Michael
Jordan, Carl Lewis, Michael Phelps, Sergey Bubka, Usain Bolt, Justin Gatlin, Renaud Lavillenie, Naim Süleymanoğlu... Rekorlarıyla tarihe damga vuran bu sporcuları izlerken, insanın aklına, 'Bu rekorlar daha ne kadar geliştirilebilir' sorusu takılıyor. Başta atletizm ve yüzme olmak üzere çeşitli spor dallarında kırılan rekorlar için uzmanlar, daha biyolojik sınıra gelinmediğini, 2028 yılında 100 metrenin 9.34, bu derecenin 2100'lü yıllarda ise 9.15 saniyelere kadar inebileceğini belirtiyor. Uzmanlara göre Bolt'un, 2009'daki 09.58'lik rekorunu 2015 yılında kırılması bekleniyordu. Ancak Bolt tahminleri bozdu. Bu sorulara yanıt almak için Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri ve Teknolojisi Bölümü kurucularından, Spor Bilimleri Derneği kurucu eski başkanı Prof. Dr. Caner Açıkada ile konuştuk. Geçen yıl Hacettepe'den emekli olarak, davet aldığı Indiana Üniversitesi Kinesyoloji Bölümü Uygulamalı Spor Bilimleri Yüksek Lisans Programı'nı geliştirmek üzere Amerika'ya yerleşen Caner Açıkada rekorların gelişeceğini düşünüyor.
- Sporcunun biyolojik yapısı rekorunda ne kadar etkili?
- İnsanoğlunun biyolojik yapısı, yaşam biçimindeki büyük değişim ve modern hareketsiz yaşam; birçok hareketle ilgili genleri pasifleştirir. Her gün yenileri eklenen farklı antrenman yöntemleri ile bizden sonra gelen nesiller, farklı biyolojik sınırlara ulaşacaktır. Henüz bilmediğimiz bir biyolojik sınırımız ve buna bağlı olarak da performans sınırımız var. Ancak henüz biyolojik sınıra ulaşmış değiliz.
- Sporcuda genetik özellikler ile fiziksel yapının rolü nedir?
- Hemen hemen birçok spor dalı belli bir fizik yapı ve morfolojik özellikler gerektirir. Özellikle 100 metre, maraton, orta-uzun mesafe koşular, yüzme, atlama ve kuvvet sporları gibi sporlar, hem zamana karşı üretilebilen hareket enerjisi, hem de mekanik avantaj yönünden belli bir fizik yapısı (boy, kol, bacak uzunluk ve oranları), üretilen güç yönlerinden kas özelliğine sahip olunması zorunludur.
- Biraz açar mısınız?
- Bir sprinter uzun ve çabuk adımlara sahip olmalı. Ayağının yerde kaldığı 80-100 mili saniye gibi kısa sürede yere çok büyük kuvvet uygulayabilmelidir ki hızlı koşabilsin. Bunu yapabilmesi için normal insanlardan daha farklı sinir ağı ve kas lifi yapısına sahip olmalıdır. Bu yapı yoksa, dünya rekoru kıracak sprinter özelliği ve performansı sergilemesi mümkün değil. Dayanıklılık sporcusunun da, büyük bir kalp, dayanıklılık temelli kas lifi yapısı ve yüksek miktarda oksijen kullanma potansiyeli sergileyen genetik özellikleri olmalı. Aksi halde, sporcu koşu kayağı, yürüyüş ve ortauzun mesafe koşularında başarılı olamaz. Bir yüksek atlayıcının, engelcinin, voleybolcunun ve basketbolcunun uzun boylu olması beklenir. Kısa boylu bir yüksekçi veya engelcinin başarılı olması çok düşük olasılık. Bu nedenle, dünya klası yüzücülerin hemen hemen hepsi uzun boylu, uzun el ve ayaklıdır. Bu kişiler aynı zamanda uygun kas ve sinir yapısı ile de donatılmışlardır. Daha hafif olimpik halter kategorilerinde, haltercinin uzun boylu ve ince yapılı olması beklenmez. Kısa boylu, iri kemik yapılı ve yüksek ağırlıkları hızlı bir şekilde kaldırmaya uygun kas yapısına sahip olması gerekir. Süleyman Naimoğlu ve Halil Mutlu, adeta bu iş için doğmuş.
BOLT'UN REKORU HESAPLARI BOZDU
- Usain Bolt Berlin'de 09.58'lik bir rekor kırdı. İnsan vücudunun bir sınırı var mıdır?
- Usain Bolt'un rekoru 100 metre performansı açısından beklenmeyen bir sıçramadır. Bolt, fizik yapısı, adım uzunluğu, adım frekansı, kas yapısı ve diğer morfolojik özellikleri bakımından bugüne kadar bir sprinterda bir arada görmediğimiz özellikleri barındırıyor. Rekoru kırdığı koşusu incelendiğinde; son 10 metrede yarışı açık ara kazandığını fark edip performansını biraz düşürdü. Bu da 100 m. derecesinin ya kendisi ya da kendisine benzer özellikler sergileyen bir başka sprinter tarafından kırılabileceğini gösteriyor.
- 100 metrede koşulan bu derece daha aşağılara iner mi?
- Evet, inecektir. Bolt'un koştuğu rekorun 2035 yılından sonra koşulması beklenirken, şimdi koşuldu. Bilim mantığıyla, 100 metre rekorunun gelişmeye devam edeceğini söyleyebiliriz. Biyolojik sınır olarak rekorların, her branş için bir yerde duracağını bilmeliyiz. Ancak birçok spor dalında, daha durma noktasına gelmedik.
- Biraz daha somutlaştırabilir misiniz?
- Şu anki performans gelişim varsayımlarından hareketle, 100 metre rekorunun bir çalışmaya göre 2028 yılında yaklaşık 9.34 saniyede koşulacağı öngörülüyor. Yine bir başka çalışma da bu derecenin 2100'lü yıllarda 9.15 saniyelere kadar inebileceğini öngörüyor. Bu değer yaklaşık rekorun yüzde 4.49 oranında iyileşmesi demek. Yüzmede, 1500 metre için 2028'de 3:14.70 dakika olması beklenirken bunun 2100'den sonra 3:05.7 dakikaya inmesi bekleniyor. Yani yüzde 4.63 oranında bir gelişme söz konusu. Aynı şekilde 5 bin metre için 11:51.90 ve 11:22.9 dakika (yüzde 4.22 gelişme), 10 bin metre için 24:31.00 ve 24:04.6 dakika (yüzde 1.8'lik gelişme) bekleniyor. Maraton için bir kaynak 2028 yılında 1:53.13 beklerken bir başka kaynak 2050 yılında 1:56.35 saat gibi bir koşu zamanı beklemekte. Bunların hepsi matematik modellemelerle ortaya atılmış tahminlerdir. Ortaya atıldıkları anda bile dikkate alamadıkları etkenler olmuştur. Bolt'un kırdığı rekorda bizim tahmin edemediğimiz etkenler olduğu gibi.
- Pekin'deki Atletizm Dünya Şampiyonası'nda İngiliz kadın heptatloncu, önceki yıl doğum yaptı bu yıl şampiyon oldu. Bu büyük bir başarı değil mi?
- Kolay bir şey değil. Şampiyonaya kadar sürdürebildiği antrenman düzeyi ve kalitesi, başarıda en büyük paya sahip. Doğum, Doğu Alman Spor Enstitüsü ve sporcuları döneminden bu yana konuşulan konulardan birisidir. Öne sürülen varsayımlardan birisi; hamilelikte veya hemen doğum sonrası yüksek seyreden bir çok hormonun antrenmana da iyi cevap vermesi ve antrenmanlılık düzeyini olumlu etkileyen özelliklerden birisi olduğunun kabul edilmesidir. Ancak kanıtlanmamıştır.
- Michael Jordan, Michael Phelps, Usain Bolt, Justin Gatlin gibi sporcular sınırları zorluyor. Bunun faktörleri nelerdir?
- Ülkenin spor ortamı ve spor kültürü bu sporcuların çıkmasındaki en önemli etken. Bolt'un Jamaika'dan çıkması tesadüf değil. Atletizm ve özellikle sprint Jamaika'nın bir numaralı sporudur. Jamaika güneşli bir ülke. Plajlarında hayata geçirdiği Uzun Süreli Sporcu Gelişim Programı içerisinde plaj yarışmaları ile farklı yaş gruplarını teşvik ettiği spor kültürüne sahip. 60'lı yıllardan bu yana olimpiyat oyunlarında, her bayrak finalinde Jamaikalı sprinterler yarışmışlar ve uzun bir sprint geleneği geliştirmişlerdir. Amerika da, spor kültürü ve geleneği yönünden eşsiz ülkelerden birisi. Burada sporun ağırlığı, okullar ve üniversiteler üzerine dayanır. ABD'de üniversite eğitimi almak isteyen bir gencin üç seçeneği vardır; baba bursu, askere yazılıp okumak veya spor bursu. ABD, dünyada en fazla yüzme havuzuna sahip ülkeler arasında. Havuzların büyük çoğunluğu ise okullarda. ABD'de, 16 yaş ve üzerinde 130,6 milyon kişi yani nüfusun yüzde 61,3'ü yüzme sporuyla ilgileniyor.
- Başka hangi ülkeler öne çıkıyor?
- Başarılı ülkelerden birisi de Hollanda. Sürat pateni konusunda iddialılar. Dünyadaki sürat pateni tesislerinin üçte biri Hollanda'da.
TEKNİK GEREKLİ AMA YETERLİ DEĞİL
Sporcu psikoloğu Arda Coşkun, sporcunun psikolojik olarak zinde ve hazır olmaması durumunda teknik- fizik-taktik alanlarında ne kadar iyi olursa olsun vasat bir performansın kaçınılmazlığına vurgu yapıyor: "Her şey teknik olarak mümkün olsaydı her ligde birkaç tane Barselona takımı olurdu. Günümüzde spor biliminin geldiği noktada üst düzey sporcuların antrenman metotları yaklaşık olarak birbirleriyle aynı. Özellikle olimpik sporcuların teknik ve fiziksel hazırlıklarında büyük farklar yok. Şampiyon sporcuyu diğerlerinden ayıran en önemli faktör, psikolojik hazırlıktır. Ülkemizde spor psikolojisi ne yazık ki yeni yeni tanınan bir alan. Ülkemizde bize ulaşıp destek alan sporcu sayısı ne yazık ki az." Coşkun'a göre, sporun ve olimpiyat ruhunun temelinde insanın kendi sınırlarını aşması yatarken; bu noktada aslında zihinsel sınırların aşılması önemli. Üstün bir fiziksel performans için zayıf bir zihinsel yapının yeterli gelmeyeceği görüşündeki Coşkun, bu noktada Bolt ve Gatlin'i örnek veriyor: "Bu sezon yaptığı derecelerle sezonun en formda atleti olan Justin Gatlin belki de ilk defa Bolt'a karşı psikolojik avantajı eline geçirmişti ve Dünya Şampiyonluğu'yla kimseyi şaşırtmayacaktı. Peki Bolt'u formsuz olmasına rağmen Dünya Şampiyonu yapan faktör neydi? Kesinlikle psikolojik form ve güç. Yarışın son bölümünde Bolt'un güveni yanında Gatlin'in bu baskıyı kaldıramayarak, yaptığı basit hatayı görürsünüz. Buradaki gibi, psikolojik faktörler bir sporcuyu, Dünya Şampiyonu yapıp tarihe yazarken, diğerini hayal kırıklığına uğratabiliyor."
SPORCUNUN FİZİKİ YAPISI, REKORDA BELİRLEYİCİDİR
Atletizm Uzmanı, Atletizm Federasyonu Eski Başkanı Nejat Kök de, atletizmdeki rekorlarda, insan sınırını kestirmenin zor olduğu ancak bu noktada bir atletin fiziki yapısının belirleyici olacağı görüşünde. Dünyanın en çok konuştuğu sprinter Bolt ile yine tarihi rekorlara imza atan Carl Lewis'i örnek gösteren Kök, "İki sprinterın da, hem boyu hem de bacakları çok uzun. Yani bir sürat söz konusu. Dolayısıyla adım uzunluğu da çok güçlü. Adım sıklığı ve adım gücüyle koştuğu için rekorunu geliştirebiliyor. Ancak mevcut görüntüde Bolt ve Gatlin dışında bu rekoru geliştirebilecek erkek sprinter gözükmüyor" diyor. Bolt'la aynı vücut yapısına sahip bir atletin Bolt'un 09.58'lik rekorunu kırabileceğini fakat 8.00 saniye gibi bir dereceye düşemeyeceğini savunan Kök, koşulan alanın yüksekliğinin de koşu zamanını etkilediğini söylüyor: "Özellikle 2 bin metre yükseklikte kısa mesafe koşucuları olumlu etkilenebilir. Buna arkadan esen 2 s/m'lik bir rüzgar da eklenirse rekor geliştirilebilir."