Fenerbahçe
için bu sezona
Vitor Pereira
ile başlamak,
depremde
hasar görmüş
eve göz göre
göre girmekle eş
değer bir riskti. En
ufak depremde yerle yeksan olacağı belli, zemini, kirişleri,
duvarları hasarlı bir evdi girdikleri. Nitekim öyle de oldu.
Daha ilk hafif sallantıda, zaten komşu canıyla ayakta duran
ev çöktü.
Şimdi harıl harıl yeni bir ev arıyor Fenerbahçe. Başını
sokabileceği sağlam bir yuva...
Talebelerinin inancını yitirdiği, taraftarın ve hatta yönetimde
kimsenin artık güvenmediği bir isme, sırf yeni bir eve
çıkmak çok maliyetli diye ya da "Hoca kovdu" demesinler
sabit fikriyle bel bağlamanın mali, sportif ve psikolojik faturası
Sçok ağır olacak görünen o ki...
İşin trajikomik yanı, Pereira'nın kendisi dahi görevde
kalacağına inanmıyordu. Kupa finalinde, takım sahada hiçbir
varlık göstermeden ezeli rakibine yenilirken, kulübede
elinde kahve oturan adamın yüz ifadesi de vücut dili de bas
bağırıyordu bu koyvermişliği.
Bir ideolog
Kulislerde en çok iki teknik adamın adı geçiyor şimdilerde. Arjantinli Bielsa ve Şilili Pellegrini. Peki bu iki kariyerli hoca gerçekten doğru seçim mi? Bielsa tam bir ideolog. Pep Guardiola başta, pekçok ünlü futbol adamının idolü, akıl hocası ve de rol modeli... Futbol dünyasının en sıradışı karakterlerinden biri. Köşeli mizacı, idealist ve mükemmeliyetçi yapısı hem avantaj hem de dezavantaj olabiliyor. Talebelerinden tam bir adanmışlık bekliyor. Yoğun prese dayalı yüksek efor gerektiren oyun anlayışı oyuncuların adeta kemiğini, iliğini kurutuyor. Tatilde bol bol göbek yapan Fernandao başta, pek çok oyuncu için Bielsa futbolu "tüketici" bir deneyim olabilir. Üstelik sezon başı hazırlık evresini takım onunla geçirmediği için, oyuncular hocanın talep ettiği fizik kaliteden uzak olacaktır muhtemelen. Fakat Fenerbahçe için en büyük risk, başkanla çok zıt olan tarzları... Çabuk sinirlenen, işine karışılmasına asla tahammül edemeyen, tavizden uzak tarzıyla Bielsa Aziz Yıldırım'la çok çatışma yaşayabilir. Bielsa kızarsa, ilkeleri uğruna bir maçın devre arasında alıp başını gidebilir.
Tam bir sakin
Pellegrini ise daha ılımlı bir tarza sahip. Daha uzlaşmacı... Polemiği, kavga gürültüyü sevmiyor. Tam bir sakin güç. Ona mühendis diyorlar. Sadece aldığı mühendislik eğitimi değil buna sebep. Çalıştırdığı takımlarda her detayı tam bir mühendis gibi ince ince hesaplıyor, takımını bir proje olarak ele alıyor. 2004'te göreve geldiği İspanyol Villarreal'di Avrupa'daki ilk durağı. 5 yılda sadece 11 milyon sterlinlik transfer harcamasıyla 60 bin nüfuslu bu Valencia banliyösünde bir La Liga ikinciliği ve bir de Şampiyonlar Ligi yarı finali yaşadı. Benzer şekilde Malaga'yı da Şampiyonlar Ligi'ne taşıdı. Çeyrek finalde Borussia Dortmund'a son 2 dakikada 2 gol yiyerek elendi. Malaga'da 3 yılda yaptığı net harcama ise 16 milyon sterlindi. Fakat Manchester City'de bekleneni pek veremedi. Çok geniş bütçeye rağmen, bir lig şampiyonluğu görebildi. Geçen sezon Şampiyonlar Ligi'ndeki yarı finale kadar da Avrupa'da başarı yakalayamadı. Velhasıl her iki hoca da çabuk sonuçlardan ziyade birer proje adamı. Sabır ve tam bir işbirliği bekleyen, ofansif oyunu seven iki futbol uzmanı. Bielsa, Pellegrini ya da bir başkası... Yeni hocanın başarılı olabilmesi, onlara sunulacak ekosisteme bağlı. Ve Fenerbahçe'de hakim üst akıl da artık kendisiyle yüzleşip nerede hata yaptığına biraz bakmalı...