MIke Carson The Manager kitabında "Her teknik adam takımında parmak izlerini bırakır" der... Modern futbolda üst düzey teknik direktörler sadece takımlarında değil, taraftarlarında ve hayranlarında da bırakıyor artık parmak izlerini. Ve her futbol tutkununun favori hocası, aslında kendi tarzı, hayata bakışı ve kimliği hakkında da ipuçları veriyor. İşte yaşayan en büyük futbol adamlarından bazıları ve sevenleri arasındaki bazı bağlantı noktaları:
Pep Guardiola
İdealistlerin kahramanı
32 dakika... Futbol dışında bir konuya en fazla 32 dakika odaklanabiliyor Katalan hoca. Yarım saatlik sohbetin sonunda sizden ve sohbetten kopuyor bir anda. Futbola kayıyor yeniden aklı. Bakışları yön değiştiriyor. İşte o an anlıyorsunuz ki artık bir sonraki maçı, rakibin zaaflarını ya da sağ bekte kimi oynatacağını düşünüyor. Futbol onun için bir meslekten çok daha öte bir şey. Bir tutku, bir yaşam tarzı. Ve pek çoklarına göre dünyanın yaşayan en büyük hocası Guardiola ise sizin tercihiniz, siz de muhtemelen yaptığınız her işte onun kadar detaycı ve mükemmeliyetçisiniz... Tıpkı Guardiola gibi sizin için de en az sonuçlar kadar hedefe hangi yolla ulaşacağınız da önemli. Hayatta en çok kafa yorduğunuz soru "Nasıl"sa, akıl oyunlarından ve denenmemişi denemekten hoşlanıyorsanız, idealist bir yapınız varsa, Guardiola'dır muhtemelen sizin seçiminiz...
Diego Simeone
Savaşmadan asla
Onun futbol felsefesi, oyuncularına soyunma odasına verdiği mesajda yatıyor. "Yenileceksiniz bile cesedinizi çiğnemek zorunda kalsınlar" diyor. Her sezon yeni bir peri masalına imza attığı Atletico Madrid'de, yarıştığı rakiplerinin çok gerisinde kalan ekonomik gücüne rağmen, ekmeğini taştan çıkaran takımlar yaratıyor. Daha güçlüyü, daha zengini alt etmek için onlara sahayı hem taktiksel hem de psikolojik olarak dar ediyor. Talebeleri her topa aç kurtlar gibi saldırıyor. Bireyselliğin gücüne değil ekip çalışmasına ve dayanışmaya inanıyor. Siz de bu hayatta ideal bir takım oyuncusuysanız, zorluklardan yılmak bir tarafa onlarla motive oluyorsanız, sizin en favori hocanız Simeone demektir. Mücadeleden vazgeçmeyen, pes etmeyen, kendindeki eksikleri hırs ve çabayla kapatan bir insansanız, Simeone'yi neden sevdiğiniz daha net anlaşılır.
Jürgen Klopp
Eğlenceli ve karizmatik
Kısa süreye sığdırdığı başarıları, heyecan verici oyun anlayışı kadar kendine has eğlenceli, sıra dışı ve nüktedan tarzıyla milyonlarca hayran kazandı Alman hoca. Yüksek egolar diyarı günümüz futbol dünyasının alıştığı şöhretlerden çok farklı... Tüm karizmasına ve o parlak CV'sine rağmen, kaybettiği bir Şampiyonlar Ligi maçı sonrası, eli arkasında stattan çıkıp sokakta bir başına yürüyecek kadar sade ve alçakgönüllü bir adam aslında. Kazanmayı çok seviyor elbet. Nitekim saha kenarında kendinden geçiyor adeta. Ama kaybetmeyi de bir o kadar biliyor. Ve şayet Klopp ise en favori hocanız, siz de biraz hiperaktif, hatalarıyla yüzleşebilen, kendisiyle barışık hatta kendiyle dalga geçebilecek kadar olgun, yaptığı işe şevkle bağlı ama kazanmayı bir fetiş haline getirmemiş bir karaktersiniz. Ve muhtemelen, sizinle zaman geçirmek isteyen insanlarla dolup taşıyordur çevreniz.