Geçtiğimiz
haftaya ünlü yönetmen Sinan Çetin'in oğlu Rüzgar Çetin'in Beşiktaş'ta yaptığı trafik kazası damgasını vurdu. Meydana gelen kazada Rüzgar Çetin'in aracı polis otosuna çarptı, bir polis yaralanırken bir polis de şehit olmuştu. Yapılan alkol kontrolünde Çetin'in 0.9 promil alkollü olduğu belirlendi. Çetin savunmasında "Orta şeride girmek için manevra yaptım. O sırada araç kaydı" demişti. Çetin'in kanındaki alkol oranı yasal sınırın üstündeydi. Tüm bunlar alkollü trafik kazalarını yeniden gündeme getirdi. 2015 yılı içerisinde Türkiye genelinde alkollü araç kullanan sürücülerin yaralamaya ya da ölüme sebebiyet verdikleri toplam kaza sayısı göz ardı edilmeyecek kadar fazla... 2 bin 198 kaza geçtiğimiz yıl alkollü sürücüler tarafından gerçekleştirilmiş... Dünya Sağlık Örgütü'nün aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 30 ülkede yaptığı araştırmalara göre dünyada tecavüzlerin yüzde 50'si, aile içi kavga ve geçimsizliklerin yüzde 70'i, şiddet olaylarının yüzde 50'si, ölümcül trafik kazalarının ise yüzde 65'inde en etkili unsur alkol. Türkiye'de ise ölümlü trafik kazalarının yaklaşık yüzde 55'inde alkolün etkili olduğu saptanmış. İstanbul'daki ölümlü trafik kazalarında 2015'in son ayına baktığımızda yedi kişinin öldüğü bilgisine ulaşıyoruz. Ancak bu sayı olay yerinde hayatını kaybedenlerden oluşuyor. Oysa ambulansta ya da hastanede hayatını kaybedenler bu sayıya dahil değil. Bilimsel araştırmalara göre araç kullanacak kişiler için güvenli alkol limiti yok. Kısacası ülkelerin belirlediği trafik cezalarının altında kalan limitlerin yasal olarak bir yaptırımı olmamasına rağmen sürücülük için güvenli olmadığı ispatlanmış. Genel olarak araştırmalar 0.2 promil düzeyinden itibaren alkol düzeyi arttıkça sürücülük becerilerinin olumsuz etkilendiğini gösteriyor. Zaten bazı ülkelerde alkollü araç kullanma sınırı 0.2 promil olarak kabul ediliyor. Peki ama Türkiye'de bu limit ne kadar? Ticari araç sürücüleri ve kamu hizmetinde çalışan sürücülerin alkollü olarak trafiğe çıkmaları tümüyle yasak. Diğer sürücüler içinse bu sınır 0.50 promil olarak belirlenmiş.
EHLİYETLERE EL KONUYOR
Alkollü araç kullanımını engellemek için her yıl cezalar da artıyor. 2016 yılı itibariyle ilk kez alkollü yakalanan sürücüye 844 TL, ikinci kez alkollü yakalanan sürücüye 1058 TL ve üçüncü kez alkollü yakalanan sürücüyse 1698 TL para cezası yazılıyor.
Pro f. Dr. Ziya MoCan
Sinirlendiriyor konuşturuyor
"Alkolün her organa farklı bir etkisi var. Akut etkisi en başta beyne oluyor. Reflekslerde zayıflama yapıyor ve konsantrasyonda azalmaya yol açıyor. Bu da dikkat isteyen işlerde özellikle şoförlerde zararları ortaya çıkıyor. Refleksler azalınca trafik kazalarında artma oluyor. Bir diğer akut etkisi de logore yapması. Yani çok konuşmaya neden oluyor. Keyiften konuşmuyor. Anlamsız konuşmalar da ortaya çıkıyor. Konuşma fazlalaşınca da sürücünün dikkati dağılıyor. Görme netliğinde de azalma oluyor. Bu kandaki şekerin ve kan yoğunluğunun artmasına bağlı olarak meydana geliyor. Tüm bunlar akut dönemdeki etkileri. Bir de alkol alanlarda sinirsel patlamalar oluyor. Trafikte çok kolay kızabiliyorlar, kolayca sinir krizine girip fazla reaksiyon verebiliyorlar."
Alkolün vücut ve davranışlara olan etkisi
0.2 promil: Ruh halinin değişmesi, vücut ısısında hafif yükselme, davranışlar üzerindeki kontrolün azalması 0.5 promil: Belirgin bir gevşeme, dikkatin azalması, koordinasyon ve muhakeme bozukluğunun başlaması 0.8 promil: Koordinasyon, algı ve muhakemede belirgin bozulma, tepki zamanının, kendini kontrol etme becerisinin zarar görmesi 1 promil: Sarhoşluk belirtileri, muhtemel mahcup edici davranışlar, bir an neşeli bir an üzgün olmak gibi ruh halinde değişkenlikler oluşması 1.5 promil: Ayakta durma, yürüme ve konuşmada güçlük çekme, denge ve koordinasyonun kaybedilmesi, belirgin olarak sarhoşluk hali 2 promil: Ağrı ve diğer fiziksel duyumların azalması, ağlama ve gülme arasında gidip gelmek gibi belirgin duygusal tutarsızlıkların oluşması 3 promil: Reflekslerin azalması, bilinçte bulanıklık, pek çok kişide bilinç kaybının oluşması
Kahveyle vücuttan alkol atılmaz
Halk arasındaki en büyük yanlışlardan biri de kahveyle vücuttan alkolün atılacağı ya da etkilerinin azalacağının düşünülmesi. Uzmanlar, kahve içerek ya da kestirerek alkolün vücuttan atılamayacağını söylüyor. Bunun için karaciğerin çalışması yani zaman geçmesi gerekiyor. Alkolün vücuttan atılması için hücrelerde yakılması gerekiyor. Bu da kişinin kilosu, karaciğerinin büyüklüğü ve genel sağlık durumuna göre değişebiliyor. Vücudunda altı litre kan bulunduğunu varsaydığımız bir kişinin kan dolaşımına üç gram alkol karıştığında yasal sınıra çok yaklaşmış oluyor. Oysa yetkililer genelde alkol oranı düşük olan bira ve şarap içen sürücülerin "Bir şey olmaz" diye trafiğe çıktığını ama yasal sınırı geçmiş olduklarını söylüyor.