- İ.K: Bu meseleyi taraflardan alıp topluma vereceğiz. Artık kim iktidar olursa olsun, örgüt ne yaparsa yapsın bu süreçten vazgeçmenin çok riskli ve kendileri açısından çok kötü olduğunu hissedecek. Toplumun, medyanın, sivil toplum kuruluşlarının, kadın örgütlerinin, ekonomi kuruluşları ve yerel yönetimlerin ciddi anlamda sürece katılımları gerekiyor. Bizden devlet mesela 'Dağdan dönüşler için rapor istiyoruz' dediğinde, biz bu işin uzmanlarıyla ciddi ve önemli çalışmalar yapacağız. Bizim tek derdimiz var. O da bu süreci topluma emanet edecek çalışmaları yapmak.
BARIŞ MUHABİRLİĞİ ŞART
- Medyanın yer yer kullandığı barışın karşısındaki dikenli dile karşı ne yapabilirsiniz ki?
- İ.K: Kötü niyetliler için yapacak bir şey yok. Ama bilmeden barış sürecine zarar verecek haberler yapan, manşetler atanlar olabiliyor. Bizim medyadaki öncelikli hedef kitlemiz iyi niyetli olanlar ve ortada duranlar. İnsanları nefrete yönlendirecek haberler nasıl yapılmaz, sürece nasıl zarar verilmez, hangi dil kullanılmaz gibi konuları biraz anlatmak gerekir. Her gün çatışma haberi veren savaş muhabirleri var ama artık barış muhabirliği de olmalı. İletişim fakültesinde okuyan öğrenciler için de hap şeklinde barış muhabirliği eğitimi vereceğiz.
- M.A.G: Bu kadar değerli üzerine titrememiz gereken sürecin halk tarafından karşılık bulduğunu söylüyoruz. Ama daha düne kadar kışla önünde Kürtlerin yaşadığı acılarla hiç ilgilenmeyen isimler şimdi kalkıp barış için bir şey söylemek yerine PKK'ya 'Niçin silah bırakıyorsunuz?' dediği bir süreci yaşıyoruz. Daha yeni Dolmabahçe'deki uzlaşı toplantısından sonra 'Buradan hiçbir şey çıkmadı. Elimizde geriye kalan hiçbir şey yok' diyen basın mensupları var. Evrensel değerlere sahip çıktığını söyleyen kimselerin bu sürece yeterince sahip çıkmadığı, üzerine titremediği bir dönemi görüyoruz. 'Bu kadar değerli bir şey elimizden giderse ne oluruz?' diye biz endişeliyiz.
- M.A.G: 'Türkiye'de dikdatörlük var' diyenlerde aslında burada demokratikleşmeyle ilgili büyük bir projenin var olduğunu görecekler. Burada bu kadar büyük bir süreç yürütülürken bunun sadece devlet refleksiyle yürütüleceğini sanmak yanlış olur. Demek ki bir demokratikleşme olması lazım. Kürtlerin durup dururken 'Bunlar iyi adamlar, silahı gömelim' diyecek halleri yok herhalde. Demokratik taleplerine bir karşılık almış olmalılar ki bu süreç devam ediyor. Bunu dünyaya da anlatmak lazım. Dünyadaki sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapıp onları da buraya getireceğiz.
BARIŞ ÖDÜLLERİNİN OSCAR'I 'KADEŞ' OLACAK
- Sahaya çıktığınızda kimler olacak etrafınızda? Kimler destek veriyor?
- İ.K: İyi bir danışma kurulumuz olacak. Türkiye'de her kesimden insana bu daveti yolluyoruz. Ondan sonra profesyoneller bu işi devralacak. Yapacağımız projelerin büyük oranda fonlarını bulduk. İşi asıl yürüten ekip gönüllü değil, profesyonel olacak. Gönüllü ekibimiz de var şu an. Muhalif bilinen isimlerden bile büyük destek alıyoruz ve onlar üzerlerine düşenleri yapmaya hazırlar. Biz bu işi siyasetin parçası haline getirmeyeceğiz. Polemiklerle işimiz yok, biz işimize bakacağız. Harvard'da bir doktora öğrencisinin her şeyini karşılayacağız ve o burada çalışıp makalesini hazırlayacak. Dünyada ki üniversitelerde Türkiye modeli tartışılsın istiyoruz. Bu networkları kurduk.
- M.A.G: Uluslararası proje havuzu olacağız. Barış lobiciliği yapıyoruz.
- İ.K: Tarihteki ilk barış anlaşması olan KADEŞ bu topraklarda yapıldı. Çorum'dan çıktı bir kopyası. Bunun ödülünü vermekte bize düşer. Uluslararası ödül organizasyonları var, onları bu işin içine dahil edip uluslararası çapta ses getirecek bir ödül vereceğiz. Kadeş Barış Ödülü'nü barış ödüllerinin Oscar'ı yapacağız.
- Bu ödülü ilk Türkiye hak edecek sanırım?
- İ.K: Elbette. Bu süreçte hak eden kim varsa ilk etapta onlara vereceğiz.
SÜRECİN BÜYÜK KISMI HALLOLDU
- Sürecin neresindeyiz?
- İ.K: Büyük kısmını hallettik. Masaya oturmak, görüşmek büyük kısmıydı. Bu Türkiye'nin tabusuydu. Dolayısıyla bu tabu, gözümüzün önünde canlı yayında yıkıldı. Meselenin yarısından fazlası halloldu. Bundan sonra kimsenin ne dediğinin anlamı yok. O köprü geçildi. Kalıcı ve sürdürülebilir olması için Barış Akademisi gibi yapıların çalışmalarıyla bu rayına oturacak.
- Bundan sonraki süreç sonsuz mudur?
- İ.K: Evet sonsuzdur. Gidin İsveç'e hâlâ barış çalışması yapılır. İsveç olsak bile bu yapıların olması lazım. Belgesellerimiz hazır. Yeni nesile de bunları aktaracağız. Bunlar klasik belgesel formatlarında değil, kısa videolar şeklinde olacak. Popüler kültür argümanlarını da bu işin içine dahil ederek yaşanan hikayeleri aktaracağız. Türkiye'nin çok önemli yönetmenleri bu işin içinde.