Yeni gezegen GAFA'dan daha önce bahsetmiştik. Google, Apple, Facebook ve Amazon'dan oluşuyor. GAFA adını teknoloji dünyasının bu dört devinin baş harflerinden alıyor. Şimdilerde 3 buçuk milyar kişi yaşıyor GAFA'da. Dünya nüfusunun yarısına ulaşmış durumdalar. Toplam bütçeleri 300 milyar euro. Teknoloji çağında yaşadığımızın en somut kanıtı olarak görülüyorlar. Ulaştıkları kişi sayısı ve bütçeleri hızla büyümeye devam ediyor. İnternet çılgınlığının geldiği son noktayı çevremizde rahatlıkla görüyoruz. Türkiye, internetin en çok kullanıldığı ülkeler sıralamasında genellikle ilk 5'te yer almıyor. Buna rağmen artık 1 yaşındaki bebeğin de 80 yaşındaki ninenin de elinde akıllı telefon var. Tabii bu durum yeni problemleri beraberinde getiriyor. Sonuçta dijital doğan bir nesil ile televizyonu bile hayatlarında ilk kez gençliklerinde görenler aynı sanal ortamlara takılıyor. Belki hepimizin evinde "Şu telefonu azıcık elinden bırak" veya "Her fotoğrafı paylaşmana gerek yok" gibi sözler artık sadece gençler için söylenmiyor. "Anne bir ara Face'ten çıkarsan yemek yiyelim!" şeklindeki serzenişler de sıkça duyulur oldu.
@Lİ PİLAV VAR MI?
İki farklı neslin yeni bir kültür içindeki çatışmaları şimdilik sert geçiyor. Annesini sosyal ağlarda engelleyenler, babasının arkadaşlık isteğini kabul etmeyenler, sahte hesaplarla çocuklarını takibe alan ebeveynler ve dahası... Ama çok keyifli anılar da yaşanmıyor değil. İnternet dünyasına çabuk adapte olan anne-babaların işi kolay oluyor. Örneğin çocuğunun "Anne; @li pilav var mı?" sorusuna "DM'den attığım Vine'ı izle" veya "Oğlum yemek isteyince ben!" şeklindeki bir caps ile cevap verebiliyor bir anne. Kızına söz geçiremeyen teknoloji düşkünü bir baba, intikamını tabii ki online alıyor. Facebook veya Twitter'daki hesabından kızının en çirkin çocukluk fotoğraflarını paylaşarak evde kimin sözünün geçtiğini kanıtlıyor. Diğer taraftan oğluna öfkelenen anne yapıştırıyor 'beddua'yı: Twitter hesabını patlatırlar inşallah...
KIZI FACE'TE GÖRDÜM
Şimdi gelin, madalyonun diğer yüzüne bakalım. İnternet alemine akmak isteyip henüz beceremeyen veya ortama ayak uydurduğunu düşünen anne babalar ne durumda acaba? Çevremde küçük bir araştırma yaptım. İşte çıkardığım bazı notlar: Bir arkadaşım babasına "Sana Twitter hesabı açalım mı?" diyor. "Açalım kızım. Milletin kiracıları internetten yatırıyormuş parayı. Bizim kiracılar da belki Twitter hesabına yatırırlar. Rahat ederim" cevabını veriyor. Yine ismini veremeyeceğim başka bir tanıdığım işten laptopu ile evine dönüyor. Yemek sonrası kalan işlerini hallediyor. Annesinin "Ne yapıyorsun?" sorusuna "Belgeleri yüklüyorum" cevabını veriyor. Annenin yorumu şahane: "Kızım o kadar yükleme. Çok ağırlaşacak bu bilgisayar. Nasıl taşıyacaksın sonra?" Diğer bir arkadaşımın annesi, eşinden para istiyor. Arkadaşlarıyla güne gideceğini söylüyor. Ama aslında gün kendisindeymiş. Yani paralar onda toplanacak. Eşinden bu durumu saklıyor. Akşam olunca gerçekler ortaya çıkıyor. Karısının Facebook sayfasına bakan eş, "Ellerine sağlık börekler çok güzeldi" yorumlarını görünce uyanıyor duruma. Tabii hemen parasını geri istiyor. Tam bu noktada Facebook'un kadın günlerine girmesinin hayatımıza güzel bir renk kattığını söyleyebiliriz. Anne literatürü ve teknoloji müthiş bir uyum yakaladı. Gelin adayları Facebook'tan belirleniyor artık. "Oğlum günde kızın Face'teki fotoğrafını gösterdiler. Çok güzel. Hem ne güzel şeyler paylaşıyor. Çok hanım hanımcık belli. Önce sen ona arkadaşlık gönder internetten. O da kabul edecekmiş. Anlaşırsanız da yüz yüze buluşursunuz" diye öğütler vermeye başladı anneler. En çok beğeni alan fotoğraflarsa dantel örnekleri veya yemek tarifleri oluyor.
LÜTFEN BUNLARI YAPMAYIN!
Tabii Facebook veya Instagram aynı zamanda arkadaşları çatlatmak için harika bir alan. Ama annelere bazı önerilerim var. Bebeklerinizin, çocuklarınız veya torunlarınızın fotoğraflarını paylaşmayı abartmayın. ABD'deki bir araştırmaya göre anne babalar, beş yaşından önce çocuklarının yaklaşık 973 fotoğrafını paylaşıyor. Yılda yaklaşık 195 fotoğraf yani. Sizi takip eden arkadaşlarınızı bunaltmayın masum çocuklarınızla. Sonra bir de "beğeni" kavgası çıkıyor boş yere. "O benim torunumun fotoğrafını Instagram'da beğenmedi" deyip onlarca yıllık arkadaşına küsenler var. Uzmanlara göre de sosyal ağlar üzerinde çocuklarınızdan şikayet etmeyin veya çocuklarınızı övmeyi bırakın. Ayrıca çocuklarınızın okulu, öğretmeni ve arkadaşları hakkında olumsuz yorumlar yapmayın. Hepsinden önemlisi genç yaştaki çocuklarınızla sosyal ağlar üzerinde arkadaş olmayın. Bırakın sosyal medyada istediği fotoğrafları beğenip, istediği paylaşımları yapsın. Gelelim babalara. Anneler Facebook'ta ne kadar aktifse babalar da bir o kadar Twitter'da var. Daha çok siyasi konulara değiniyorlar. Kendilerince yorumlar yapıyorlar. Ama bazı durumlarda o kadar aşırıya kaçıyorlar ki, çocuklarını zor durumda bırakabiliyorlar. Dahası kendileri istediklerini yazıyor, ama çocuklarının Twitter'daki paylaşımlarına sürekli karışıyorlar. Hal böyle olunca çocuklar da çareyi babalarıyla Twitter'daki takipleşmelerini sonlandırmakta buluyor.