Esed
rejiminin Bayırbucak Türkmen bölgesine Rusya'nın desteğiyle sürdürdüğü kara harekatı yeni bir insanlık dramının ortaya çıkmasına neden oldu. Bombalardan kaçan yaklaşık 2 bin 500 Türkmen, bir gece yarısı yollara düştü. Yanlarına hiçbir şey alamadan köylerini evlerini terk etmek
zorunda kalan binlerce kişi kilometrelerce yol yürüyüp Türkiye sınırındaki güvenli bölgelere ulaştı. Yaşanan onca acıya, onca zulme karşı vatanlarından ayrılmak istemeyen Türkmenler, Türkiye'ye gelmek yerine sınırın sıfır noktasında bulunan bölgelerde yeni bir hayata başladı. Kendi vatanlarında vatansız kalan binlerce kişi ya Türkmen Dağı eteklerinde kurulan Yamadi Kampı'na yerleşti ya da kamp çevresinde zeytin ağaçlarının altına kendilerine derme çatma kulübeler yaptı.
ELEKTRİK YOK, SU YOK
Bu kurulan yerleşimlerin asıl sakinleri kadın ve çocuk. Çünkü ailelerini bu güvenli bölgelere bırakan erkekler köylerine döndü ve Türkmen savaşçılara katıldı. Pazar SABAH, Bayırbucak Türkmenlerinin kalesi Türkmen Dağı'na gitti. Çadırların arasında aç susuz yaşam savaşı veren Türkmen ailelerle görüştü, vatanlarını savunan Türkmen savaşçıların acı dolu hikayelerini dinledi. Yamadi Kampı: Elektrik yok, su yok. Çadırların arasında yalın ayak oynayan çocuklar. Ormandan topladıkları odunlarla yaktıkları ateş başında ısınmaya çalışan insanlar. AFAD ve Türk Kızılayı tarafından dağıtılan çorba ve ekmeklerle karınların doyurmaya çalışan Türkmenler. Savaştan kaçan 8 bin Türkmen ve Arap'ın şimdilik son durağı. 800 yıldır Türkmen Dağları'nda yaşayan Bayırbucak Türkmenlerinin yeni vatanı.
TÜRKMEN NİNE ERDOĞAN'A SESLENDİ
BİNLERCE TÜRKMEN EVSİZ
Esed rejiminin Türkmen Dağı'na bombalar yağdırmaya başlaması binlerce Türkmeni evsiz bıraktı. Çocuk çocuk genç yaşlı demeden yollara düşen Türkmenler sınırın sıfır noktasında kurulan Yamadi Kampı'na yerleşti. Son bir hafta içerisinde Yamadi Kampı'na yaklaşık 2 bin 500 Türkmen geldi. Devam eden göç dalgası yüzünden yeni kurulacak çadırlar için kampta genişletme çalışmaları devam ediyor. Kampa gelen Türkmenler bir yandan çadırlarını kurmaya çalışırken bir yandan da geride bıraktıkları için gözyaşları dökmeye devam ediyor. Evlerini, köylerini sevdiklerini kaybeden Türkmenlerin yeni bir hayat için geldikleri Yamadi kampındaki birbirinden acılı hikayeleri yürekleri burkuyor.
TÜRKMEN DAĞI BOMBARDIMAN ALTINDA
SAVAŞIN İZİ YÜZÜNDE
Her savaşta olduğu gibi Türkmen Dağı'nda yaşanan savaşın da en büyük mağduru çocuklar. Oyun oynama, okula gitme çağındaki binlerce çocuğun sesleri Yamadi Kampı'nda her dakika yankılanıyor. Kimi düşen bombalardan yaralanmış, kimi annesi, kimi babasını hepsi doğdukları evi kaybetmiş çocuklar bunlar. Evlerinin yakınına isabet eden bomba nedeniyle yüzünden yaralanan 5 yaşındaki Cene de, savaşın acısını küçük yaşta öğrenen binlerce Suriyeli çocuktan biri. Cene yaralandıktan sonra Türkmen Dağı'ndaki Avanlı köyünden çıkma kararı aldıklarını söyleyen Anne Amel Molla, "Kundaktaki bebeklerin üstüne bomba attılar. Çocuğum yüzünden yaralandı. Evimiz yıkıldı. Herkes gibi biz de yollara düştük. Vatansız, topraksız kaldık. Burası bizim evimiz, biz buraları bırakmak istemiyoruz" diyor.
İŞTE RUSLARIN VURDUĞU TÜRKMEN KÖYLERİ!
DAĞIN ÖTEKİ YÜZÜ
Yamadi
Kampı'nda kadınlar ve çocuklar büyük bir insanlık dramı yaşarken Türkmen Dağı'nın öteki yüzünde erkekler zor şartlar altında cephelerde vatanlarını savunmak için savaşıyor. Havadan, denizden ve karadan her gün bombalanan Türkmen Dağı'ndaki siperlerde 7'den 70'e her yaştan erkek, canları pahasına topraklarını savunuyor.
TÜRKMEN DAĞI ÇANAKKALE'DİR
Türkmen Dağı'nda savaşan erkeklerin hepsinin ayrı bir hikayesi var. Savaştan önce çiftçilik, hayvancılık, araba tamirciliği gibi işler yapan erkekler savaşın başlamasıyla birlikte topraklarını savunmak için ellerine silah almış. Ailelerini güvenli bölgelere bıraktıktan sonra cephelere gelen erkekler, Çanakkale Savaşı'na benzettikleri mücadeleleri için savaşıyor.
"BURADA DOĞDUK, BURADA ÖLECEĞİZ"
Erkeklerin çoğu savaşta öldüğü ya da cephelerde savaştığı için Yamadı Kampı'nın büyük bir çoğunluğu kadınlardan oluşuyor. Çadırların başında bekleyen, çocuklarına hem babalık hem annelik yapan, gözyaşları eksik olmayan büyük acılar çekmiş kadınlar. Henüz beş gün önce Yamadi'ye gelen Hani Hamiş, "Suriye'de savaşın başladığı ilk günden beri 20'den fazla akrabamı kaybettim. Kardeşlerim öldü, dayılarım öldü. Çocuklarım ölsün istemiyorum. Dört yaşında bir kızım var. Hamileyim. Köyümüz bombalandığı için çıkmak zorunda kaldım. Burada elektik yok, su yok. Türkiye'ye gitmek istemiyoruz. Gidersek geri dönemeyiz. Giden hiç kimse geri dönmedi. Biz Türkmen Dağı'nda doğduk, Türkmen Dağı'nda öleceğiz. Vatanımızı bırakmayacağız" diye konuştu.
GÜZEL GÜNLER İÇİN SAVAŞIYORUZ
Ahmed Molla. 56 yaşında. Üç yıl dört aydır Türkmen Dağı'nda savaşıyor. Molla, gibi yaşı 50'nin üzerinde onlarca savaşçı Türkmen Dağı'nı savunuyor. Çocuklarını Türkiye'ye gönderen Ahmed Molla, onu bu yaşında cepheye getiren nedenleri anlatıyor: "Hayattaki en güzel şey hürriyettir. Biz hürriyetimiz için, özgürlüğümüz için savaşıyoruz. Güzelce yaşayacağımız günler için savaşıyoruz. Son günlerde artan saldırılar belimizi büktü. Uçağa, füzelere karşı bir şey yapamıyoruz ama savaşmaya devam edeceğiz. Kazanana kadar, bu topraklara huzuru getirene kadar savaşacağız."
15 YAŞINDAKİ SAVAŞÇI
Türkmen Dağı'nın en küçük savaşçılarından biri Eymen. Henüz 15 yaşında. Elindeki silah neredeyse kendisi kadar... Annesi ve kız kardeşleri Yamadi Kampı'nda, o ise babası ve erkek kardeşleriyle birlikte Türkmen Dağı'nda savaşıyor. Yaşı küçük olduğu için cepheye gitmiyor. Elinde silah siperlerde gözcülük yapıyor. Neden savaştığı sorusuna vatan için cevabını veren Eymen, "Herkes gitti. Bayırbucak kimsesiz kaldı. Kimi Türkiye'de, kimi kamplarda. Buralarda savaşacak insana ihtiyaç vardı. Bende o yüzden buradayım" dedi.