Bundan
tam 60 yıl önce bugün, İstanbul'da trajik olaylar yaşandı. Öz be öz İstanbullu olan Rum kökenli Türk vatandaşları 6 Eylül 1955'te akıllarının ucundan bile geçiremeyecekleri bir saldırıya uğradı. Sonradan Türk ajanı oldukları anlaşılan kişiler, Selanik'te Atatürk'ün doğduğu eve bir bomba koymuş, bu korkunç eylemin Yunanlılar tarafından yapıldığı bir gün öncesinden yayılmış ve kabak Yunanlarla eş tutulan İstanbul'daki Rumların başında patlamıştı. O dönemlerde değil internet, televizyon bile olmadığından 6-7 Eylül'de İstanbul sokaklarında yaşanan feci olaylar gazetelerin ve görgü tanıklarının sayesinde zaman içinde tüm dünyaya duyuruldu ve büyük yankılar uyandırdı. 6-7 Eylül olayları konusunda birçok şey yazıldı, çizildi, kitapları, filmleri çıktı, araştırmalar ve öz eleştiriler yapıldı. O dramatik günleri yaşayanların çoğu artık hayatta değil. Bugün için 70'ine merdiven dayayanlar, o günlerde 10 yaşına yeni basmıştı... Yani o çocukların 48 saat boyunca yaşanan o korkunç olaylarla ilgili akıllarında kalan tek şey, anne ve babalarının gözlerinde gördükleri korku dolu ifadelerdi... 6-7 Eylül olayları, Türkiye'de ancak 2005'te halk tarafından idrak edildi. 50 yıl boyuca hasıraltı edilmeye çalışılan bu olayların Rum kökenli Türk vatandaşlarında bıraktığı izler son derece derin. Oysa bu acı olaylar Türk halkının ezici bir çoğunluğu tarafından bilinmezdi bile.
HEP İSTANBULLU KALDILAR
Bu olaylardan sonra öz be öz İstanbullu olan Türk vatandaşı Rumların azar azar ülkeyi terk ederek dünyanın her bir yanına dağılmalarıyla İstanbul'un çok kültürlülüğünü oluşturan mozaik taşları dökülmeye başladı. Aynı dili ve dini paylaştıkları için çoğu Yunanistan'a göç eden Rum vatandaşlar, ölünceye dek hep İstanbul hasreti çektiler. Hep kendi aralarında yaşar; yemek, müzik, eğlence, cenaze, kız alıp verme adetlerini, Beyoğlu'ndaki kibarlıklarını ve kabadayılıklarını yarı Türkçe yarı Rumca kelimelerle anlatırlardı. İstanbul'u hiç görmeyen onların çocukları da anne babalarının İstanbullu olmuş olmasından gurur duyar. Adetlerini ve yaşam tarzlarını aynen anne-babaları, dede ve nineleri gibi sürdürürler. Son yıllarda Türk-Yunan ilişkilerinin düzelmesiyle, 6-7 Eylül olaylarından sonra İstanbul'u terk etmeye başlayan Türk vatandaşı Rumların çocukları ve torunları baba ocağı olarak belledikleri İstanbul'u en çok ziyaret edenler arasında. 6-7 Eylül olaylarından sonra patlak veren Kıbrıs olayları süresince de yolda Rumca konuşanlara ters ters bakıldığı, omuz atıldığı günlerin geride kalmış olmasından ve diğer diller gibi Rumcanın da artık ulu orta özgürce konuşuluyor olmasından en büyük mutluluğu duyacaklar artık hayatta değil. 60 yıldan sonra akla gelen o acı, akıl almaz, mantık dışı, feci olayları yaşayan aile reislerine yapılan bu haksızlık, son yıllarda yapılan öz eleştireler sayesinde en azından yeni kuşakların bir ders çıkarmasını sağlıyor.