döven erkekler çocuklarını da dövüyor. Ayrıca şiddete karşı şiddetle karşılık veren kadınlar da oldukça fazla. Bazıları içine kapanıyor, hiçbir şey yapmıyor, bazısı eşine küsüyor, bazısı beddua ve küfür etmekle yetiniyor. Bazısı şiddet gördüğünü söylemeye utanıyor, kimi de 'yuvam dağılmasın' düşüncesiyle susuyor. 'Bir daha tekrarlanmaz!' diye düşünen kadınlar da yok değil. Bu tip düşünceler aslında şiddete çözüm bulma yollarını kilitliyor. Eğer paylaşım olursa ilk sırada anneye sonra abla ve kardeşlerine anlatıyorlar. Sadece %24'ü profesyonel destek alıyor."
PSİKOLOJİK SORUNLAR YAŞIYORLAR
"Ankette 'Kadına yönelik bir şiddet varsa ne yapılmalı?' sorusuna katılımcılar 'Hukuksal yollara başvurmalı' seçeneğini tavsiye eden kadınların oranı %53 ile ilk sırada yer alırken, şiddete maruz kalındığında hukuksal yollara başvuranlar en alt sırada yer alıyor. Yani bilinç var ama uygulamada çekiniyorlar. Yardım talebinde bulunanlar en çok karakola, sığınma evine, hastaneye ve belediyeye müracaat ediyor. Aileden yardım isteyen ise çok az. Bu da ailelerin kadınların arkasında durmadığına dair bir sonuç... 'Neden yardım talep etmiyorlar?' Çünkü kurumlara ve ailelerine karşı güvensizler. Büyük bir çoğunluk sığınma evlerini bir çözüm olarak görmüyor. Eşlerinin kendilerini bulacağı korkusu yaşıyor ve iki-üç ay kaldıktan sonra hayatını nasıl yönlendireceği ve devam ettireceğine dair kaygıları var. Şiddet görenler en çok eşinden, sonra sırasıyla anne, baba, öğretmen, kayınvalide, ağabeyi ya da kardeşinden şiddet görmüş. Çoğu kadın psikolojik sorunlar yaşadığını, kendini değersiz hissettiğini ve erkeklere güveninin azaldığını söylüyor."
