Bir
orman kolay oluşmuyor. Yok olması ise sadece birkaç saat! Daha geçtiğimiz günlerde binlerce hektar ormanımız gözlerimizin önünde cayır cayır yandı. Kırmızı alevler adeta yüreğimizi de sardı. Ancak sadece üzülmek oksijen depolarımızı geri getirmeye yetmiyor. Daha fazlasını yapıp, kendi maddi ve manevi çabaları ile binlerce ağaç dikenler de var. Ormanlar için çeşitli kampanyalar başlatanların sayısı az değil. Birçok kişi de bazı sivil toplum kuruluşları, vakıflarla işbirliği yapıyor. Ege Orman Vakfı da bunlardan biri. Kimi yeşili ve ormanı çok sevdiği için, kimi hastalık nedeniyle kaybettiği çocuğunun adını yaşatmak için, kimi ise bazı konulara hassasiyeti artırmak için binlerce fidanı doğayla buluşturmuş. 30 yaşında olan da var 100 yaşında olan da... Çiftçi olan da var diş hekimi olan da... Birkaç ev ya da araba almak yerine onlar tercihi doğadan yana kullanmış. İşte o doğa elçileri...
HÜSEYİN AYDIN (EMEKLİ):
Mülk değil orman yaptım
"Bursa Keles'te yaşıyorum, 77 yaşındayım. İki çocuk, beş torun sahibiyim. Ormancılık da yaptım, şimdi emekliyim. Ağaç ve ormanları çok seviyorum. Bir ağaç dikerken adeta içim, gönlüm seviniyor, coşuyor. Çok mutlu oluyorum. Evimin etrafındaki yaklaşık beş dönümlük tapulu arazimi ormana çevirdim. Binin üzerinde ağaç var. Yaklaşık 30 yıldır ağaç dikiyorum, bakımlarını yapıyorum. Kendi imkânlarımla oluşturduğum ormanım, çam, servi ve meşe ağaçlarından oluşuyor. Kimseden destek almadım. Bugüne kadar buraya harcadığım parayla üç dört ev alabilirdim. Çocuklarım da, karışmıyor bana, 'Nasıl istiyorsan öyle yap' diyorlar."
GÜVENÇ BARDAKÇI (SİGORTACI):
Kızımız doğaya emanet
"İlk çocuğumuz, kızımız Nisan'ı No Cure denilen ve tedavisi olmayan bir hastalık nedeniyle mayıs ayında kaybettik. Nisan ilk ve tek çocuğumuzdu. Ben ve eşim Merve, şu anda ne kadar iyi olunabilirse o kadar iyiyiz. Gelinen sonuca ilişkin yapılabilecek hiçbir şey yoktu. İşte Biz de Nisan'ı doğaya emanet ettik. Kızımızın adı ormanında yaşayacak ve Nisan tüm insanlığa nefes aldıracak. Ağaç bağış sayısı şu an 8 bin 500 civarında. Bunu 10 bine tamamlayacağız. Şu anda dikim zamanı değil. Aynı zamanda daha da anlamlı olması için 29 Ekim'de fidanlarımıza hayat suyu verme töreni yapmayı planlıyoruz."
SEÇİL KARACA (UÇAK MÜHENDİSİ) :
Burak fidanlarla yaşayacak
"Burak ile üniversite de tanışmıştık. Uzun ve güven dolu birlikteliğimizin ardından hayatımızı birleştirmeye karar vermiştik ama olmadı. Burak Ümit Gedik'i 2012 yılında Afyon'daki cephanelik patlamasında kaybettik, askeri mahkeme hâlâ devam ediyor. Ağır ve ibretlik bir ceza uygulaması ile bu tip olayların önlenebileceğine inanıyoruz. Afyon'da o gün 25 şehit verildi. Benzer acıların yaşamaması için benim çabam. Burak'ı yaşatabilmek için fidanlara can vermek fikri babamındı. Burak adına bir korunun varlığı bize iyi geldi. Bin fidandan oluşan Burak Ümit Gedik Korusu'nda bir hayat olacağına inanıyorum. Bu da bizi bir nebze olsun rahatlatacak. Burak burada fidanlarda yaşayacak."
AYŞE MAYDA (DİŞ HEKİMİ)
Yeşile bakmadan yaşayamam
"100 yaşındayım. Türkiye'nin ilk diş hekimlerindenim. Bir kızım var. O da İsviçre'de yaşıyor. Babamdan kalma evde yaşıyorum. İzmir Saat Kulesi'ni yapan mimar tarafından Sadrazam Kamil Paşa'nın oğlu Sait Paşa için yapılan bir konak. Üç dönümlük bahçemde binlerce ağaç var. Çam ağacından çeşitli meyve ağaçlarına kadar... Onlara gözüm gibi bakıyorum. Ayrıca bahçıvanım var, o da ilgileniyor. Bir dal kestirmem. Yeşili, ormanı çok severim. Ormansız bir memleket olmaz; orman nefestir. Düşünsenize, İzmir'in göbeğinde tabiatın içinde gibiyim. Bahçemde köpekler ve kaplumbağalar var. Penceremden bakıyorum, bir tarafta keçiboynuzu ağacı diğer tarafta turunçlar... Yeşile bakmadan, ağaçsız bir ortamda yaşayamam. Yakın çevrem bilir bunu. Hatta doktorum bile, 'Sen ağaçsız bir yerde yapamazsın' dedi. Apartmanlarda nasıl oturuyor insanlar, anlayamıyorum. Evimin bu üç dönümlük bahçesinin yanı sıra 2005 yılında, Ege Orman Vakfı'na 67 bin fidan bağışında bulundum. Bornova- Laka ağaçlandırma sahası için."