15
Temmuz darbe girişiminin hemen öncesinde Turkuvaz Medya Grubu yayınları arasından Şeytanın Gülen Yüzü isimli bir kitap çıkararak Fethullah Gülen'i deşifre eden Latif Erdoğan, kitabında Gülen örgütünün son hamlesinin darbe olacağını öngörüyordu. Bugüne kadar ki öngörülerinin tamamı doğru çıkan Erdoğan ile darbe girişimi sonrasında bir araya gelerek bu alçak saldırıyı konuşmak kaçınılmaz oldu. Darbenin başarısız olacağına inandığını ancak yüz binlerce insanın öldürülebileceğinden endişe ettiğini belirten Erdoğan, "Sivil ayak çökertilmeden bu yapı çökertilemez. Gülen'in kafasında darbe fikri her zaman var olmuştu. Şu an başarılı olamadığından dolayı, hırsından dolayı bin pişmanlığı vardır. 'Bunu daha garantiye alsaydık, bu insanlar keşke yüz binlerce insanı öldürseydi de bu iş gerçekleşseydi' diyordur. Tövbe etmez o, çünkü onu aşmış artık!" diyor. Gülen'in bütün İslam aleminin ahını aldığını ve cehennemin onun için ancak kurtuluş olabileceğini ifade eden Erdoğan "Darbe başarılı olsaydı hemen gelmezdi. Naz yapar, yalvartır öyle gelirdi ve sonra da Ankara'daki Akın İpek'in sarayına yerleşirdi" diyor.
- Bir teröristin 45 yıl yanında bulunmuş birisi olarak darbe teşebbüsünü ilk duyduğunuzda ne canlandı gözünüzde, ne hissettiniz?
- Daha önce benim, Gülen'in cinnet halini bilen bir insan olarak, 'son gücü askeri güçtür ve onu kullanır' şeklinde ifadelerim oldu. Darbe teşebbüsünü onun cinnet halinin tezahürü olarak gördüm. Ama başarısız olacağına yüzde yüz emindim. Çünkü toplumda bir karşılığı olmadığını biliyorum. Tek endişem böyle bir cinnet halinde yüz binlerce insanın öldürülebileceğiydi.
- Yüz binlerce insan! Yapabilir miydi bunu?
- Yapar. Benim endişem oydu.
- Ne uğruna yapabilir bunu peki, kişisel hırsları uğruna mı?
- Evet. Tabii bunu topluma kişisel hırsı olarak anlatmaz ama son hedefine varmak için o baştan emir vermiştir. "İsterse bütün Türkiye'yi öldürün' demiştir.
- Siz henüz darbe gerçekleştirilmeden 15 gün önce Turkuvaz Medya'dan Şeytanın Gülen Yüzü isimli bir kitap çıkardınız ve Gülen'le ilgili birçok şifreyi orada deşifre ettiniz. Orada "Gülen'in karakteri ilk hamlede bütün gücünü kullanmaktır" diyorsunuz. Tehlike geçti mi yani?
- Darbe girişiminde bütün gücünü ilk başta kullanmıştır. Artık ikinci bir deneme şansı biraz zayıf görünüyor ama her zaman potansiyel tehlikedir bunlar. Hepsi bir darbeyle açığa çıkmaz. Orduda askeri istihbaratı ellerine geçirdikleri için sağlıklı bir istihbarat da yapılamaz bunlarla ilgili. Kimler bu yapılanmaya ait, kimler değil kestirmek çok zor. Çünkü kurmay albay olduktan sonra bunların hepsi Mason oluyor.
HER KILIĞA GİREBİLİRLER
- Her kılığa girebilirler yani?
- Subaylar, talebelik yıllarında çok
keskin Kemalist gözüküyorlar. Dolayısıyla
hiçbir yönüyle bunları deşifre
etmek kolay değil. Eğer elde bir delil
yoksa mümkün değil. Kendi aralarında
da birbirlerini tanımıyorlar. En fazla iki
kişi birbirini tanır, üst rütbelerde o da
yoktur. Dolayısıyla sivil ayak bunları
birbiriyle irtibatlandırıyor.
- Yapılması gereken belli yani?
- Evet, sivil ayak çökertilmedikçe bu
koordine hep devam eder. Bu darbenin
koordinesi tek askerle olmaz, her birime
bağlı sivil ayaklara bakmak lazım.
Cemaatin kendi yapısı zaten bu hücre
evlerine dayanıyor. Askerlerde dikkatlidirler,
birebir herkes için ayrı bir ev tutulur.
Asker hafta sonu çıktığında o eve
gider ve oradaki abisiyle görüşür. Askeri
talebelerin bu kadar çok sayıda bu darbeye
dahil edilebilmesi bunun işaretidir.
O açıdan tehlike bitmiş sayılmaz ama
üst kademe itibariyle en azından tasfiye
edilmiş sayılır. Bu generallerin sayısının
bu kadarla kaldığını zannetmiyorum.
Çünkü öyle bir sistem gelişti ki o sistemde
general olabilmek için mutlak suretle
kurmaylığa geçebilmek için bu organizasyonun
içinde yer almak şarttır. Öyle
bir sistem getireceksiniz ki teamül gereği
kimin geleceğini bilmesinler ve kime yatırım
yapacaklarını tahmin etmesinler.
- Bu durumda askeriyeyi bunlardan tamamen temizlemek zor görünüyor?
- 20 senede kurmay olan ve generalliğe
yükselen herkesin temizlenmesi
gerek. Ancak o zaman kurtuluruz. Ya
da sistem değişikliğiyle askerin elindeki
potansiyel gücü emniyet düzeyine indirmek
lazım. Onlar en az 50 seneyi hesap
ederek plan yaptılar. Bu süre içinde
kimin nereye çıkacağını tespit ederek bir
ayıklama yapılabilir.
- Darbeyi bu kadar erken bekliyor muydunuz?
- Tarih olarak beklemiyordum ama
YAŞ kararlarıyla ilgili bir endişem vardı.
Bu dönemde yapılacak tasfiyeleri engelleme
adına bir şey yapabilirlerdi. Bunlar
artık toptan intiharı göze almışlar demek
ki! Zaten düşündükleri darbe girişimini
öne almış oldular.
- Darbede başarılı olacaklarına inanıyorlardı galiba?
- Aynen öyle! Mesela ilahiyatçı Adil
Öksüz'ün hava üssünde bulunması bu
darbe neticesinden çok emin olmak demektir.
Yoksa bunu albay seviyesinde
de yaptırabilirlerdi.
Eğer emin olunmasaydı
generaller deşifre
edilmezdi. Demek
ki CIA'dan, MOSSAD'dan
çok ciddi
garanti ve destek aldılar.
Yoksa bunların
hiçbirisinin Gülen'in
aklından çıkması
mümkün değil.
- O kadar da dahiyane bir adam değil yani?
- Gülen askeriyede
çavuşluğu bile becerememiş,
elinden
almışlar. Kalkıp da o
seviyede bir organizeye
liderlik yapamaz.
Ama askeriyedeki
meczuplar, onun sürekli
Allah'la konuştuğuna
inandığı için
emir-komutayı ona bağlamışlar.
- Yakalanan kişilerin üzerinde çıkan 1 dolarlık banknotlardan haberdar mıydınız?
- Böyle bir organizasyon Gülen'in
aklından çıkmaz. Onu yine darbeyi yaptıran
üst akıl vermiştir.
- Peki siz şimdi Gülen'in 'cinnet-i muhakkati' dediğiniz kriz nöbetlerini biliyorsunuz. Biz de ekrandan kısmen şahit olduk. Bu nasıl bir ruh halidir?
- O izledikleriniz bir şey değil, bu
elindeki her şeyi parçalar, karşısındaki
adama vurur. Falakaya yatırır, öldüresiye
kadar döver.
- Bunlar hiç sorgulanmaz mı?
- Bana yapsa sorgularım ama onlar
sorgulamıyor işte. Müritleri razı hatta
daha sonra Gülen'den dayak yemiş adam
olma şerefiyle makam elde ediliyor. Bu
adamların kendilerine
ait özel bir
kabiliyetleri yok.
Gülen bunları tutmasa
ortada kalırlar.
Ama bu adam
onları tutmuş, bilmem
nereye müdür
yapmış, makam
vermiş. Adam da
katlanıyor buna.
Gülen akıl hastasıdır.
Biz onun
deliliğini geçici sanıyorduk
ama sabit
hale gelmiş artık.
Cemaat içinde yaşayan
bir insan için
onun her hareketi
harikuladedir. Bunları
ilahi bir şeye
bağlıyorlar. Benim
yanımda yaptığında
güler geçerdim.
O, YAPTIKLARINDAN TÖVBE ETMEZ
- Onu çok yakından tanıyan birisi olarak şu an ki ruh halinin nasıl olduğunu hayal ediyorsunuz?
- Onun iki türlü hali var. Biri odasına çekildiği
zamanki durumla, diğeri de görünmek istediği zamanki
haliyle. Zoraki konuşmalar, artistlik yaptığı durumlar
yani. Ama odasına çekildiğinde yaptığından bin pişman,
bitmiş tükenmiş bir adam görüyorum şu an.
- Pişmanlık derken?
- Başarılı olamadığından dolayı, hırsından dolayı bir
pişmanlık. Yaptığı kötülükten pişman olmaz o. "Bunu
daha garantiye alsaydık, bu insanlar keşke yüz binlerce
insanı öldürseydi de bu iş gerçekleşseydi" diyordur.
- Allah'tan af dilemiyordur yani?
- Tövbe etmez o, çünkü onu aşmış artık! Bir
konuşmasında "Bir gün kendi kendime içimden geçti,
bu cemaat bu kadar büyüdü. İslam tarihinde bu kadar
büyümesine rağmen hiç çile çekmemiş bir cemaat yok
bizim cemaatimiz gibi. Allah katında makbul cemaat mi
değil mi içimden geçti. 15 gün sonra bu olaylar çıktı"
diyor. Bak işte nasıl kutsiyete bağlıyor bu işi. Be serseri,
Peygamber tarihinde bu kadar gelişmişlikten baş aşağı
çakılma var mı peki? Mekke fethinden sonra Efendimiz
(s.a.v.) bir daha çöküşe mi geçmiş? Bunun peygamberle
özdeşleştirilecek bir hali var mı? Şimdi etrafındakileri 0o
tard etmiştir, üç ay kendini kapatır. Yanındakiler yalvar
yakar olurlar. Hiç kimse sorgulayamaz artık onu. Üç ay
kimseyle görüşmez. Bu oyunu hep tekrar eder durur.
?ABLALAR ETKİN OLABİLİR
- Örgütün ablalar kısmına hiç el atılmadı gibi. Burada nasıl bir örgütlenme var?
- Bu süreçten sonra idari yetki tamamen onlara da verilebilir. Erkek kadro bu kadar
deşifre olunca kadınlar devreye sokulmuş olabilir. Erkekler nasıl himmet toplantıları
yapıyorsa bunlar da kermesler, günler yapıyorlar. Başındaki örtüyü çıkarmış da olabilirler,
çarşaf giymiş de olabilirler. Her şeyi yapmak şu an farz onlar için. Çünkü onlar için
seferberlik zamanı şu an. Kadınlar palazlandıkça, bir güce ulaşınca kendi imamlarını
belirlediler. Erkeklerden sayıca daha çoklar şu an. Birçoğu stratejik evlilikler yapmışlardı.
Bakanlıklardan, askeriyeden, iş dünyasından böyle evlilikler çoktur.
ONU HİÇBİR CEHENNEM PAKLAMAZ
- İyi bir taklitçi olduğunu yazıyorsunuz kitapta...
- Onun kadar taklit yapabilen ikinci bir adam yoktur.
Levent Kırca'nın Olacak O Kadar programını kaçırmazdı
hiç. Ona katıla katıla gülerdi. Biz o kadar gülsek
bir hafta ağlayamayız. Ama biraz sonra ağlayarak
namaz kıldırırdı. İkili üçlü görüşmelerimizde birilerini
taklit eder, onun gibi konuşurdu. Mesela ABD Başkanı
Bush'un asker ziyaretinde kendi tabağıyla yemek alıp
askerlerin yanına oturmasını izlemişti. Ondan sonra bir
hafta onun gibi yemeğini kendi aldı. Ama herkes onu
ayakta beklerdi, o oturana kadar.
- Darbe başarılı olsaydı hemen gelir miydi?
- Yok gelmezdi hemen. Öyle üç ay falan nazlanırdı,
yalvartırdı ondan sonra da "Benimle ne alakası var
canım. Bunlar bize hep Cenab-ı Hakkın lütfu işte, orada
siz idare edin vaziyeti" filan derdi. Sonra da Ankara'daki
Akın İpek'in sarayına yerleşirdi. Bunun kadar istediğini
yaptırmada usta bir adam yoktur. İstemeye istemeye
istediğini yaptırır.
- Son görüşmeniz nasıl olmuştu?
- En son Türkiye'den gitmeden 15 gün evvel bir
kavga ettik. Hepsine birden "Bundan sonra ancak kahpeliğin
destanını yazarsınız" dedim. Onun derdi beni de
ABD'ye götürüp burada kendisine alternatif olabilecek
kimseyi bırakmamaktı. Ne kadar kabiliyeti olan varsa
dağıttı zaten.
- Bu ihaneti de gördükten sonra ne diyorsunuz?
- Ben ona söyledim zaten, 'Hakkımı haram ediyorum
ve helallik de istemiyorum' diye. İdam sehpasında
boynuna ipi geçirsem, sehpayı tekmelesem yine içim
rahatlamaz. O benden korkar, gözünü kaçırır benden.
Bana öyle zalimlikler yaptı ki! Bu olaylar karşısında
bu kadar kişisel meseleleri zerre kadar düşünmedim,
içimden bile geçirmedim, ihlassızlık olur.
- O zaman Bediüzzaman'ın sözüyle bitirelim: "Zalimler için yaşasın cehenmem."
- Bunun için kaç cehennem yaşayacak bakalım.
Hiçbir cehennem paklamaz onu. Cenabı Hak ona her
çeşit cehennemi tattırsın. Cehenneme gitmek belki ona
kurtuluş olur. Dünyada da çeker, kolay değil yani bu
kadar milletin ahını almak. Şu anda güçlü bir hükümet
ve Recep Tayyip Erdoğan olmasaydı Türkiye batmıştı.
Şu an 1.5 milyar müslümanın ahı var onda. Göreceğiz
bakalım, hesabını verecek mi veremeyecek mi? Hiç
ham tesellileriyle teskin olmasın, adam gibi gelecek,
Amerika teslim edecek zaten onu. Biraz onuru varsa
gelip kendisi teslim olsun. Hiç olmazsa o kişiler içinde
masumlar varsa, onlar kurtulsun.
CIA ve MOSSAD işine geldikçe kullanır
- Bundan sonra ne olacak? Cemaat denilen bu örgütteki hesaplaşma nasıl olacak?
- Aslında Gülen sonrasında herkes
kendi liderini buldu. Kimisi Abdullah
Aymaz'cı, kimisi İsmail Büyükçelebi'ci,
kimisi Mustafa Özcan'cı oldu. Bunlar
Gülen sonrasını dört gözle bekliyorlar.
Yurt dışında ellerinde kalan ne varsa
onları ele geçirip kendilerine göre
küçük küçük gruplar olma peşindeler.
Tahminen söylüyorum ama
bu gruplaşmalarda CIA odaklı idare
ediliyordur. Gülen'den sonra onun
gücünde bir adam bulamayacakları
için Gülen'den sonraki dönemde
cemaatin gücünü tek bir kişinin elinde
bırakmazlar.
- Peki bu gücü ellerinde tutmak ne işlerine yarar bundan sonra?
- Avrupa'da çok tesirli olamazlar
da İslam dünyasında olurlar. Zaten
şu an CIA ve MOSSAD bunları İslam
ülkelerindeki hareketleri kontrol bakımından
kullanıyor. Elverişli olduğu
sürece, işlerine geldikçe ellerinde
tutarlar. Kendilerine bir faturası yok,
kendi yağıyla kavrulduğu için tutarlar
ama eski verimi alamazlar.
- Gülen'i yakın çevresindekiler sever mi?
- Özel hiçbir seveni yoktur.
Şahsiyetinden dolayı onu seven, ona
bağlı olan insan yoktur. Bağ, güç
dolayısıyladır.
DARBE PLANI KAFASINDA HEP VARDI
- ABD'nin bu elebaşını iade edeceğini düşünüyor musunuz?
- Vereceğini düşünüyorum.
Tabii bu subjektif bir değerlendirme
de olabilir. Ama devletler açısından
meseleye bakın. Ben bunlara 10
sene evvel "Bu devlet sizi terörist
ilan edecek ve Amerika'ya da kabul
ettirecek. Siz Hillary Clinton'a çok
güveniyorsunuz ama o sizi teslim
edecek" dedim. Eğer başkan olursa
devletler çapındaki ilişkiler, kişisel
ilişkiler gibi olmaz. Şimdi ABD neyi
düşünecek? Türkiye devletiyle olan
ilişkisinde Gülen'le olan ilişkisini
dengeleyecek. Hangisi ağır basarsa
tercihini o tarafa koyacak. Darbe
başarılı olsaydı ABD tamamen
Gülen tarafına geçecekti. Onu olduğundan
bin misli daha büyüterek
bütün İslam aleminin başına bela
etmenin yolunu arayacaktı.
- Yani hedef bütün İslam dünyasıydı?
- Tabii tabii. Bu bütün İslam
alemini etkilerdi. Şimdi CIA ve
MOSSAD'ın elindeki bilgi envanterine
bakacaklar. Bu envanter
üzerinde yeni bir darbe veya yeniden
işe hakim olma gibi bir sonuç
çıkarırlarsa Amerikan yetkilileri bir
süre daha ayak sürüyebilirler. Ama
kesinlikle eski prestiji olmaz artık.
Esas onları çıldırtan İsrail-Türkiye
ilişkisinin normalleşmesi ve Rusya'nın
tavrı oldu. Avrupa ayağını
iyi tahil etmek lazım. 20 senedir
Avrupa'da lobi çalışması yürütüyorlar.
Başka bir ülkeye gidemez.
Amerika'nın kabul etmediği bir
adamı hiçbir ülke kabul etmez.
- Türkiye'ye gelip teslim olur mu peki, bu kadarcık onuru kalmış mıdır?
- Başka çaresi kalmadığı zaman
yapar. O zaman da kahraman olur
kendi cemaati açısından. Onu da
göze alabilir tabii, anlaşmaya bağlı.
İdam edilmeyeceğinin garantisini
alırsa gelir.
- Gülen'in kafasında böylesine bir darbe planı hep var mıydı?
- Olmaz olur mu? Bana kaç
defa "Tahran'da olduğu gibi bir milyon
adamı toplarsak bizde kafadan
ihtilal yaparız" dedi, "Askeriyede
benim hakkımda tutulan raporda
ileride dünya çapında ihtilal yapacak
bir potansiyele sahip diyorlar"
diye söylüyordu. Bu adamın haritaları
vardır, istirdad edilecek, geri
alınacak yerler haritada boyanır.
İşte Amerikası, Rusyası filan, hep
hayallerindedir.
- Gerekirse ABD'de bile darbe yapar yani?
- Hiç bakmaz eğer elinde imkan
olsa yapar. Adamın yapısı bu.
- O zaman ABD'de kalsın, ABD düşünsün bundan sonrasını...
- Evet, ben de onu diyorum
zaten.
GÜLEN'E TARAFTAR OLANIN İSLAM İLE ALAKASI OLAMAZ
- Peki bu örgütün insan mühimmatını ne yapacağız, bu açık hainliğe karşı onun yanında yer almaya devam edenler akıllanmayacak mı?
- Yok, o insanlar tamamen
artık dejenere olmuş, bozulmuş,
asıl karakterini kaybetmiş insanlardır.
Onlara hüsn-ü zannım yok.
Gülen'e taraftar olanın ne dinle ne
imanla ne İslam ile alakası olamaz.
Yani Gülen güya yeni bir dinin
peygamberidir. Kendi aklınca onun
kurduğu din eğer isim verebilseydi
bugüne kadar çoktan tezahür
edecekti. Bütün dinlerin üstünde bir
din kurmaya çalıştı bu adam. Alemi
İslam için bundan daha tehlikeli bir
insan yok.
- Kur'an'a el basıp "FETÖ'cü değilim" dese bile mi inanmamak lazım?
- Aynen. Kur'an'ın bir hükmü
yok onlar için zaten. Bunlara
Gülen'e en ağır ifadelerde bulunma
fetvası bile verildi.