Etrafı sarılmıştı... Artık o binadan çıkış olmadığını biliyordu 17 yaşındaki Dario. Oysa daha birkaç yıl öncesine kadar çok başka hayaller kuruyordu. Adeta bir rüyada yaşıyordu. 24 saat hiç ayrılmadığı, kardeşi kadar yakın Tevez'le, sokak maçlarında kurduğu ortaklık, dilden dile dolaşmış, aralarındaki telepatik ilişki ve özel yetenekleri sonunda ona parlak bir kariyerin kapılarını açmıştı. Velez Sarsfield'ın altyapısına kabul edilmişti. Ama kulüp, mahalle maçlarının diğer yıldızı, "kankası" Carlos Tevez'i o düzeyde görmemiş, sadece Dario Coronel'i seçmişti. Hayatlarında belki de ilk kez ayrı düşmüşlerdi. Ama Arjantin'de doğup büyüdükleri Fort Apache (Apaçi Kalesi) diye anılan bölgede, habis gölgeler insanın peşini kolay kolay bırakmazdı. Burası başkent Buenos Aires'e sadece yarım saat mesafedeydi belki. Ama çoğu zaman polis bile girmeye cesaret edemezdi. Uyuşturucu ve suç kol gezerdi. Dario da futbol yerine 'karanlık tarafı' seçmiş, kendini çetelerin içinde bulmuş ve işte artık yolun sonuna gelmişti. Teslim olmak, gencecik yaşta hapse düşmektense ölümü seçti. Kısacık hayatında son duyduğu "Teslim ol" diyen polislerin sesleri, son gördüğü ise sirenlerin ışıkları oldu. Ve Dario silahını başına dayayıp tetiği çekti. Tevez'in can dostu artık yoktu. İtalya şampiyonu Juventus'ta bu sezonki formunu, hafta içi Şampiyonlar Ligi yarı finalinde Real Madrid'e karşı da sürdüren, ilk golü hazırlayan şutu çekip, galibiyeti getiren penaltıyı yaptıran sonra da gole çeviren Tevez'in sonu da en yakın arkadaşı ve o bölgenin öğüttüğü Dario'lar gibi olabilirdi. Ama o direndi. Sadece yeteneğine ve futbola odaklandı. Tüm o yokluğa ve sefalete rağmen kendi tabiriyle "kolay yol"dan gitmedi.
"O İZLER BENİ BEN YAPIYOR"
Hiç kolay olmadı tabii. Daha bebekken başlamıştı zorluklarla sınavı. 10 aylıkken yanlışlıkla üzerine döktüğü kaynar su yüzünden iki aya yakın yoğun bakımda yattı. Boynunda ve vücudunda oluşan izleri, yıllar sonra ilk profesyonel takımı Boca Juniors estetik ameliyatla sildirmeyi önerdi, ama Tevez kabul etmedi. "O izler beni ben yapıyor. Bana nereden geldiğimi hatırlatıyor" dedi. Çocukken zar zor bulabildiği bir çift ayakkabıyı, yenileme şansı olmadığı için yıllarca giydi. Ayağı büyüdü, o da zorlayarak ayaklarını soktu. Ayaklarında gelişim sorunları baş gösterdi. Çoğunlukla kırık bir tenis topu ya da bezden yaptıkları topla oynarlardı sokaklarda. Gerçek bir futbol topuyla ilk tanıştığında 11 yaşına gelmişti bile. Oralarda en zor bulunan şey para olduğu için, kuralsız ve ölümüne geçen mahalle maçları da parasına oynanıyordu. Tevez'in yeteneğini bilenler de bu yüzden onu takımlarına almak için birbirleriyle yarışıyordu. Anlayacağınız daha küçük yaşta profesyonel olmuştu. Tevez, içinden çıktığı ve artık bir ilah gibi görüldüğü, bölgenin kaderini değiştirmek için sürekli maddi yardım yolluyor. Kendisi gibi gençlerin hayatlarına dokunmak için futbol sahaları yaptırıyor. Ancak ironiktir, o unutulmuş bölgenin kaderini vaktiyle yine futbol çizmiş. 78 Dünya Kupası'nda askeri dikta, gelen turistler, özellikle de önemli konuklar, başkentte yaşayan fakirleri görmesin diye bu bölgeyi inşa ettirmiş. Ve aslında 25 bin kişi kapasiteli olan bölgede bugün yaklaşık 100 bin kişi yaşıyor. Dolayısıyla da legal iş bulmak çok zor. Suç ve terör ise hayatın sıradan bir parçası... Öyle ki birkaç yıl önce Tevez'in izlerini süren
İngiliz Daily Mail muhabiri, gündüz saatleri olmasına rağmen, yıldız oyuncunun herkeslerce tanınan bir çocukluk arkadaşının eşliğinde gezebilmiş Fort Apache'ı. Carlos Tevez'in büyüdüğü koşulları yine en iyi 31 yaşındaki yıldız oyuncu betimliyor: "Hava karardıktan sonra, pencereden dışarı bakamazdınız. Zira görecekleriniz sizi korkudan öldürebilirdi." Ama o pencerelerini açıp korkularıyla yüzleşmeyi seçti. Ve sonunda dünya çapında bir yıldız olmakla kalmadı, onun çok aşina olduğu zorlukları çeken dünyanın dört bir yanındaki gençlere, çocuklar için ilham kaynağı haline geldi. En iyi dostu Dario'nun aksine 'keşke'lerin 'belki'lerin öznesi değil kendi kaderinin efendisi oldu. Hem oyun tarzı hem de doğup büyüdüğü yerden ötürü verilen lakabıyla 'Apaçi', irade ve azmin karşısında her güçlüğün çaresiz kaldığının yaşayan bir kanıtı...